Her sabah doğan güneş bana umut veriyor!

Moğollar grubundan tanıdığımız Taner Öngür’ün 60 yaşında müzik dışında yeni bir aşkı daha var; o da güneş enerjisi. Serap Yağız ve Suların Uğultusu’yla birlikte imza attığı son albüm güneşe yazılmış şarkılardan oluşuyor.

Özgür Gürbüz /19 Kasım 2009

Her sabah evinin penceresine koyduğu 9 vatlık küçük güneş paneliyle ürettiği elektriği amplifikatörüne gönderiyor, gitarının tellerine basıyor ve güneş enerjisiyle üretilmiş ilk notalar güneş giren penceresinden İstanbul’un sokaklarına yayılıyor. Güneş enerjisinden nota da üretilebildiği böylece ispatlanmış oluyor. Taner Öngür, o saatlerde çalmaktan büyük mutluluk duyduğunu söylüyor, “param olsa daha büyüğünü alırım” diyor. Anadolu-pop kavramını müzik tarihimize katan, müziği kadar, yıllardır çevreden, müzik piyasasındaki çarpıklıklara kadar birçok konuda verdiği uğraşlarla da tanıdığımız Öngür, şimdi dikkatlerimizi güneşe, kendi tabiriyle “hayatın kaynağına” çekmeye çalışıyor.

“Güneş bizim anamız”
“Çocuklar ilk resim yapmaya başladığında güneşi çizer” diyen Öngür, albüm fikrini, “Biz, nereden geldiğimizi de unutuyoruz, dünya güneşten koptu, soğudu sonra biz olduk. O kadar küstahız ki, onu bile unuttuk. Güneş bizim anamız, yüzyıllardır ışık veriyor, enerji veriyor. Biraz alaycı bakanlar bile, güneş dendiğinde mutlu oluyor. Pozitif bir şey olduğunu da hissettim” sözleriyle özetliyor. Daha önce Serap Yağız ve Suların Uğultusu ile birlikte grubun adını taşıyan ve daha çok geleneksel türkülerin yeniden yorumlandığı başarılı bir albüme imza atan grup bu defa çaktırmadan çevrecilere destek veriyor. Bireysel enerji üretme hakkını müzikle, estetikle birleştirerek yaptıklarını söyleyen Öngür, politik tavırlarını bu albümü yaparak gösterdiklerine inanıyor. Nazım Hikmet’in, “Güneşi İçenlerin Türküsü” adlı şiiri, bu bağlamda çevrecilere marş olacak nitelikte. Diğer şarkıların ardında ise tanınmamış şairler var. Antoloji.com adresinden beğendiği güneş şiirlerinin sahiplerinden izin alan Öngür, tüm parçaların bestecisi. Kendisinin ve Serap Yağız’ın da birer bestesi “Güneş Şarkıları” adlı albümde yer alıyor. Bu da bir başka ilk olsa gerek müzik tarihimiz açısından.

Hayko Cepkin ve Harun Tekin sürprizi
Suların Uğultusu albümünde olduğu gibi bu albümde de sürpriz isimler karşınıza çıkıyor. “Hoş Geldin Güneş” şarkısında Hayko Cepkin ile Yağız birlikte vokal yapıyor. Güneş Dağı adlı şarkının hem düzenlemesi hem de vokalinde Harun Tekin imzası var. Neşet Yılmaz’ın “ney”i, Serçe adlı parçayı albüm içinde başkalaştırıyor. Grubun canlı performansları için çarşamba akşamları Kemancı’ya gidenler özellikle davuldaki performansıyla Fırat Özyavuz dikkat çekiyor. Serap Yağız’ın kendini rahat bırakıp, ellerini kollarını kelebek kanatları gibi serbest bıraktığı anlarda sesi yüreğinize işliyor. İlk albümdeki Mahsus Mahal türküsünün yorumundaki tadı hissediyorsunuz. Güneş şarkısını yolda dinlerseniz adımlarınız hızlanıyor, söylemeden geçmeyelim. Albüm, “Her sabah doğan güneş bana umut veriyor” adlı şarkıyla bitiyor, Nazım’ın “Akın var güneşe akın” sözleriyle de başlıyor aslında...

***
“Anadolu müziğini dejenere etmeye çalışıyoruz”
Anadolu pop kelimesini ilk telaffuz eden benim bu ülkede, Moğollar 1993’te tekrar bir araya geldiğinde Anadolu-pop işlemez Anadolu-rock diyelim dedim; o da dejenere edildi. Şimdi ikisini de öldürüyorum, madem Anadolu müziğini dejenere etmeye çalışıyoruz, şimdi sıra bende (gülüyor). Türküleri bozmadan ama daha sert çalacağız. “Mapushane içinde üç ağaç incir” adlı bir türkü var. “İçinde yıkılsın duvar, kırılsın zincirler gibi sözler” var. Bunu tek bağlamayla yapmak yerine çok sert bir şekilde, o duvarları yıkmaya çalışarak mı yapmalı? Baktık o duyguyu veriyor, o zaman neden olmasın dedik. Moğollar’ın yeni albümü yolda “Geri Sar” adını verdikleri ve uzun bir aradan sonra gruba katılan bir solistle, Emrah Karaca ile hazırladıkları albüm yakında piyasaya çıkıyor. Taner Öngür ve Suların Uğultusu ise Tülay German parçaları üzerinde çalışıyor.

Hiç yorum yok: