Kyoto ölmedi ama ağır yaralı

Güney Afrika’nın Durban kentinde iki hafta süren görüşmeler iklim değişikliğini durdurmak için hangi ülkelerin niyetli hangi ülkelerin ise umursamaz olduğunu gösterdi. Maskeler düştü. İyi, kötü ve çirkin belli oldu.

Özgür Gürbüz-Birgün / 15 Aralık 2011

Durban’a giderken elde, gelişmiş ülkelerin seragazı emisyonlarını 2012 sonuna kadar 1990 yılı seviyesinin yüzde 5,2 aşağısına çekecek bir anlaşma vardı. Yasal bağlayıcılığı olan ve 192 ülke ile bir birliğin imzasını taşıyan eldeki tek metin Kyoto Protokolü’ydü. 2012 sonunda ilk yükümlülük dönemi bitiyordu ve yerine bir şey konmazsa (ikinci yükümlülük dönemi) iklim mücadelesi dipsiz kuyuya itilmiş olacaktı. Bilim, 2050’ye gelindiğinde gelişmiş ülkelerin seragazı emisyonlarını 1990’a göre yüzde 80 oranında azaltması gerektiğini söylüyor. Görüldüğü gibi daha işin başındayız. Tüm bunları bilerek gittiğimiz Durban’dan şu sonuçlarla döndük:
  • Kyoto Protokolü’nün ikinci yükümlülük dönemi belirlendi ve protokol hayatta kaldı. İkinci dönem 1 Ocak 2013’te başlayacak ve 31 Aralık 2017’de veya 31 Aralık 2020’de bitecek. Bitiş tarihi üzerinde yeni müzakerelere ihtiyaç duyulacak.
  • Seragazı emisyonlarının ne kadar indirileceği şimdilik belirsiz. Anlaşma metininde amaç 2020’ye kadar seragazı salımlarını 1990 yılına göre yüzde 25 ila 40 oranında azaltmak olarak belirtildi ancak bu hedef bağlayıcı değil. Bolivya bu konuda haklı bir itirazda bulundu ki ben de aynı görüşteyim. Hedefi aynı Kyoto’nun ilk döneminde olduğu gibi tek bir rakama bağlamak ve bağlayıcı bir hedef olarak belirlemek lazım. 
  • Kyoto’ya taraf, EK-1 diye adlandırılan listedeki gelişmiş ülkeler, 1 Mayıs 2012’ye kadar Sekretarya’ya ikinci döneme ilişkin hedeflerini bildirmek zorunda. Bu tarihte Kyoto’ya devam kararı alan ülkelerin asıl rakamlarını göreceğiz. Önümüzdeki kritik tarih 1 Mayıs. 
  • Kanada ve Japonya ikinci döneme katılmayacaklarını açıkladı. Rusya ise indirim hedefi belirtmeyeceğini söyledi. ABD yine yok. Böyle olunca küresel emisyonların neredeyse 3’te birini salan bu dört ülke sorumluluk almamış oluyor. Bu sürdürülebilir değil.
  • Durban’ın bir sonucu da, 2020 sonrası Çin ve Hindistan gibi büyük miktarda seragazı salımı yapan ülkelerin de bağlayıcı hedef alacaklarına dair verdikleri sinyallerdi. Ancak 2020’ye kadar seragazı indirimi konusunda gelişmiş ülkeler üzerlerine düşeni yapmazlarsa, Çin’in sürece katılmasının bir anlamı kalmayabilir. Çünkü bilimsel raporlar, küresel ve herkesin sorumluluk aldığı bir anlaşmanın hayata geçmesi için 2017’nin en son tarih olduğunu söylüyor.
  • Yeşil İklim Fonu’nun organizasyonu konusunda da anlaşıldı. 2020’den itibaren gelişmekte olan ülkelere her yıl 100 milyar dolar yardım yapılacak. Paranın kaynağı ise hala belli değil.
Durban’daki iklim konferansının ana sonuçları bunlar. Kyoto’nun hayatta kalması bir teselli olsa da acı gerçek dünyanın en büyük ekonomilerinin sorumlulukları arttıkça süreçten ayrılmaya başlaması oldu. Kötüler ortaya çıktı. ABD, Kanada, Rusya ve Japonya’yı bu listenin en başına yazabilirsiniz. İyiler kim derseniz, küçük ada devletleri, az gelişmiş ülkeler ve onları yalnız bırakmayan Avrupa Birliği diyebilirim. Çirkinler grubuna ise petrol kaynakları nedeniyle görüşmeleri tıkamaya çalışan Suudi Arabistan ve Venezüella konulabilir. Suudi Arabistan’ın petrol gelirleri azalacak argümanıyla tazminat istemesi, Venezüella’nın son gece Avrupa Birliği’ne yaptığı anlamsız çıkış sevimsizdi. Türkiye ise her zamanki gibi ortalarda görünmemeyi tercih etti. İki çevre bakanı da toplantılara gelmedi. İklim Baş Müzakerecisi Mithat Rende’nin belki de yüzyılın en önemli iklim toplantısında olmayışı anlaşılır gibi değildi.

Durban toplantısı bize bir kez daha acı gerçeği gösterdi. Milyarlarca canlının hayatını etkileyen bir anlaşmanın kararını verenler dünyadaki halklar değil hükümetleri kontrol eden birkaç büyük şirket oldu. Kamuoyu ve bilimin desteğine rağmen buradan dünyayı kurtaracak bir anlaşma çıkmaması başka nasıl açıklanabilir?

Dünyayı kirletenlerin listesi

Geleceğinizi fosil imparatorluğunun askerlerine teslim etmeyin.

Özgür Gürbüz-Birgün / 11 Aralık 2011

Bilmek giderek zorlaşıyor. Medyanın büyük bir bölümünün iş dünyası tarafından dolaylı ve doğrudan kontrol edilmesiyle kim suçlu, kim güçlü bilmek zorlaşıyor. Şirketler bazen reklam veren olmanın gücü, bazen de bizzat medyada sahip oldukları pay sayesinde kirli işlerini halktan saklamayı başarıyor. Birazdan yazacaklarımı okumak için BirGün gibi bağımsız bir gazeteyi almanız veya internette ne aradığını bilmeniz şart. Sadece Türkiye’de değil dünyada da durum böyle.  

Kömür karası bankalar
İklim değişikliği kendi kendine gerçekleşmiyor. Kullandığımız fosil yakıtlar (kömür, petrol ve doğalgaz) küresel ısınmayı giderek hızlandırıyor. Buna rağmen neden daha temiz enerji kaynaklarına yönelmiyor ya da enerji tasarrufu yapmıyoruz? Yapmıyoruz çünkü dünyada kurulu ‘fosil yakıt imparatorluğu’ sistemin her noktasını kontrol ediyor. Dört sivil toplum örgütü (Urgewald, Groundwork, Earthlife Africa ve Bank Track) geçtiğimiz hafta Durban’daki iklim konferansı sırasında kömüre en çok kredi veren 93 bankayı açıkladı. Çalışma kömür madeni işleten dünyanın en büyük 31şirketiyle, kömür santrali çalıştıran yine dünyanın en büyük 40 şirketini ve onlara finansman sağlayan bankaları kapsıyor. 31 Maden şirketi dünyadaki kömürün yüzde 44’ünü çıkarıyor. 40 elektrik üretim şirketi ise dünyada kömür santrallerinden elde edilen elektriğin yüzde 50,8’ini üretiyor. Araştırmanın yapıldığı süre ise 2005 ile 2010 yılları arası. 2005 yılı Kyoto’nun hayata geçtiği ve tüm dünyaya artık kömür kullanmayın dendiği zaman. Bakalım bu bankalar Kyoto’dan etkilenmiş mi?

Türkiye’den dört banka listede
2005 yılından beri bu 93 banka tarafından kömüre verilen kredilerin toplamı 232 milyar avro. Bu kredilerin yüzde 77’si 20 banka tarafından verilmiş. Kömüre en çok kredi veren banka JP Morgan. Onu Citi Bank, Bank of America ve Morgan Stanley izliyor. İlk dörtte Amerikan bankaları var. Beşinci sırada ise İngiltere’den Barclays yer alıyor. Türkiye’de sokakta şubesini görebileceğiniz bankalardan Citibank ikinci, BNP Paribas (TEB) sekizinci, HSBC yirminci, ING ise yirmi ikinci sırada yer alıyor. Bu listede yer alan birçok bankanın belki şubesi yok ama Türkiye’de kömürle ilgili projelere finans desteği sağlıyor.

Neden kömür? Çünkü iklim değişikliğinin bir numaralı sorumlusu kömür. Ormanlara ve tarlalardaki ürünlere zarar veriyor, suyun asitleşmesine neden oluyor. ABD’de her yıl 30 bin kişinin ülkedeki termik santrallere bağlı olarak hayatını kaybettiği belirtiliyor.

İklim düşmanı 12
İklim değişikliğini körükleyerek kuyunuzu kazan sadece bankalar değil. Greenpeace’in Durban’da açıkladığı listede ise küresel ısınmayı durdurma çabalarına karşı girişimlerde bulunan altı şirket ve altı kuruluşun adları var. Liste Shell ve Shell Kanada ile başlıyor. Çelik üreticisi Arcelor Mittal, Exxon Mobil, Koch ve Basf ile devam ediyor. Altı kuruluşun adları ise şöyle: Uluslararası Ticaret Odası, Kanada Petrol Üreticileri Birliği, Avrupa İşveren Örgütü Business Europe, ABD Ticaret Odası, Amerika Petrol Enstitüsü ve Sürdürülebilir Kalkınma için Dünya İş Konseyi. Bu kuruluş ve şirketlerin kara listeye alınma nedenleri birbirinden harika. Örneğin Mobil’in günahları arasında iklim değişikliğini inkar eden bilim dışı çalışmaları desteklemek var. “Küresel ısınma yok” ya da “iyi bir şey” diyen raporların nereden geldiğini anlamak açısından bu bilgiler önemli.

Pazar günü size bütün bu listeyi yazmamın nedenleri var elbette. Birincisi, çocuklarınızın ve sizin geleceğinizi çalanları tanımanız. İkincisi, bu şirketlerle ilişkinizi kesmeniz. Almanya ve ABD’de adı geçen bankalardan paralarını çeken binlerce insan var. Üçüncüsü ise, küresel ısınmayla ilgili duyduğunuz, bilimi inkâr eden bilgilere kaynağını araştırmadan, kimin tarafından finanse edildiğini bilmeden inanmamanız. Geleceğinizi fosil imparatorluğunun askerlerine teslim etmeyin.

İklim eylemcilerinden madenci şarkısı: Shosholoza

Durban'daki iklim konferansının son gününe eylemcilerin konferans merkezinin içinde yaptığı eylem damgasını vurdu. Eylemin en can alıcı kısmı ise herkesin tüylerini diken diken eden Shosholoza şarkısıydı. "Afrika sağlam dur" veya "dayan Afrika" şeklinde çevirebileceğimiz bu şarkı iklim eylemcileri tarafından uzun yıllar söyleneceğe benziyor. Güney Afrika'da bu şarkıyı daha önce maden işçileri söylüyormuş. İşte şarkının konferans merkezinin salonlarında yankılandığı anlardan bir video.

Shosholoza şarkısının sözleri şöyle:
Shosoloza, ku lezontaba (Afrika için güçlü, güçlü dur) Wen u ya baleka, ku lezontaba (Güçlü dur, seni destekliyoruz Afrika)

Durban'da büyük protesto

Özgür Gürbüz-Durban Postası / 9 Aralık 2011
Fotoğraflar: Özgür Gürbüz

Şu satırları yazdığım sırada Durban'da bakanların katıldığı "Indaba" toplantısı başlamıştı. Toplantı merkezinde (ICC) adeta güne yeniden başlıyor gibiyiz çünkü öğleden sonra görüşmelere uzun bir ara verilmek zorunda kaldı. Nedeni ise müzakerelerin gidişatından mutlu olmayan eylemcilerin konferans merkezinde düzenledikleri eylemdi.

Eylem, saat 15'de başlaması planlanan Uzun Dönemli İşbirliği Geçici Çalışma Grubu'nun toplantısını hedef almıştı. Toplantı salonu Baobab'a yaklaşık 100 metre uzaklıktaki giriş kapısında yavaş yavaş toplanan eylemciler, yerel dil Zuluca şarkılar söyleyerek Baobab'a yürümeye başladılar.
Kısa bir süre sonra eylemcilerin önü BM polisi tarafından kesildi. Göstericiler buna rağmen şarkı ve sloganlarına ara vermediler. "Afrika'yla omuz omuz", "Halkı değil kirletenleri cezalandır", "İklim katilleri" sloganları toplantı merkezinde yankılandı. Polis bu sırada göstericileri arkadan da çevirdi ve çembere aldı.

Göstericiler hem slogan hem de şarkılarla tam iki saat, bir saniye bile nefes almadan sloganlarına devam ettiler. Zaman zaman eylemcilerin bazıları, ülkelerinde iklim değişikliğinin etkilerini sloganlarla anlattılar. Ada Devletleri delegasyonundan temsilciler de eylemcilere destek verdi. Maldivler delegasyonundan bir kişi söz aldı ve slogan attırdı. 

Eylemciler iki saat sonra polisin kontrolünde konferans alanını terk etti ve giriş kartlarına el konuldu. Dışarı çıkartılan 50 kişi arasında Türkiye'den Mehveş Evin ve Ömer Madra da vardı.