Özgür Gürbüz-BirGün/18 Mayıs 2014
Ben bu yazıyı yazarken Soma’daki maden kazasında ölü
sayısı 301’i bulmuştu. Kayıplar
açısından bakarsak bu Soma’yı 21. yüzyılın en feci maden kazası yapıyor. Soma’yı
2005’te Çin’in Liaoning eyaletinde meydana gelen kaza izliyor. Deprem ve gaz
patlaması orada da 214 kişinin canını almıştı.
Başbakan Erdoğan baskı ve otoritenin, tek adam
devirlerinin hâkim olduğu çağlara özendiği için 21. yüzyılın en feci maden
kazasını 19. ve 20. yüzyıldakilerle kıyasladı. Örnekleri de bugünün gelişmiş
ülkelerinden vermeye özen gösterdi. Erdoğan, “Bakın Amerika. Teknolojisiyle,
her şeyiyle… 1907’de 361” dedi ve ekledi: “Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde
iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var”.
Erdoğan’ın mantığına göre, Soma dahil her gün ‘iş kazaları’ adıyla tanık olduklarımız
kalkınmanın, büyümenin bir parçası. Gelişmiş ülkeler de aynı yoldan geçti,
bizim de geçmemiz kaçınılmaz. Büyümenin ‘fıtratında’
ölüm var diye kabul edersek yapmamız gereken ortada. Henüz İngilizlerin
Titanik’i gibi bir deniz kazamız olmadı. Tez elden dev bir gemi yapıp
batırmalıyız. Japon ve Rusların nükleer faciaları büyümenin bir numaralı şartı.
Biran önce Fukuşima ve Çernobil gibi iki nükleer felaket yaratmalıyız. Petrol
tankeri kazasını ‘Independenta’ ile
geçtik ama 2010’da ABD’nin Meksika Körfezi’nde yaşanan petrol platformu kazası
konusunda gerideyiz. Gübre fabrikalarında ciddi patlamalara ihtiyaç var,
Fransa’dan Teksas’a ecnebiler hep yapmış. Katrina Kasırgası ise yolda sayılır,
ekonomiyi kömürle götürmeye çalışırsak iklim değişikliğinin yanıtı
gecikmeyecek.
Erdoğan gerçekten de geçmişte yaşıyor, ona oy verenlerin
bazıları da öyle. Çünkü ezberciler. Ezberledikleri büyüme modeli rafa kalkalı
çok oldu ama yerine yeni bir model koyacak, yaratacak kapasite, artık çok net
görülüyor ki, mevcut iktidarda yok. İktidarın övündüğü duble yolların ilk
örneği, 2 bin yıl önce Roma’da yapılmıştı. İlk modern duble yolun açılışının üzerinden
de 100 yıldan fazla bir süre geçti.
AKP’nin büyüme modeli eski ve sorunlu. Hatalardan ders çıkarılır, tekrar edilmez.
Doğayı işçiyi sömürerek büyümeye çalışırsak yeni Soma felaketleri kaçınılmaz. 1
Mayıs 2011’de BirGün’deki yazımda, kömürden güneş ve rüzgara geçmeyi, bu sayede
maden işçilerinin hepsini yeraltından çıkarmayı, güneş paneli ve rüzgar türbini
fabrikalarında iş sağlamayı önermiştim. Bırakın Soma’daki kömür yeraltında
kalsın. Biz Soma’ya güneş paneli fabrikaları kuralım. Aynı işçi, çoluğunu
çocuğunu bir daha görmeme korkusu olmadan işine gidip gelsin.
Soma’daki maden kazasından sonra hemen yapılması
gerekenler hâlâ yapılmadı. Soma Holding ve iştiraklerine ait tüm maden
ruhsatları iptal edilmedi. Denetim eksikliği ortada. Türkiye’deki tüm
madenlerin derhal kapatılması ve sıkı bir denetime alınması gerekiyor. Fukuşima
sonrasında Japonya nükleer santrallerinin hepsini kapattı ve neredeyse 3 yıldır
denetleme sürüyor. Bizde ise madenler hiçbir şey olmamış gibi çalışıyor.
Soma’dan sonra Konya ve Zonguldak’ta (kaçak maden) yine kazalar oldu ve 2 kişi
öldü. Madenleri kapatma konusundaki gecikme bile Enerji Bakanı’nın istifasını
gerektirir.
Ve kömürü enerji ve kalkınma politikalarının merkezine
koyan, Enerji Bakanlığı’nın “2023’e kadar
yerli linyit ve taşkömürü kaynaklarımızın tamamının elektrik üretim amaçlı
değerlendirilmesi” hedefi de
bırakıldığı yerde duruyor. İklim değişikliğine, külüne, taşeron işçinin
çilesine ve Soma’daki kayıplara rağmen kömür hedefimiz baki. Bu hedef durduğu
sürece, daha çok facia yaşanacak.
Ateş düştüğü yeri yakar
derler ama bu defa Soma’nın külleri tüm yurda yayıldı. Acımız büyük, hepimizin
başı sağ olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder