Kopenhag'dan sızan metin

Kopenhag'daki İklim Zirvesi'nden dünyayı kurtaracak bir anlaşma bekleyenlerin elinde zirve sonrası bağlayıcılığı olmayan bir mütabakat metni kaldı. Müzakereler ya da pazarlıklar son ana kadar sürdü. Ne yazık ki toplantı öncesi beklenildiği gibi Kopenhag tam bir hayal kırıklığı oldu. Geriye bazı liberal, çevreci ve yeşillerin seçildiğinde iklimi ve dünyayı kurtaracak diye metiyeler dizdiği Obama fiyaskosu kaldı. Aşağıda, 18 Aralık 2009 Cuma gecesi saat 17:00 itibariyle elime geçen müzakere metninin bir özetini bulabilirsiniz. Tarihe kayıt düşmek amacıyla o an itibariyle hazırladığım haber metnini e-gunluge eklemenin doğru olacağını düşündüm...

Özgür Gürbüz / 19 Aralık 2009

Kopenhag’da müzakereler son dakikaya kadar sürecek. Cuma günü saat 17:00 itibarıyla ele geçirdiği taslak metinde 2020’ye kadar gelişmiş ülkelere indirim için iki ayrı formül öneriliyor ancak indirimin miktarı konusunda hala anlaşılmış değil. Gelişmiş ülkeler ayrıca gelişmekte olan ülkelere küresel ısınmayı durdurma çabalarına destek için her yıl 100 milyar dolar vermeyi de öngörüyor.

Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da iki haftadır kıran kırana süren iklim müzakerelerinde sona gelindi. Gazete Haberturk, Cuma günü itibariyle 192 ülke temsilcisinin üzerinde tartıştığı taslak metni ele geçirdi. Metin, İklim Değişikliği Çerçeve Antlaşması tarafından EK-1 ülkeleri olarak adlandırılan ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmiş ülkelere 2020 yılına kadar seragazı indirimi getiriyor. Taslak metnin dördüncü maddesinden anlaşıldığı üzere tek bir tarih ve hedefte anlaşamayan sanayileşmiş ülkeler için iki ayrı yol haritası belirtilmiş. Bazı ülkeler kendilerine 1990 yılını, diğerleri ise 2005 yılını temel alarak seragazı emsiyonlarını 2020’ye kadar azaltacaklar. Liderlerin metnin elimize geçtiği saat 17:00 itibariyle hala indirim hedefleri üzerinde anlaşamadığı ve rakam yerine “x” ve “y” harfleriyle bu iki ayrı hedefi tanımladıkları görülüyor. Bilindiği gibi özellikle ABD, 1990 yılı temel alan bir indirim hedefine karşı çıkıyor ve seragazlarını 2005 yılına göre 2020 sonunda yüzde 17 indirmeyi taahhüd ediyordu. Metnin detayları belli olmadığı için kesin bir şey söylemek zor olsa da Türkiye’nin de EK-1 ülkeleri arasında yer aldığını anımsatmakta fayda var. Kyoto Protokolü kapsamında Türkiye farklı konumunu kabul ettirmiş ve yaptırım almamıştı.

Her yıl 100 milyar dolar
Taslak metinde göze çarpan bir başka önemli noktada müzakerelerde tartışma konusu olan gelişmiş ülkelere seragazı indirimi konusunda nasıl kaynak sağlanacağı sorusuydu. 8. maddede gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğiyle ilgili mücadele ihtiyaçları için 2020 yılına kadar her yıl 100 milyar dolarlık yardımda bulunması kararlaştırılıyor. Aynı madde de, başta sular altında kalmak üzere olan ada devletleri ile Afrika ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelere 2010-2012 yılları arasında 30 milyar dolarlık daha kaynak ayrılması öngörülüyor. Ülkelerin koydukları hedefler bu kaynağın dağıtımında belirleyici olacak. 2016’da gözden geçirme yapılabilecek Metinde özellikle ölçümlerin daha şeffaf ve doğru yapılması gerektiği üzerinde de sıkça duruluyor ve mevcut üç mekanizmaya (Ortak Uygulama, Emisyon Ticareti, Temiz Kalkınma) ek olarak Teknoloji Mekanizması’nın da eklenmesi öngörülüyor. Bu mekanizma sayesinde gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferi yapılması planlanıyor ancak çevrecilerin mekanizmanın detaylarında daha önce Kyoto kapsamında desteklenmeyen nükleer enerjinin de emisyon ticaretine dahil edilmesi gibi kaygıları var. 12. madde ise söz konusu metnin 2016’da hedeflerine ulaşıp ulaşamadığının görüşülmesi için gözden geçirilmesine olanak sağlıyor.

“Küresel ısınma banka olsaydı kurtarırlardı”

Küresel ısınmayı durdurmak için hala bir antlaşmaya varılamaması, müzakerelerin sürdüğü “Bella Center”ın etrafında ciddi protestolar yapılmasına neden oluyor. İçeride ise ülke liderlerinin de katıldığı toplantılar başladı. Küresel ısınmayı durdurmak için tarihi karar ya bu 48 saat içinde alınacak ya da küresel ısınma kaderine terk edilecek

Özgür Gürbüz -Gzt. Haberturk /17 Aralik 2009

Kopenhag’da yaklaşık iki haftadır süren İklim Zirvesi’nde son 48 saate girildi. Aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bulunduğu yaklaşık 115 ülke liderinin de katılacağı yüksek düzeyli görüşmeler de resmi olarak başladı. Cumhurbaşkanı Gül’ün de Türkiye adına bugün konuşma yapması bekleniyor.

Yüksek düzeyli görüşmeler kapsamında dün söz alan liderlerden en çok alkış alanlarından biri Venezuella Başkanı Hugo Chavez oldu. Konuşmasında sık sık kapitalizme eleştiriler yönelten ve Marks’tan örnekler veren Chavez, “İklim değişikliği kapitalist bir banka olsaydı çoktan kurtarmış olurlardı. Sistemi değiştirirsek iklimi de değiştirir ve dünyayı kurtarırız” dedi.

Kopenhag’da müzakereleri özellikle gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkelerin hedefler ve finansal mekanizmalar üzerinde anlaşamaması neden oluyor. Seragazı emisyonlarını 2025 yılına kadar 1990 seviyesinin yüzde 20 aşağısına çekmeyi kabul eden ve bu konuda Avrupa Parlamentosu’nda karar alan Avrupa Birliği (AB) iki ülkeyi de daha aktif olmaya çağırıyor. AB, diğer ülkelerin de güçlü hedefler alması halinde yüzde 30’a kadar indirime gideceklerini de söylüyor. Buna karşın ABD 1990 yılını temel almayı reddediyor ve 2025’e kadar 205 yılını temel alarak yüzde 17 indirim yapabileceğini söylüyor. Eleştiriler bu rakamın Kyoto hedefinin bile altında kaldığı görüşünde.

İş dünyasının Kopenhag çıkarması

Kopenhag’daki 15. iklim zirvesine Türkiye’den birçok işadamı da katıldı. Görüşmeleri izleyen TÜSİAD heyeti, Türkiye’nin tarihsel sorumluluğuna dikkat çekerken, bir yandan da düşük karbon ekonomisine geçişe hazırlanması görüşünde.

Özgür Gürbüz / 16 Aralık 2009

Kopenhag’da sona yaklaşan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 15. Taraflar Toplantısı, Türkiye’den bugüne kadar görülmemiş bir ilgi gördü. Resmi heyete kayıt yaptıran katılımcı sayısı 110’un üzerine çıktı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katıldığı toplantıya Çevre, Tarım, Dışişleri, Enerji, Ulaşım, Sanayi bakanlığı gibi birçok bakanlık bürokratları dışında iş dünyasından da çok sayıda kişi katıldı. Sabancı Holding CEO’su Ahmet Dördüncü, Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa, Otomotiv Sanayi Derneği Genel Sekreteri Ercan Tezer, İskenderun Enerji Genel Direktörü Sırrı Uyanık, Koç Holding’den Stratejik Planlama Başkanı Tamer Haşimoğlu ile Teknoloji Direktörü Stratejik Planlama Grubu Teknoloji ve Çevre Koordinatörü Orhan Behiç Alankuş, TÜSİAD’dan Sanayi Hizmetleri ve Tarım Uzmanı Hande Baloğlu ve İSTAÇ’tan Sistem Geliştirme Müdürü Oğuz Can toplantıları izleyenler arasındaydı.

Türkiye’nin tarihsel sorumluluğu yok
Toplantıları TÜSİAD adına izleyen Sanayi Hizmetleri ve Tarım Uzmanı Hande Baloğlu gelinen noktayı, “AB adına İsveç çok ciddi mesajlar verdi ve ABD ile Çin’i çok ciddi adımlar atmaya çağırdı. ABD ve Çin olmazsa bu kadar yıldır yapılan işlerin boşa gideceğini söyledi. ABD’nin hedefi 1990’lara göre baktığınızda yüzde 3 indirime denk düşüyor ve bu hedef Senato’dan henüz geçmedi. Çin ise ulusal önlem alırım ama uluslararası yaptırım içeren anlaşamaya yanaşmam diyor” şeklinde özetliyor. Baloğlu, 15 bin kapasitelik Bella Center’a 42 bin kişinin kayıt yaptırdığını ve son üç gündür sivil toplumun büyük bir bölümünün içeri giremediğine de dikkat çekiyor ve organizasyonun demokrasi ve şeffaflık sorununa dikkat çekiyor. Baloğlu “Buradan bir anlaşma çıkmasa bile şöyle bir umut var. Siyasi iradenin ortaya konması önemli. Kesin karar çıkmasa bile siyasi karar gelecek yıl Meksika’da hukuki bir karara dönüşebilir. Teknik çalışmalar tamamlandı bundan sonra ki süreç siyasetçilerin ellerinde” diyor. TÜSİAD’ın Bölgesel Çevre Merkezi (REC) ile bir iklim platformu kurduğunu ve özel sektörü sürece katmaya çalıştığına da değinen Baloğlu, “Emisyonları son yıllarda artışa geçen Türkiye’nin tarihsel sorumluluğunun yok. 1990 yılında sanayileşme oranı, Gayri Safi Mili Hasıla belli. Türkiye’nin çok ciddi yükümlülük alması beklenemez ama yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği potansiyeli var. Düşük karbon ekonomisine hazırlanılması gerekiyor” yorumunu yapıyor.