Hakkari'de Kyoto ve Kopenhag

Herkese Merhaba,

Yarın (16 Kasım 2009) Hakkari'de Âti Gençlik ve Spor Kulübü Derneği tarafından düzenlenen "UNESCO KURULUŞ GÜNÜNDE GENÇLER KÜLTÜREL MİRAS, ÇEVRE ve GENÇLİK KATILIMINI TARTIŞIYOR" adlı panele davetliyim.

"Uluslararası sözleşmeler Kyoto Protokolü ve Kopenhag BM İklim Zirvesi ile Ulusal ve Uluslararası Çevre Politikaları ve Gençlik katılımı" konuları hakında sohbet edeceğiz. Danimarka ile video konfereans yapacağız. Yerel çevre örgütleri temsilcileri ve akedemisyenlerle konuları tartışacağız.

15:30 - 18:40 arası Hakkari Atatürk Kültür Merkezi'ndeyiz, bekleriz...

GDO konusunda aklıma takılanlar…

Özgür Gürbüz / 14 Kasım 2009

Bazen aktif gazeteci olmanız düşüncelerinizi kamuoyuyla paylaşmaya yetmiyor. Günümüz Türkiye’sinde ve onun medyasında ise nedense bu duyguyu daha çok hissetmeye başladım. O nedenle, hazır araya “açılım” tartışmaları da girmişken, GDO konusunda eksik kalanları ya da medyanın olayı sorgularken eksik bıraktığı noktaları burada maddeler halinde özetlemeye çalışacağım. Sonuçta bu web sayfası içinizi dökmek için var öyle değil mi?

Görünüşe göre medyamız GDO’ların sağlıklı olup olmadığı konusuna kilitlenmiş gibi görünüyor. Bir o tarafa bir de bu tarafa sorarak sayfalarını doldurmaya çalışıyorlar. Asıl yapılması gereken ise, bilimde ihtiyatlılık ilkesini anımsamak olmalı. Kısaca özetlersek, GDO’ların sağlığa zararsız olduğunu kesin olarak kanıtlayamazsanız, bir bilim insanı olarak onların sağlığa zararsız olduğunu söyleyemezsiniz. İhtiyatlılık ilkesi bunu gerektirir. GDO’lar nispeten yeni bir teknoloji olduğu için uzun süre içerisinde; ekilen tohumların yan tarladaki diğer bitkilere, yenilen gıdaların insanlara ve verilen yemlerin hayvanlara nasıl etki edeceği daha uzun yıllar gözlenmek zorundadır. Bu olmadan GDO’lara yeşil ışık yakılması bilimsel değil siyasi bir tercih olur ki Türkiye'de yapılan da budur.

Yaklaşık 10 gündür, elimdeki Biyogüvenlik Kanun Taslağı’na bakıyorum. Medya bu taslağı birkaç gün önce keşfetti ve ne yazık ki en kritik noktayı görmeyi yine unuttu. Ben ise bu taslağın önemini gazeteme dahi anlatamadım. Alıştım artık, dilimde tüy bitti misali her çevre sorununda aynı şeyi yaşıyorum. Yasa tasarısı GDO’lu tohumların ekimine olanak tanıyor. Bu sitede daha önce de belirtmiştik, Avrupa’da altı ülke GDO ekimine izin vermiyor. Bu ülkeler arasında Fransa ve Almanya gibi iki büyük tarım devi de var. Kimse sormuyor mu bu ülkelere, "neden" diye?

En sona asıl sorunumuzu sakladım. Görebildiğim kadarıyla bu konuyu sadece Ziraat Mühendisleri Odası birkeç defa gündeme getirmeye çalıştı. "Türkiye neden GDO’lara yönelmeli" sorusuna doğru dürüst bir yanıt vermeden bu genetiği değiştirilmiş telaşımız nereden kaynaklanıyor bilemiyorum. Türkiye gıda krizi mi yaşıyor? Genetiği değişmeyen tohum ekmediğinizde bu ülkenin topraklarında ot mu bitmiyor? Kim bu GDO’lu bitkiler ve tohumların ülkeye getirilmesini istiyor?

Bu soruları sormadan doğru yanıt alabilir miyiz; emin değilim…
Bayer firmasının Teknoloji ve Çevre’den sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Wolfgang Plischke, gıda sorununu çözmek için bütünsel bir yaklaşım olmadığını, ülkelerin koşullarına göre karar alması gerektiğini söylüyor. Bayer bu yıl Ar-Ge’ye 2 milyar 900 milyon avro harcamayı planlıyor.

Özgür Gürbüz -Köln /14 Kasım 2009

Yaklaşık iki hafta önce, bitkilerin böceklere karşı direnciyle ilgili en zengin gen koleksiyonuna sahip Athenix firmasını 250 milyon avroya satın alan Bayer, GDO konusunda ülkelerin kendi ve bölgesel koşullarına göre karar vermesi gerektiğini söylüyor. Bayer’in İnovasyon, Teknoloji ve Çevre’den sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Wolfgang Plischke, “GDO’ların açlığa çözüm olabileceğini düşünüyor musunuz” sorumuza, “GDO’ların açlığa çözüm olarak önerildiğine düşünmüyorum. Bence gıda konusunda bütünsel bir çözüm olduğunu sanmıyorum. Örneğin Almanya tarım konusunda çok gelişmiş bir ülke. Eğer kendi olanaklarıyla bir ülke ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsa bunu yapmalı. Ben GDO’lara karşı değilim. Hatta onların ileride daha faydalı olacağını düşünüyorum. Ama nasıl uygulanacağı, ülkelerin ve bölgelerin koşullarına göre dikkatlice gözden geçirilmeli” yanıtını veriyor. Plischke, GDO konusunda Avrupa Birliği olsun BM Birleşmiş Milltler olsun farklı görüşler olduğuna da dikkat çekiyor ve isteklerinin sivil toplum kuruluşları da dahil olmak üzere tüm ilgili kuruluşlarla diyalog içinde olmak olduğunu belirtiyor.

Sıtma vakalarında artış
Firmanın sürdürülebilirlik konusundaki çalışmaları da dikkat çekiyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan uluslararası basın konferansında söz alan Yönetim Kurulu Başkanı Werner Wenning ise, 2009 yılında firmanın bütçesinden Ar-Ge’ye 2,9 milyar avro ayrıldığına (146 yıllık tarihinin en büyük rakamı) dikkat çektiği konuşmasında, seragazı salım hedeflerinin tutturulacağına dikkat çekti. İlk sosyal ve çevre raporunu 1976 yılında açıklayan Bayer, 2013 yılına kadar üretimde enerji verimliliğini 2008'e göre yüzde 10 arttırmayı planlıyor. Böylece yılda 350 bin ton CO2 emisyonu atmosfere bırakılmayacak. Yine araç filolarından kaynaklanan CO2 emisyonlarını da yıl sonuna kadar 2007’ye göre yüzde 10 azaltılmış olacak. 2008-2010 yılları arasında iklim bağlantılı çalışma ve projelere 1 milyar avro harcayacaklarını belirten Wenning, “İklim değişikliği sıtma vakalarında 40 ila 60 milyon arasında bir artışa yol açabilir. Bayer’in tarihinde ilk kez, sıtmayla ilgili en büyük bilgi bankalarından biri olan kütüphanemizi halka açma kararı aldık” dedi.

Çocuk anneler her yıl 14 milyon doğum yapıyor
Sosyal sorumluluk çalışmaları firmanın ana kolu olan sağlık alanında da devam ediyor. Dünyada her üç doğumdan biri plansız doğum olarak kaydediliyor. Her yıl 14 milyon çocuk 15-19 yaşları arasındaki anneler tarafından doğuruluyor. Doğum kontrol haplarında pazar lideri olan firma her yıl 110 milyon doğum kontrol hapını ücretsiz dağıtıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre her yıl 2 milyon kişinin öldüğü tüberküloz tedavisi için yeni tedavi yöntemleri için çalışılıyor. Latin Amerika’da ve Afrika’da yaygın olan ve 14 milyona yakın kişinin hastalığa yakalandığı Chagas hastalığına karşı da 1 milyon 500 bin dolarlık yardımda bulunuyor.