Çevre ve Orman Bakanlığı, evsel atıklardan kimyasal atıklara kadar birçok konuda kontrollerini arttırıyor. 14 Mayıs 2010’dan sonra atık bertaraf tesisi olmayan belediyelere ceza gelirken, yılda 1 tondan fazla kimyasal madde üreten, ithal eden tesislerde elektronik ortamda kayıt altına alınacak.
Özgür Gürbüz – Gazete Habertürk /26 Eylül 2009* 2006 yılında yasalaşan yeni Çevre Kanunu’yla birlikte belediyelere, sanayi ve turizm tesislerine atık bertaraf tesisleri kurma konusunda zaman sınırlaması getirilmişti. 14 Mayıs 2010 itibariyle bertaraf tesislerini kurmayan belediyelere ceza kesilmesi gündemde. Çevre Yönetimi Genel Müdürü Prof. Lütfi Akça, Türkiye’nin en önemli çevre sorunlarından biri olan atıklarla ilgili sorularımızı yanıtladı.
-Belediye atıkları konusunda neler yapılacak? Bu atıklar eskiden beri vahşi depolamaya gitmiş, derelere hatta denizlere atılmış. Örneğin Giresun’daki iki büyük dereden birinin yatağına çöp doldurulmuş. Sel gelip daha önce doldurulan kısmın bir bölümünü alıp götürünce ortaya birkaç metre yüksekliğinde çöp dağı çıkmış. Türkiye’nin birçok yerinde benzer manzaralara rastlamak mümkün. Düzenli depolamaya önce İstanbul başladı onu İzmir takip etti. 2010 yılına kadar 100 bin nüfusun üstündeki tüm belediyeler katı atık bertaraf tesisi kurmak zorunda. Şu anda 41 atık tesisi 32 milyon kişiye hizmet ediyor. 2012 yılı itibariyle ülkemizde üretilen evsel atıkların yüzde 70’i ile belediyelerce katı atık toplama hizmeti götürülen nüfusun yaklaşık yüzde 80’inin atığının düzenli depolama tesislerinde bertaraf edilmesi sağlanacak.
- 2010 sonrası ceza kesecek misiniz? 2010, 13 Mayıs’tan itibaren ceza geliyor. Yalnız bunların envanterini çok sağlıklı yapamıyoruz.
Belediyeler birlik kuruyor. Birlik kurulduğunda içinde 20 bin nüfuslu da oluyor 300 bin de. Kaç tane 100 bin nüfuslu belediye birlik kurdu bilemiyoruz. Orada bizim uygulama şöyle olacak. Birliğe sahip belediyelerin ürettiği çöpü karşılayacak tesis olup olmadığına bakacağız.
- İstanbul’da çöp alanı için kesilen ağaçlar hakkında ne düşünüyorsunuz ? İstanbul’da başka da yer yok. İstanbul’un çöpünü o mevcut çöplüğün yanında depolamak zorundasınız. Çöp tesisi kurmak kolay iş değil. Onun da birçok yatırımı var. İşletme tesisi, binası var. Bir ortak tesisle büyük bir çöplüğe hitap etmek daha mantıklı. Orada esasında çok fazla ağaç da yok. Baltalık orman denilen türden.
- Kaynağında araştırma sorunu bir türlü çözülemedi. Belediyelere verilen yetkiye rağmen bu işi yıllardır sigortasız sağlıksız ortamlarda çalışan “kağıtçı” denilen insanlar yapıyor. Ambalaj atıkları bir bütün, sadece evlerden gelmiyor, alışveriş merkezlerinden, sanayi tesislerinden. Olması gereken evlerden ayrıştırılması, biz bunu belediyelere görev olarak verdik ancak belediyeler bunu yapamadılar.
- Cezai durum var...Var ama amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. İnsanların buna hazır olması lazım. Sosyal kültürel seviyenin yüksek olması lazım. Kullandığımız model şu. Sanayi atıklarıyla, belediyelerden gelen atıklar için firmalara yetki veriyoruz. Bir firma ayrıştırma tesisi kuruyor, belediyeyle anlaşıyor. Bir atık yönetim planı hazırlıyor. Planla, alışveriş merkezi gibi noktasal kaynaklar ve bunların hedefleri belirleniyor. Bu firma evlerden ve sanayiden atıkları ayrı ayrı topluyor. Evlerden toplamada çok başarı sağlanamıyor, insanlar buna hazır değil. Şu anda özellikle sanayiden kaynaklı atıklar yoğun bir şekilde toplanıyor. Bu firmalardan aldığımız verilere göre 4 milyon 500 bin kişinin atığı evlerden ayrı toplanıyor.
***
Tarlada varile son! 26 Aralık 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kimyasalların Envanteri ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik” ile Türkiye’de kimyasal maddelerin bir envanteri oluşturulacak. Yılda 1 ton ve üzerinde madde üreten veya tek başına veya müstahzar içinde ithal eden üreticiler ve ithalatçılar madde miktarlarına göre talep edilen verileri 12 ay içerisinde internet üzerinden kayıt altına alınacak. Öngörülen süre 26 Aralık 2009’da doluyor. Bu sayede, insan ve çevre için tehlike arz eden kimyasalların takip edilmesi planlanıyor.
*tam metin