Ruslar Akkuyu'da

Özgür Gürbüz / 24 Mayıs 2011

Akkuyu'da kurulması planlanan nükleer santral için Rus şirket kolları sıvadı. İnşaat öncesi hazırlıkları tamamlamak isteyen Rosatom ya da Türkiye'de kurulan şirketleri Akkuyu A.Ş. öncü mühendislik çalışmalarına başladı. AtomEnergoProekt (AEP) firması, yersel araştırmaları yapıp, Haziran ayı ortasından sonra tam ölçekte yapılacak mühendislik incelemelerine geçilmesini sağlayacak. Türkiye'deki genel seçim sonrası süreç hızlanacak. Tüm bu çalışmalar sonucunda, lisans başvurusu için gerekli dökümanlar 2012 yılına kadar hazırlanmış olacak.

Santralle ilgili çalışmalar Fukuşima kazası sonrası tüm Türkiye'de oluşan tepkilere, yerel halkın itirazlarına rağmen sürdürülüyor. Nükleer santralin kurulması istenilen yerin yakınından fay hatlarının geçmesi, Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyelinin adeta hiç kullanılmamış olması, bölgenin ciddi doğal güzelliklere ev sahipliği yapması, Akdeniz'in ciddi turizm geliri yaratması ve enerjinin Türkiye'de oldukça verimsiz kullanılıyor olması nükleer karşıtı argümanlardan sadece birkaçı. Aşağıdaki bağlantıdan da görülebileceği gibi Türkiye depremsellik açısından, Rus nükleer reaktörlerinin kurulduğu başta Rusya ve Ukrayna olmak üzere diğer eski doğu bloku ülkelerinden çok daha riskli bir ülke.


Haritadaki kırmızı noktalar Richter ölçeğine göre son 500 ylda gerçekleşen 5,0 ve üzerindeki depremleri gösteriyor. Bu haritaya bakıp Rusya'nın bu konuda tecrübe sahibi olduğunu söylemek çok zor (Akdeniz'de gerçekleşmiş tsunami örneklerine de dikkatinizi çekmek isterim).

Rusya açısından Akkuyu'da kurulacak bir nükleer reaktör çok büyük öneme sahip çünkü Rus şirketlerinin halihazırda Çin, Hindistan ve Bulgaristan dışında planlanan/yapımı süren reaktörleri yok. Türkiye, nükleer enerji konusunda Ruslara güvenen (Hindistan'ı saymazsak) ilk “blok” dışı ülke olacak. Rus şirketlerine nükleer santral siparişi veren yine ilk “blok” dışı Avrupa ülkesi olacak. Bu nedenle Rus firması bu santrali mutlaka yapmak ve kredibilitesiyle birlikte pazar payını hem çeşitlendirmek hem de genişletmek istiyor. Türkiye ise, yetersiz hukuki ve teknik altyapı nedeniyle batılı nükleer firmaların teklif vermeden ayrıldığı “yarışma” adı verilen ihaleden sonra adete tek seçenek olarak kalan Rosatom'la anlaşmak zorunda kaldı.

Hiç yorum yok: