Zülfü Livaneli belgeseli Altın Koza’da

Özgür Gürbüz-BirGün/16 Eylül 2014

Zülfü Livaneli birkaç kuşağı etkilemiş bir sanatçı. Kimimiz türkülerini mırıldanarak büyüdü, kimimiz romanlarını okudu, bazılarımız da ona oy verdi. Orhan Çalışır, Cengiz Kültür ve Dirk Meissner, Zülfü Livaneli’nin belgeselini yaparak aslında zor bir işe kalkışmış. Herkesin bildiğini anlatmak hep daha zordur. “Zülfü Livaneli – Doğu ile Batı Arasında bir Ses” belgeseli, Livaneli’nin yaşamına, özellikle de sürgündeki Almanya yıllarıyla yakın geçmişe bakarak bu zorluğun üstesinden gelmeye çalışmış. Belgeselde Livaneli’yi zaman zaman Almanya’daki dostlarından dinliyor, sanatçı kimliğinin yanı sıra politikacı Livaneli hakkında da bilgi sahibi oluyoruz. Yunanistan-Türkiye arasındaki barış sürecine yaptığı katkıyı da bir kez daha hatırlıyoruz.

Livaneli’nin politik yönü filmde ister istemez ön plana çıkıyor çünkü kameraların çalıştığı günlerde Türkiye’de herkes ayakta. Gezi Parkı direnişi yaşanmış. Bu başkaldırının etkisi, özellikle de Türkiye’de çekilen yakın tarihli bölümlerde kendisini hep hissettiriyor. Livaneli’nin o günlere ait eleştirileri, “Ey Özgürlük” şarkısını çağrıştırıyor. Gezi Parkı’nda da söylenen o şarkıyı izlerken ister istemez koroya katılıyorsunuz. Yönetmenlerden Orhan Çalışır, “Muhalif bir sanatçının hayatını 2013'ün toplumsal muhalefet hareketi Gezi olaylarına oturtulmuş bir hikaye olarak anlattık. Vurguyu sanatçının toplumlar ve kültürler arasında kurduğu köprü görevine yaptık” diyor.

SÜRGÜNDEKİ YILLAR
Belgeselin en çarpıcı bölümlerinden biri, Livaneli’nin 12 Eylül döneminde sürgüne gittiği Almanya’da yaşadıklarıyla ilgili. Yaşar Kemal, Livaneli’ye neden ülkeyi terk etmesini öğütlediğini anlatıyor. Livaneli de sonrasında sahte pasaportla yaptığı yolculuğun öyküsünü. Öykü, Hamburg yakınındaki Hittfeld kasabasında yaşayan Karin ve Cornelius Bischoff çiftine kadar uzanıyor. Bischoff çifti Livaneli’ye  Almanya’da kalabilmesi için kefil olmuş. Ellerinde 1981 yılına ait bir ses kaydı var. Livaneli’nin, gurbetin acısını unutmak için bir yılbaşı akşamı söylediği türküleri Bischoff’lar masanın altına koydukları teyple gizlice kaydetmişler.

Armin Mueller-Stahl, Almanya Federal Parlamentosu Başkan Vekili Claudia Roth, kardeşi Ferhat Livaneli, Yer Demir Gök Bakır filminin prodüksiyon amirliğini de yapmış olan Peter Schulze, Rutkay Aziz, Maria Farantouri ve Yaşar Kemal gibi ünlü isimler Livaneli’yi anlatanlar arasında yer alıyor. Filmde Zülfü Livaneli’yi kendisinden dinleme şansımız da oluyor. Livaneli’nin aldığı en değerli hediyenin erken yaşta kaybettiği annesiyle çekilmiş fotoğrafından esinlenerek yapılmış bir resim olduğunu öğreniyoruz. Doğduğu ilçede, Ilgın’da belediye başkanı hediye etmiş. Bu ve benzeri detaylar, sanatçının hayranlarının ilgisini çekeceğe benziyor. Belgesel Almanya’da birkaç kez gösterildi. Türkiye’de ise seyirciyle ilk buluşma 21. Altın Koza Film Festivali’nde gerçekleşecek. Adana’daki festival 15 Eylül’de başlayacak ve 21 Eylül’de son bulacak. Film, Livaneli’yle uzun yıllar birlikte çalışmış, belgesele kanunu ve yorumlarıyla konuk olmuş müzisyen Halil Karaduman’a adanmış. Karaduman, iki yıl önce hayatını kaybetmişti.

Hiç yorum yok: