Özgür Gürbüz-BirGün/19 Mayıs 2013
Bizler marjinaliz. İşçiler, emekçilerle Taksim Meydanı için direnir, gaz
yeriz. Üniversitelerin, ülkelerin kalbi olduğuna inanırız. Bilime,
düşünce özgürlüğüne üniversitelerin beşiklik etmesi gerektiğini
düşünürüz. O yüzden oralarda okurken sadece çimlere yayılıp oturmayız,
hoşumuza gitmeyen her şeyi orada protesto ederiz. Bu yüzden de yine gaz
yeriz, coplanırız. Bizler marjinaliz, protesto etmenin demokrasinin
gereği olduğuna inanırız.
Bizler marjinaliz, pilavımızla oynanmasına karşı çıkarız. O kadar
marjinaliz ki, pilavın, domatesin, mısırın doğalını severiz. Şirketler
daha çok kâr etsin, köylüler daha fazla sömürülsün diye genetiği
değiştirmiş organizmaların marketleri, tezgahları doldurmasından
hoşlanmayız.
Aramızdaki marjinallerin bazıları daha da marjinaldir. Onlar içki içer.
Bazen deniz kıyısında, bazen bir barda. İçki içince gülüp eğlenirler;
marjinallik işte. Bazıları takıntılı marjinaldir. İçki içerken müzik
dinlemeyi de sever.
Marjinallik sadece erkeğe mahsus değildir. Marjinal kadınlar da var.
Onlar istedikleri gibi giyinmek, istediklerini sevmek ister. Kimi mini
sever kimi çok renkli. Kimi kısa saçlıdır, kimi saçlarını kırmızıya
boyar. Marjinallik olsun diye yapar bunu, yoksa kırmızı saçın memlekete
hayır getirmediğini bilir.
Aramızda dini anlamda da marjinaller vardır. Alevi oldukları için
ibadetlerini cemevlerinde yaparlar. Diyanetin fetvalarını tanımaz,
yaradanı imamdan değil yüreklerden dinlemeyi tercih ederler. İnançlarını
tartışabilecek kadar açık yürekli marjinallerdir. Sayıları milyonları
bulsa da onlar bu devlette marjinal sayılırlar aynı Kürtler gibi.
Din demişken, aramızdaki marjinaller arasında dinsizler de vardır. Din
haneleri boştur, din derslerini sevmezler. Onlar da herkes gibi güzel
insanlardır, iki gözleri, kulakları ve elleri vardır. Futbol da
severler. Dini konuşmanın tabu olduğu bu ülkede zorunlu din derslerini
dava edecek kadar marjinal, bir o kadar da cesurdurlar.
Biz marjinallerden eşcinseller, biseksüeller de çıkar. İş sevmeye
gelince erkek-kadın ayırt etmeyiz. Para, kariyer, çıkar için değil,
sevdiğimiz için severiz. Anlatması zor.
Biz marjinaller “yetmez ama evet”le yetinmeyiz. Halk oylamasında
sandıktan demokrasi çıkmasını beklerken ilk harfin “D” olmasıyla
yetinmez, ikinci harfin “E” değil “İ” olma ihtimalinden korkar, tüm
kelimeyi görmek isteriz.
Aramızda otomobil almayan, aklını peynir ekmekle yemiş marjinaller de
vardır. Bunlar bisiklete biner. Kimseyi egzoz gazına boğmaz, iklimi
değiştirmez.
Bir de bu ülkede marjinal olmayanlar var; çoğunluktalar.
Bu çoğunluk kadın döver, adam bıçaklar, küfür eder.
Coplar, coplatır. Gazlar, gazlatır.
Maça gider olay çıkartır, zencilere “maymun” der.
Reyhanlı ve Uludere’nin sorumlusudur ama hiç oralı olmaz.
Alkolü yasaklamaya çalışır ama silahı serbest bırakır.
Bu çoğunluk, Deniz Feneri’ni sever, emekliyi, işçiyi, öğrenciyi sevmez.
Kumardan nefret eder ama konu spor olunca bahse girmek ister. Ne de
olsa liberaldir.
Alevilerin vergisiyle imamların maaşını, dinsizlerin vergisiyle
camilerin elektrik faturasını öder ama elhamdülillah müslümandır.
Kömür, petrol ve nükleer lobisiyle arası iyidir ama temiz ve yerli enerjiye karşıdır. Ne de olsa milliyetçidir.
Çoğunluk başını derde sokmamak için hükümeti kızdırmaz, gerekirse “evet” der, gerekirse susar.
Onlar heteroseksüeldir. Hem cinslerini sevmez ama 15 yaşında çocuklara
bayılır, onları gelin ederler. Kendisi yapmasa da yapana ses
çıkarmaz.
Bir de sessiz çoğunluk vardır. Meydanlara inmez, sendika sevmez, greve,
boykota destek olmaz. Keyfini hiç bozmaz ama keyfi bozulacak diye
korkudadır. Sosyal medyada bile bir vardır bir yoktur. Partiye, derneğe
üye olmaz, siyaset konuşmaz, gazete okumaz. Gönüllülükten ise hiç
hoşlanmaz, gerekirse biraz para bağışlar ama ortalarda hiç dolaşmaz.
Marjinalleşirse paçayı kurtarır, marjinalleşene kadar aslında birer
hiçtir.
Marjinaller hep haksızdır, çoğunluk ise hep haklı.
Aferin size, çoğunluğa!