Nükleer karşıtı bir megastar!

Doğa Derneği'nin yeni yüzü olan ve üç yıl derneğe gönüllü hizmet edecek olan Tarkan sıkı çevreci çıktı! Megastar, 1993'te de nükleer santral karşıtlarına destek olup konser vermiş ve gelirini bağışlamış.

Özgür Gürbüz - Günaydın / 8 Ocak 2007

Metamorfoz' albümü ile günlerdir gündemden düşmeyen Tarkan şimdi de Doğa Derneği ile beraber çalışarak çevrenin korunmasına yardımcı olacak.

Konser vermişti
Boz ayılardan telli turnalara, Silifke Kirpifaresi'nden Toros Kurbağası'na kadar birçok soyu tükenmekte olan hayvan ve bitki türünü korumak için mücadele eden derneğin yeni yüzü olan Tarkan, bundan yıllar önce de 'nükleer' karşıtlarına destek olmuştu. Tarkan; Mersin Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santrale karşı mücadele eden çevrecilere destek olmak amacıyla, 9 Ekim 1993 tarihinde Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda bir konser vermişti. Konserin gelirini nükleer karşıtlarına bağışlayan Tarkan, bu hareketiyle çevrecilerin gönlünde taht kurmuştu. Tarkan konserinden elde edilen gelir, 12-15 Ekim 1993 tarihinde Ankara Altınpark'ta düzenlenen 'Türk Rock Müzik Sanatçıları Atom Santraline Karşı' adlı konserin masraflarına harcandı. 'Nükleer Enerji Sonun Başlangıcı' yazılı tişörtüyle de kameralara poz veren Tarkan, tam 15 yıl sonra yine nükleer karşıtı fotoğraflarla ortaya çıktı. Tarkan yeni albümünün tanıtımını çevrecilerin nükleer santral yerine kurulmasını tercih ettikleri rüzgar türbinlerinin önünde gerçekleştirdi.

Doğanın yeni yüzü oldu
"Tarkan Doğa Derneği'nin yeni yüzü olacak" diyen Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, bu birlikteliğin uzun soluklu olacağını söylüyor. Bu ayın sonunda Tarkan ile birlikte bir basın açıklaması yapacak olan Doğa Derneği, bir yıllık detaylı bir plan hazırladıklarını ve misyonlarının üç yıllık bir birliktelik olduğunu belirtiyor.

Altın madeni çevreci, içme suyu barajı değil!

Özgür Gürbüz / 6 Ocak 2008

İzmir’in Menderes İlçesi Efemçukuru yöresinde açılmak istenilen altın madeni alanı için Bakanlar Kurulu’ndan kamulaştırma kararı çıkması ve altın madenine olumlu ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) raporu verilmesi ortalığı karıştırdı. Kanadalı Eldorado Gold firmasının Türkiye’deki şirketi olan Tüprag tarafından işletilecek maden, aynı zamanda İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılamak için yapılması düşünülen Çamlı Barajı’nın su toplama alanı içerisinde kalıyor. Baraj yapılırsa altın madeni, altın madeni açılırsa da barajın yapılması mümkün değil.

Çamlı Çayı üzerine kurulması planlanan barajın yıllık kapasitesi 21,5 milyon metreküp. Tüm büyük kentler gibi su sorunu yaşayan İzmir için bu yaklaşık 300 bin kişinin içme suyu anlamına geliyor. Baraj alanı için gerekli olan kamulaştırma dahil 80 milyon YTL’ye mal olacak barajın tamamlandığında yıllık 25 milyon YTL gelir getireceği öne sürülüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi de barajın yapılmasını istiyor ancak daha önce barajdan yana olan DSİ’nin karar değiştirmesi ve 29 Aralık 2007 tarihinde baraj inşaatının çevreye uygun olmadığına dair verilen ÇED raporu baraj inşaatına adeta taş koydu. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Stratejik Planı’na göre, Çamlı Barajı’nın yapımı 2007 yılı programına alınmış, ihalesinin 2007 yılında yapılarak aynı yıl inşaatının yüzde 9'luk kısmının bitirilmesi planlanmıştı. Önceki gün Resmi Gazete’de yayınlanan kamulaştırma kararı da umutları iyiden iyiye azalttı. Altın madeni için hızlı bir şekilde kamulaştırma çıkarılması ve kamulaştırma kararının Kamulaştırma Yasası’nın 27’nci maddesine yani yurt savunması ihtiyacına dayatılması da ayrı bir tartışma konusu oldu.

Ege Çevre ve Kültür Platformu Dönem Sözcüsü Avukat Arif Ali Cangı, DSİ’nin 2002 nisan ayına kadar barajdan yana olduğunu daha sonra ise altıncıların baskısıyla görüş değiştirdiğini öne sürüyor. Cangı, “2002’den sonra Tüprag her duruşmada baraj zaten yapılmayacak savunması yaptı ve bugün geldiğimiz noktada şirketin dediği doğru çıktı” diyor. Cangı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin su sorununu çözmek için Çamlı Barajı’nın zorunlu olduğunu söylediğine de dikkat çekiyor.

Ankara'da tarantula Urfa'da zehirli kobra

Özgür Gürbüz - Sabah / 5 Ocak 2008

İklim değişikliği birçok hayvan türünü göçe zorluyor. Sıcak bölgelerde yaşamaya alışmış olan hayvanlar, kuzeydeki bölgelerinin ısınmasıyla kendileri için uygun yaşam koşulları buluyor ve göç ediyor. Türkiye’de izine ikinci defa rastlanan Mısır Kobrası ve normalde Akdeniz’in sıcak ikliminde yaşayan “Doğu Akdeniz Tarantulası”nın Ankara’da bulunması iklim değişikliğinin etkilerini gösteren güncel ipuçları olarak kabul ediliyor.

Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Abdullah Bayram, iklim değişikliklerinin bazı türlerin ortadan kalkmasına neden olacağını bazı türleri de göçe zorlayacağını söylüyor. Bayram, “Mezopotamya’da, Arap Yarımadası’nda yaşayan bazı türler sıcakların bastırmasıyla kuzeye gitme eğilimi gösterecek. Örneğin Mısır Kobrası uzun yıllar burada hiç gözükmezken; Mısır’da Kuzey Afrika’da yaygınken, Şanlıurfa’da ortaya çıktı. Ürdün, Lübnan, Filistin üzerinden sıcakların artışına bağlı olarak bize kayışlar olmuş” açıklamasını yapıyor. Bayram’ın sözünü ettiği Mısır Kobrası ilk olarak Uludağ Üniversitesi’nden Doç Dr. İsmail Hakkı Uğurtaş tarafından 2001 yılında Şanlıurfa’da bulunuyor. Kobra’nın bir başka örneğine ise ikinci kez 2005 yılında Viranşehir’de bir mağara girişinde bulunması göç olasılığını kuvvetlendiriyor. Bayram’a göre Türkiye’nin Suriye ve Irak üzerinden Kuzey Afrika ve Arap yarımadasına ait elementlerinin, İran ve Afganistan üzerinden de Güney Asya’ya ait canlıların göçüne uğraması olası.

Ankara’da Tarantula

Birkaç ay önce kurulan Araknoloji Derneği’nin başkanlığını da yapan Bayram, küresel ısınmanın göçe zorladığı türler için bir başka ipucunun da “Doğu Akdeniz Tarantulası” olarak bilinen örümcek türü olduğunu söylüyor. Tarantula’nın Ankara’da bulunuşunu Bayram şöyle özetliyor: “Botanik Profesörü Ahmet Çetin Bey bana Ankara’da Etlik’te evinin bahçesinde rastladığı bu türü gönderdi. Oğlu bahçede bulmuş. Güneydoğu karakterli bir ürün ama Ankara’ya kadar çıkmış” diyor. “Ortadoğu Tarantulası” olarak da adlandırılan bu tür gerçek tarantula olmamasına rağmen onlar gibi büyük, kalın bacaklı ve iri. Yürüyüşü ve büyüklüğü de tarantulaları anımsatıyor ama vücutları onlar kadar sık tüylerle kaplı değil.

Örümcekgiller hakkında daha ayrıntılı bilgi için Araknoloji Derneği'ne başvurabilirsiniz:
http://www.araknolojidernegi.org.tr/brignoli.php