Hidroelektrik santrallerde lisan yöntemi tamamen değişti. Bundan böyle firmalar önce DSİ'nin süzgeçinden geçecek. Birden çok firmanın başvurduğu hidroelektrik projelerde, lisans bedelini almak için yapılan ihale de tarihe karıştı. Artık üretilen elektrik üzerinden en fazla katkı payını veren barajı inşa etmeye hak kazanacak.
Özgür Gürbüz - Referans Gazetesi /21 Ağustos 2006
Hükümetin enerji yatırımlarını özel sektöre yaptırmak istemesine rağmen fiyat, finansman sorunları ve bürokratik engellerden dolayı yakınan yatırımcıların yüzü bu defa gülüyor. 12 Ağustos 2006'da yayınlanan yönetmelik sonucunda herhangi bir baraj projesine talip olan firmalar artık Devlet Su İşleri'nin kapısını çalacak ve lisans bedeli için yüklü miktarda para ödeyerek sermaye sorunu yaşamayacak. Birden çok firmanın başvurduğu projede DSİ firmalara üretime geçtikten sonra hükümete ürettikleri kilovatsaat başına ne kadar katkı payı ödeyeceklerini soracak. En yüksek fiyatı öneren firma su kullanım anlaşmasını imzalayacak ve EPDK'nin yolunu tutacak. Eskiden elektrik üretim lisansı için ihale yapan ve en yüksek rakamı veren firmaya lisans veren EPDK bundan böyle sadece DSİ'nin seçtiği firmanın lisans genel şartlarına uygunluğunu denetleyecek. Daha önceki yöntemde 100 MW kurulu güçte olan ve yılda 300-400 milyon kilovatsaat üretim yapan bir hidroelektrik santral için ortalama 15-20 milyon dolarlık bir lisans bedeli ödeniyordu. Hemen hemen 1 yıllık bürüt gelire denk düşen bu rakam 15 MW'lık ve yılda 90 milyon kilovatsaat üretim kapasitesine sahip Kumköy Barajı örneğinde olduğu gibi 43 milyon YTL gibi astronomik rakamları da bulabiliyordu. Firmalar bundan böyle lisans bedeli ödemeyerek ellerindeki sermayeyi barajın yapımına harcayabilecek. Bunun yapım sürelerini kısaltması bekleniyor.
Devlet Su İşleri (DSİ) Etüd ve Plan Dairesi Başkan Yardımcısı Atilla Ataç, lisans bedeli için ödenen yüksek miktarların yatırımcının önündeki sorunlardan biri olduğuna dikkat çekiyor ve projelerin hız kazanacağını düşünüyor. Ataç yeni sistemi, "Daha önce firmalar lisans bedeli için belli bir para ödüyordu. Artık bunu üretime geçtikten sonra ödemeye başlayacaklar. Örneğin 2005 yılında üretime başlayan bir santral ödemeyi 2006 yılının Ocak ayında yapacak" şeklinde açıklıyor. Birden çok firmanın başvurduğu baraj projelerini, fizibilite raporu ve proje formülasyonları gibi gerekli belgeleri tam olan ve diğer firmalara göre daha çok katkı payı vermeyi taahhüt eden firmalar kazanacak. "Katkı payı" ya da "prim sistemi" olarak da adlandırılan bu yöntemle DSİ barajların değerlendirmesinde ön plana çıkıyor. Artık ilk başvurular EPDK yerine DSİ'ye gidecek. EPDK elinde değerlendirilmeyi bekleyen projeleri de DSİ'ye gönderiyor. DSİ 12 Eylül itibariyle bekleyen ve yeni gelen başvuruları sonuçlandırmaya başlayacak.
Enerji alanında büyük yatırımlara hazırlanan H. Ö. Sabancı Holding'in Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman, Aslancık Barajı gibi 20 firmanın birden talip olduğu baraj projesini değerlendiriken katkı payının önemine değiniyor. Hakman, "Lisans ihalesi aşamasında tek seferlik bir ödeme yerine, lisans süresince üretilecek enerjiye bağlı bir katkı payı alınacak şekilde olması, yani bir ön ödeme yapılması zorunluluğunun bulunmaması başvuru sayısının artmasına neden olmuştur" diyor. Türkiye'de hidroelektrik enerjiye yatırım yapmaya hevesli girişimcilerin çok olduğunu söyleyen Bilgin Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Bilgin, "Bu sayede yatırımcı lisans bedeli için yüklü paralar ödemekten kurtuluyor ve özkaynak riski yaşamıyor. Devlet için de karlı çünkü projeler daha çabuk ve daha ucuza hayata geçiriliyor. Yapılması gereken bir şey daha var. Büyük finansman gerektiren projeler için yatırım primi verilse birçok proje daha hayata geçebilir" diyor. Özel sektörün yatırıma teşvik edilmesini ve son değişikliği olumlu karşılayan Bilgin, "DSİ'nin yaptığı projelerde 2 yılda biter denen barajlar 20 yılda bitmiyor ve 3 liraya mal olur denen projeler ise 15 liraya bitirilemiyordu" hatırlatmasını yapıyor.
Katkı Payı nasıl çalışıyor?
Hidroelektrik santral projesine talip olan yatırımcılar üretecekleri her kilovatsaat elektrik için DSİ'ye belli bir ücret üzerinden ödeme yapmayı tahhüt ediyor. En yüksek rakamı veren ve gerekli belgeleri tamamlayan firma lisans hakkını alıyor. İnşaat süresince ödeme yapmayan firma üretime başladıktan bir yıl sonra üretilen her kilovatsaat için taahhüt ettiği bu katkı payını ödüyor. EPDK ise bu yeni sistemde enerji fiyatlarındaki değişiklikleri fiyatlara yansıtmak için formülde kullanılacak güncelleştirme katsayısını hesaplıyor. Enerji maliyetlerindeki artış ve azalışlarda güncelleştirme katsayısı sayesinde üreticiye yansıtılıyor. Sistem üreticiye enflasyon sayesinde bir başka avantaj daha getiriyor. İlk yıllarda yüksek sayılabilecek katkı payları uzun vadede enflasyon sayesinde eriyor.
Türkiye'de potansiyelin yüzde 56'sına henüz dokunulmadı
Kurulu güç (MW) / Potansiyel içindeki payı (%)
İşletmede 12631 / 36
İnşaa halinde 3187 / 8
İnşa edilecek 20442 / 56
Kaynak DSİ
Türkiye'de kaynaklarına göre elektrik üretimi (GWh) 2005
I. Dönem / II. Dönem / III.Dönem / IV. Dönem
Termik 29.890,8 --- 27.549,8 --- 32.350,8 --- 32.477,2
Rüzgar 16,4 --- 11,5 --- 11,2 --- 17,5
Hidrolik 9.595,7 --- 10.663,5 --- 10.038,9 --- 9.360,0
Toplam 39.502,9 --- 38.224,8 --- 42.400,9 --- 41.854,7
Kaynak: TÜİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder