Palovit Vadisi’nde dozerlere tepki!

Rize il sınırları içerisindeki Palovit Vadisi’ndeki yol çalışması çevrecileri ayağa kaldırdı. Yayları birbirine bağlama projesinde mevcut patika yolların genişletilmesi için yapılan çalışmanın, bölgedeki ekolojik dengeyi bozduğuna değinen çevreciler 10 Ağustos’ta Palovit Şelalesi önünde basın açıklaması yapacaklar. Bölge, yerli ve yabancı turistlerin sıkça ziyaret ettiği, vahşi hayatın hala yaşamaya devam ettiği nadir alanlardan biri olarak biliniyor.

Özgür Gürbüz-Gazete Habertürk / 25 Temmuz 2009 *

Türkiye’de vahşi hayatın sığınmaya çalıştığı ender coğrafyalardan biri olan Palovit Vadisi de dozerlerle tanıştı. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Palovit Şelalesi’ne giden patika yol, dozerlerle genişletilmeye çalışılıyor. Yayların birbirine bağlanma projesi kapsamında başlatıldığı öne sürülen yol çalışmasına çevreciler tepki gösteriyor. Mevcut çalışmanın, Palovit Şelalesi ötesindeki 7-8 kilometrelik alana da (Amlakit Yaylası) uzayacağından endişe eden çevreciler Türkiye çapında bir kampanya başlatarak yol çalışmalarının biran önce durdurulmasını istiyor. Çevrecilerin endişeleri çok da yersiz değil. 15 Ocak 2009 tarihinde Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından alınan 1934 sayılı kararda, Şenköy’den başlayan, Palovit’ten geçen yolun Amlakit Yaylası’na ulaşacağı yazılı. “Onarım ve yapım” şeklinde verilen izinde bölgenin 1. dereceden doğal SİT Alanı ve Milli Park olduğu ve yolun genişliğinin en fazla beş metre olabileceği de belirtilmiş.

Kampanyanın yürütücülerinden ve aynı zamanda Doğa Karadeniz Dergisi Yayın Koordinatörü olan Uğur Biryol, benzer bir girişimin önceki yıllarda da yaşandığını ancak eski Rize Valisi Kasım Esen’in çalışmaları durdurduğunu belirtiyor. Biryol, mevcut 5-6 kilometrelik yolu düzeltme adı altında başlayan çalışmaların, Palovit Şelale’sinden sonraki bölümde de devam etmesi halinde buradaki vahşi hayatın zarar göreceğini öne sürüyor. Bu bölge, bozayılardan, kırmızı benekli alabalığa kadar birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. “Trabzon Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu ve Rize Valiliğine başvurduk ama henüz bir yanıt alamadık” diyen Biryol, “Bölge, SİT alanı ve Milli Park içerisinde. Köylüler yol için baskı yapıyor. Tüm yıl içerisinde 10-15 gün kullanacakları bir yol için köylüler bastırıyor. Yazın toplam nüfus 100’ü geçmiyor. 100 kişi için yol yapılır mı?” diye soruyor. 10 Ağustos’ta, kampanyaya öncülük eden kişi ve kuruluşlar, Şelale başında kitlesel bir basın açıklaması yapmaya da hazırlanıyorlar.

***
Palovit Vadisi
Bölgede, alüviyal akarsu ormanları (kızılağaç), geniş yapraklı ılıman ormanlar (doğu kayını), iğne yapraklı doğu ladini ormanları, yapraklı ve karışık ormanlar, geniş alpin çayırlıklar ve kayalık habitatlar, nadir şimşir ormanları gibi Doğu Karadeniz'e özgü bütün habitatları bulmak mümkün.

*Orjinal metin

Yangın, Bodrum'un çöp sorununu ortaya çıkardı

Bodrum çöplüğünden başlayan ve 15 hektar ormanlık alanın yok olmasına neden olan yangın, Bodrum’un çöp sorununu ortaya çıkardı. Belediye, bertaraf tesisi için çalışmaları hızlandırdı; Tesisin Mumcular’a kurulması gündemde.

Özgür Gürbüz-Gazete Habertürk/25 Temmuz 2009 *

Önceki gece başlayan ve dün sabah saatlerinde kontrol altına alınan yangın, Bodrum’un bir başka sorununu gün yüzüne çıkardı. Bodrum Çöplüğü olarak bilinen Gökçeler Bölgesi, 1985’den beri vahşi çöp depolama alanı olarak kullanılıyor. Bodrum’da bu bölge dışında Turgutreis, Yalıkavak ve Mumcular’da da vahşi çöp depolama alanları bulunuyor. Yaz yalarında günde 170 tona varan çöp çıkan belediyenin bir tek düzenli depolama alanı ve çöp bertaraf tesisi ise bulunmuyor. Kış aylarında ise Bodrum’dan günde 60 ton civarı çöp çıkıyor.

Atık tesisi Mumcular'a
Yangının, çöp alanındaki evsel atıklardan değil ama alana bırakılan kesilmiş dallardan çıktığını belirten belediye yetkilileri, Çevre ve Orman Bakanlığı önderliğinde bir proje çalışması için çalışmalara başladıkları bir sırada yangının çıkmasının talihsizlik olduğunu söylüyor. Belediye yetkililerinden aldığımız bilgilere göre, Bodrum’un çöplerinin düzenli depolanacağı ve bertaraf edileceği tesisin Mumcular’da kurulması düşünülüyor. Bertaraf tesisinin kurulmasıyla eski çöp alanları da islah edilecek. Yeni tesis için Avrupa Birliği kaynaklı fonların da kullanılması gündemde.

Metan gazı tehlikesi yok
Yangın çıkan çöpte soğutma çalışmalarının devam ettiğini belirten yetkililer, metan gazı kaynaklı yangın tehlikesinin olmadığını ve güvenlik tedbirlerinin alındığını söyledi. Bölgede atık tesisi için Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan yetkililerin de incelemelerde bulunduğu öğrenildi. Uzmanlardan aldığımız bilgilere göre, hiç bir itiraz gelmemesi ve her şeyin yolunda gittiği bir durumda bile, atık tesisinin faaliyete geçmesinin 2 yılı bulacağı belirtiliyor.

20-30 yıl sonra eski haline gelir
Bu arada bir yazılı açıklama yapan Yeşil Bilgi Platformu, yanan yerlerin eski haline gelmesi için 20-30 yıla ihtiyaç duyulduğu, bunun da büyük bir zaman, enerji ve maddi kayıba yo açtığı belirtildi. Orman yangınlarının yüzde 94 oranında insan hatasından kaynaklandığını belirten platform, yüzde 48’inin de direkt olarak dikkatsizlikten kaynaklandığını söyleyerek kamuoyunu daha dikkatli olmaya çağırdı.

***
Mimarlar Odası'nın uyarısı
Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği, 23 Mart 2007 yılında, “Bodrum Yarımadası Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi 1/25000 Ölçekli Çevre Düzeni İlave ve Revizyon Planı Çalışmaları”na görüş belirtmiş. Oda’nın yazdığı yazıda çöp depolama alanı ile ilgili olarak, “Çöp toplama ve imha arıtma tesisleri ile ilgili olarak yer belirlemeden önce, yarımadadaki evsel ve diğer katı atıkların niteliği ile ilgili bir araştırma yapılmalı, elde edilecek bulgu ve bilgilerle, nasıl bir katı atık yönetim sitemi kullanılacağı belirlenmeli ve ancak bu bulgulara ulaşıldıktan sonra yer tespiti plana işlenmelidir. Hangi teknoloji ve sistemin kullanılacağı belirlenmeden plana işlenecek yerlerin amaca hizmet edememe olasılığı göz ardı edilmemelidir” uyarısı yer alıyor.

* Orjinal metin

Şebekemiz değişiyor

Su şebekesini güçlendirmek isteyen İSKİ, deprem ve terörist saldırılardan daha az etkilenecek, yerel su kaynaklarını değerlendirebilen Hollanda menşeli yeni bir su şebekesi sistemi denedi. Denenen sistemin sonuçlarıyla Çevre ve Orman Bakanlığı, İller Bankası, ASKİ ve DSİ’de ilgileniyor.

Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk/22 Temmuz 2009

İstanbul gibi göçün durdurulamadığı kentlerde artan nüfusa yeterli suyun sağlanması kadar, kaliteli su sağlanması da oldukça önemli bir problem. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) bu konuda bazı yabancı firmalarla görüşüyor. Hollanda kökenli Water4all ve Vitens firmalarıyla Kağıthane’deki laboratuarlarında yeni bir sitemin ilk denemeleri tamamlandı. “HOLTU” adı verilen sistemin yine aynı yerde büyük ölçekli ve tam fonksiyonlu bir örneğinin önümüzdeki aylarda kurulması da gündemde.

Birbirine bağlantılı dev bir su şebekesi yerine küçük, yerel arıtma tesisleri olarak tanımlanabilecek bu model yüzey ve yağmur sularını da kullanabiliyor. Bu küçük ölçekli arıtma tesislerinin en önemli özelliklerinden biri deprem veya terörist bir saldırı sonucunda, sistemin bütünü değil yerel arıtma tesisi etkilendiği için, tüm kentin susuz kalmasının önüne geçmesi. Habertürk’ün sorularını yanıtlayan Water 4all ve Vitens’in su uzmanı Eef Lammers, bu özelliği bir ağ içerisinde çalışan bilgisayarlardan birinin bozulmasına benzetiyor. Bozulan bilgisayar ağın çalışmasını engellemiyor, sorun arızanın olduğu yerle sınırlı kalıyor. Birbirine bağlı, tek merkezden beslenen büyük şebekelerde ise bu tip olaylar karşısında riskler daha büyük. Lammers, HOLTU sisteminin günde 600 metreküpe kadar su arıtımı yapabildiğini ve arıtılan suyun kalitesinin değişmesinin, örneğin sağanak yağmur yağması sistemde sorun yaratmadığını öne sürüyor. Testler sırasında Alibeyköy ve Terkos’un suları aralıklarla karıştırılarak siteme verilmiş fakat arıtılan suyun kalitesinde sorun yaşanmamış. Yapılan test sonuçlarının olumlu çıktığını belirten Lammers, sitemin az enerji ihtiyacı nedeniyle güneş enerjisiyle bile çalıştırılabileceğini söylüyor.

HOLTU sistemi uzaktan kumanda ile yönetilebiliyor ve başında bir operatörün beklemesine ihtiyaç duymuyor. İki ayda bir bakım yapılması gerekiyor. Arıtma işlemi sırasında kimyasal kullanılmıyor, kimyasallar sadece filtrelerin temizliğinde kullanılıyor diyen Lammers’a göre İSKİ’nin enerji ve kimyasal masrafları düşeceği için böyle bir sisteme geçmesi kendilerine ekonomik avantaj sağlayacak. Bu konuda İSKİ’den bize henüz bir geri dönüş olmadığı için onların ne düşündüğünü bilemiyoruz. Projenin bir teknoloji transferi şeklinde gerçekleşeceği, teknolojinin lisansının verileceği ve Hollanda kökenli Rabo Bankası’nın proje için 100 milyon avroluk bir krediyi hazır ettiği de aldığımız duyumlar arasında. Denenen sistemin sonuçlarıyla Çevre ve Orman Bakanlığı, İller Bankası, ASKİ ve DSİ’de ilgileniyor. Ankara’da ilgili kurumlarla yapılan yapılan görüşmeler Ağustos ayında tekrarlanacak.

“Sahibinden” anakonda!

İnternet üzerinden hayvan satışı yasal sınır tanımıyor. Satılan hayvanlar arasında, Türkiye’ye ithali yasak olan bazı türler olduğu gibi evde beslenmesi düşünülemeyecek üç metrelik anakonda yılanı bile var.

Özgür Gürbüz - Habertürk İnternet /21 Temmuz 2009

Kendisi üç metre boyunda ve fiyatı sadece 15 bin lira. Yedi gün içinde evinize teslim edilebilen, filmlerden tanıdığınız anakonda yılanı şu anda bir internet sitesi üzerinden satışa sunulmuş durumda. Kim evinde besler, geceleri nasıl yanında yatar bilinmez. Tek bilinen, hayvan ticaretinin tüm kontrolsüzlüğüyle Türkiye’de devam ettiği.

Postacılar tarantula taşıdığını biliyor mu?
Satışı yasak olan, nesli tükenme tehlikesindeki hayvanlar bile internet üzerinden satılıyor. “Pandinus Imperator” da bunlardan biri. Nam-ı diğer “İmparator Akrep”. Afrika kökenli bu akrebe ulaşmanız için binlerce kilometre yol yapmanıza gerek yok. İnternet üzerinden bu akrebi evlat edinme şansınız var, APS ile evinize bile gönderiyorlar (postacılar, sanırım bu bilgiden pek hoşlanmayacak). 60 lira gibi bir para ödedikten sonra, ‘sahibinden.com’ aracılığıyla evinize gönderilen bu hayvana nasıl bakacağınızı ve bu yaptığınızın yasadışı bir işlem olduğunu bilmeniz yeterli.

Türkiye’ye girmesi yasak
İmparator Akrebi, Türkiye’nin de 1996 yılında taraf olduğu neslinin devamı tehlikeye girmiş olan yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretini kontrol etmeye çalışan CITES’ın listesinde yer alıyor. CITES Yönetmeliği’nin Resmi Gazete’de yayımlanma tarihi ise 2001. Buna rağmen imparator akrebi gibi birçok tür internet ve hayvan dükkanları (pet shop) tarafından satılmaya devam ediyor. Birçok hayvan ve böcek türü, bu işten para kazanmaya çalışan insanların elinde, uygunsuz koşullarda yaşamak zorunda kalıyor. Akrep, tarantula dışında birçok evcil hayvan da bu ticaretten zarar görüyor. Kedi, köpek gibi türler ise ticari amaç için üretiliyor, “çirkin” olanları çoğu zaman ölüme terk edilirken diğer yavrular satışa sunuluyor.

Hayvanseverler harekete geçti
Bu konuda harekete geçen hayvanseverler, harekete geçmiş durumda. Bir süre önce, “sahibinden.com” adlı sitedeki hayvan satışıyla ilgili bölümün kapatılması için harekete geçen Tolga Akyıldız, kurduğu web sayfasıyla, hayvanseverleri boykota katılmaya ve söz konusu siteden canlı alımı yapmamaya çalışıyor. “Feysbuk”taki grubun üye sayısı şimdiden bin 500’ü geçmiş durumda. “İnternet üzerinden hayvan satışı Türkiye için yeni değil ancak ‘sahibinden.com’un çok büyük bir alıcı kitlesi var” diyen Akyıldız, bu sitenin paralı hayvan satışı yapan kısmını tamamen kapatıp, yerine sahipsiz hayvanların ilanlarına yer vermesi ve onlara ev bulunmasına yardımcı olmasını istiyor. Kampanyası ses getiren Akyıldız, geçtiğimiz pazartesi günü ‘sahibinden.com’ adlı sitenin yetkilileriyle bir görüşme yapmayı başardı. Görüşmenin olumlu geçtiğini belirten Akyıldız, site sahiplerine bir öneri paketi hazırlayacaklarını belirtiyor ama satışlar durana kadar kampanyaya devam edeceklerini de söylüyor.

Eleştiriler haksız
Sahibinden.com Genel Müdürü Müge Seymen ise yöneltilen eleştirileri haksız buluyor ve hayvan satışının birçok kanal üzerinden yapıldığını belirterek kendilerinin hedef gösterilmesinden rahatsız olduklarını belirtiyor. Seymen, “Kullanıcılarımızı mümkün olduğunca bilgilendiriyoruz. Hayvanlar Alemi grubunda ilan vermek isteyen kullanıcılarımıza ilan verme aşamasında; 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan hayvanların bakımı ve korunması ile ilgili maddeyi ayrıca bu maddeye uymayan kişilere uygulanacak cezanın yer aldığı 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 28. maddesini iletmekteyiz” diyor.