Özgür Gürbüz-BirGün/7 Temmuz 2013
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bundan iki yıl önce Türkiye’nin İklim Değişikliği Eylem Planı’nı (İDEP) açıkladı. O gün bugündür “iklim değişikliğini durdurmak için ne yapıyorsunuz” diye sorduğumuzda hükümet bize bu belgeyi gösteriyor, ne yaptığımız ve yapacağımız orada yazıyor diyor. İklim konusunda Türkiye’nin ne yapacağını gösteren tek resmi belgede, her sektör için çeşitli eylemler belirlenmiş. Enerji’de şunu, ulaşımda bunu yapacağız deniyor. İşin garibi, yazılı onlarca eylemden bir tanesi bile küresel ısınmaya yol açan seragazı emisyonlarını şu kadar indireceğiz demiyor! Planın seragazı azaltım hedefinin olmaması, dostlar alışverişte görsün mantığıyla hazırlandığını zaten gösteriyordu. Geçtiğimiz hafta, Tüketiciyi ve İklimi Koruma Derneği’nin (Tüvik-Der), eylem planının ilk iki yılını değerlendiren yeni raporuyla bu defa detaylarıyla kral çıplak dendi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bundan iki yıl önce Türkiye’nin İklim Değişikliği Eylem Planı’nı (İDEP) açıkladı. O gün bugündür “iklim değişikliğini durdurmak için ne yapıyorsunuz” diye sorduğumuzda hükümet bize bu belgeyi gösteriyor, ne yaptığımız ve yapacağımız orada yazıyor diyor. İklim konusunda Türkiye’nin ne yapacağını gösteren tek resmi belgede, her sektör için çeşitli eylemler belirlenmiş. Enerji’de şunu, ulaşımda bunu yapacağız deniyor. İşin garibi, yazılı onlarca eylemden bir tanesi bile küresel ısınmaya yol açan seragazı emisyonlarını şu kadar indireceğiz demiyor! Planın seragazı azaltım hedefinin olmaması, dostlar alışverişte görsün mantığıyla hazırlandığını zaten gösteriyordu. Geçtiğimiz hafta, Tüketiciyi ve İklimi Koruma Derneği’nin (Tüvik-Der), eylem planının ilk iki yılını değerlendiren yeni raporuyla bu defa detaylarıyla kral çıplak dendi.
Tüvik-Der’in
işaret ettiği, plandaki “garip” eylemlerden bir tanesi şöyle diyor: “Kapalı sistem sulama yatırımlarının,
gerekli ve uygun yerlerde ulusal ve uluslararası kaynaklarla planlanmasına
devam edilmesi”. Süregelen bir işe devam edilmesi nasıl oluyor da yeni bir
eylem kabul ediliyor, pek anlaşılır değil. Bir başka örnek. Eylem Planı kamu
binalarında enerji verimliliğini arttırmak için enerji yöneticisi atanmasını
öneriyor. İyi de, bu “eylem” 2008 yılında yayımlanan bir yönetmelikte zaten belirtilmişti.
2011’de İklim Eylem Planı’na da eklenerek adeta sayfa doldurulmuş.
Daha
bitmedi. Enerji sektörü iklim değişikliğini körükleyen bir numaralı sektör.
Kömür de bir numaralı düşman. Bakın bizim eylem planında bu büyük tehlikeye
karşı nasıl önlem alınmış. Enerji bölümünün 3.1. maddesinde, “Yeni kurulacak santrallerde yerli
linyitleri kullanacak temiz kömür teknolojileri kriterlerinin belirlenmesi ve
uygulamayı özendirici tedbirlerin alınması” öngörülüyor. Çivi çiviyi söker
derler, kömür kömürü de söker mi acaba? İklim değişikliğinin bir numaralı
nedeni kömürü daha çok kullanarak iklim değişikliğinin nasıl durduracağız? Türkiye’nin
iklim mücadelesi böyle tarihi hamlelerle dolu. Türkiye, Çerçeve Anlaşması’na
imza attığında da, seragazı emisyonlarını ABD’den ve birçok Avrupa ülkesinden
daha fazla arttırdığı için övünen bir basın açıklaması yayımlamıştı. Daha fazla
seragazı çıkarmayı bir başarı sanmışlardı.
EYLEM PLANI
YALAN OLDU
İşin
daha da kötüsü, hükümet bile kendi icraatı olan eylem planını ciddiye almıyor.
İDEP’te yer alan bir başka eylem maddesinde, 2014 yılına kadar mevcut kömür
santrallerinde temiz teknoloji kullanımından bahsediliyor. Oysa yakın zaman
önce değiştirilen Elektrik Piyasası Kanunu’ndaki geçici 8. madde, bu
santrallere çevre yükümlülüklerinden muafiyet getirmişti. Kanun,
özelleştirilmesi planlanan EÜAŞ’ın elindeki santrallerin çevre mevzuatına
uyumuna yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi ve çevre mevzuatı açısından
gerekli izinlerin tamamlanması amacıyla 31 Aralık 2018’e süre tanımıştı. Böylece
en basit filtreleri bile 20 yıldır takmayan bu santrallere ceza bile kesilemez
hâle gelindi. Bu sürenin üç yıl kadar uzatılması da Bakanlar Kurulu’nun iki
dudağı arasında. Böylece hükümet, kendi hazırladığı İklim Eylem Planı’nı da
delmiş oldu. Temiz teknoloji kullanımı planda var ama hiçbir zorunluluk yok.
Her şey şirketlerin keyfine bırakıldı.
***
KÖMÜR DEĞİL
KİRAZ
Tutarsızlık
iklim konusuyla sınırlı değil. Bursa’nın Keles ilçesine yapılmak istenen termik
santral de bu zihniyetin son marifeti. İlçede geçim tarım ve hayvancılıkla
sağlanıyor, çilek ve özellikle de kiraz üretimi yöre halkı için çok önemli.
Köylüler hallerinden şikayetçi değil ama “devlet baba” Keles’teki kömür
yataklarının kirazdan, çilekten, etten ve sütten daha önemli olduğuna karar
verip oraya termik santral yapılması için ihaleye çıktı. Rödevans ihalesini
Çelikler Madencilik şirketi kazandı. Santral 13 bin hektarlık bir alan
kaplayacak ve Harmanalanı ile Kozaağaç vadilerine yapılacak. Kurulu gücü de 270
MW olacak. Köylü isyanda. 4 Temmuz’daki halkı bilgilendirme toplantısı
protestolar nedeniyle yapılamadı. Köylü, Çevre Etki Değerlendirme raporuna imza
atan heyete kiraz fırlattı. “Kömür değil
kiraz” dedi. Bu ülkeyi yönetenlerin halkın taleplerine verdikleri yanıtlar
efsane olacak nitelikte. Park isteyene AVM, kiraz isteyene kömür öneriyorlar. Tarım
arazilerini santrallere, toplu konutlara, otoyollara feda ediyorlar. Bir gün
bize, “kiraz bulamıyorsanız kömür yiyin”
derlerse kimse şaşırmasın.
Bu
santralin üreteceği elektrik miktarını güneşle, rüzgarla ya da enerji tasarrufuyla
karşılayabiliriz. Güneş enerjisiyle bir kıyaslama yapalım. Keles’e yapılmak
istenen santralden üretilecek elektrik miktarı yaklaşık 1 milyar kilovatsaat
olacak. Enerji Bakanlığı’nın kabul ettiği güneş enerjisi potansiyeli bunun 380
katı. Tarlaları ziyan etmeye de gerek yok. Otoparkların, çatıların üstüne
paneller konulabilir. Hükümet adım atmazsa bir sonraki toplantıda yetkililere
kiraz yerine güneş paneli atılabilir, haberiniz olsun. Güneş paneli kirazdan
ağırdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder