Baltalar elimizde / Uzun ip belimizde
Biz gideriz ormana hey ormana…
Bu şarkıyı okul yıllarında öğrenmiştim. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan da biliyordur. Hâlâ bu şarkının etkisinden kurtulamadığını
düşünüyorum. Halbuki biz, sonra bir başka şarkı daha öğrendik.
Kestane, gürgen, palamut / Altı yaprak, üstü bulut
Gel sen burada derdi unut / Orman ne güzel, ne güzel.
Okullarda çocukların kafasını karıştırdığımız ortada ama
bir ülkenin başbakanının doğrular konusunda kafası karışmışsa ve o kendisini
her kentin belediye başkanı zannediyorsa vay halimize. Erdoğan’ın ODTÜ’den yol
geçmesine karşı çıkanlara, ağaçların kesilmesini istemeyenlere yaptığı çıkışı
hatırlayın: “Gidin ormanda yaşayın”.
Başbakan “ormanda yaşayın” derken kentlerin ağaçsız, gri,
AVM ve viyadüklerden oluşan beton yığınları olması gerektiğini düşünüyor
olmalı. Yanılıyor. Sık sık ziyarete gittiği, dünyanın en büyük ekonomisi Amerika’da
bile bu böyle değil. ABD’nin en eski doğa koruma örgütü ‘American Forests’, 5 Şubat’ta ülkenin en iyi kent ormanlarına
sahip 10 şehrini açıkladı. Bu kentler arasında gökdelenleriyle ünlü New York,
Denver ve Seattle gibi kentler de var. Kent ormanlarının insanlara sosyal,
çevresel ve ekonomik yararlar sağladığını söyleyen örgüt, bu alanların vahşi
hayat için de önemli olduğuna dikkat çekiyor. Stressiz, sağlıklı insanların
yaşadığı kentler göze hoş geldiği kadar ekonomiye de katkı sağlıyor. Üstelik bu
kentlerdeki yeşil alanların yaratılmasında aynı bizdeki gibi sivil toplum rol
oynamış.
New York’ta sekiz milyondan fazla insan
yaşıyor. Ağaç sayısı 5 milyon 200 bin. Ağaçların hava kirliliğini önleme, seragazı
emisyonlarını yutma ve enerji giderlerini azaltmaları sayesinde New York her
yıl 47 milyon dolar kâr ediyor. Sağlık harcamalarındaki azalma bu hesaba dahil
değil.
Denver kenti yeşil alanları sayesinde turizm kaynaklı 18 milyon
dolar gelir elde ettiğini, daha sağlıklı bir ortamda yaşayan vatandaşları
sayesinde de sağlık harcamalarının 65 milyon dolar azaldığını belirtiyor.
Kentin yüzde 20’si ağaç gölgesinde kalıyor. Ağaçlar sayesinde her yıl soğutma
harcamalarında 56 bin megavatsaate varan enerji tasarrufu yapılıyor. Böylece 6,7
milyon dolar Denver halkının cebinde kalıyor. Denver’da evlerin değeri de
parklar sayesinde toplamda 30 milyon dolar artmış.
Charlotte kenti de ağaçları sayesinde enerji tasarrufu yapıyor ve
900 milyon doları kumbaraya atıyor. Doğru ağacı doğru yere dikmek, gölge
yaratmaktan rüzgarı kesmeye kadar çeşitli etkilerle daha az enerji harcamanıza
fırsat sağlıyor.
Milwaukee 3,5 milyon ağacıyla her yıl havasını 496 ton
kirleticiden temizliyor. Bu işlemin ekonomik değeri 2,6 milyon dolar. Ağaçlar
aynı zamanda 434 bin ton karbon yutuyor, bunun ekonomik değeri de 9 milyon
dolar.
Bilimsel çalışmalar ve ekonomik veriler kentlerdeki yeşil
alanların önemini ortaya koyuyor. Ormana herkes gider ama orman gibi kentlerde
herkes yaşayamaz. Türkiye’de bırakın ormanda yaşamayı, gecelemek bile zor. Orman
alanlarında konaklayabildiğiniz A sınıfı mesire yerlerin sayısında da son
yıllarda ciddi bir düşüş var. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2007’de
108 adet A tipi mesire yeri vardı, 2011’de bu sayı 46’ya düştü. Nereden tutsak
elimizde kalıyor şu ormana gitme meselesi…
“Ormanda yaşayın” göndermesi insanların ‘yeşil kent’
talebinin yanıtı değil. ODTÜ sorununun mimarı Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek’in ise bir yanıtı bile yok. Sadece ona buna iftira atıyor.
Şimdi de ‘profesyonel eylemci’ diye bir şey uydurdu. Aynı isimlerin çevreyi
korumak için oradan oraya koşturduğu doğrudur ama bunun tek sorumlusu siz
‘profesyonel yok ediciler’. Üstelik, siz bu yıkım işleri için tonla maaş alıyor,
rant yaratıyorsunuz. Eylemcilerin ise hiçbir maddi çıkarı yok. Kim profesyonel,
kim amatör acaba?