Zaho, 200 bine yaklaşan nüfusuyla Habur’dan sadece 20 kilometre uzakta. Uluslararası taksiler her gün iki taraf arasında mekik dokuyor. Günde 700’e yakın tanker Türkiye’ye giriş yaparken, dondurmadan klimaya, Kürdistan Özerk Bölgesi’nin her türlü ihtiyacı Türkiye’den karşılanıyor. İnsanlar Irak’a değil “karşıya geçiyorum” diyor. Bu yakadan yükselen operasyon sesleri “karşıda” duyulmamışa benziyor… Gerçi gerginlik yüzünden azalan ticaret tek kaygı ama tek taraflı da değil. Türkiye’deki binlerce insanın ekmeği Zaho’dan, Zaho’nun ekmeği de “karşı” taraftan geliyor.
Özgür Gürbüz - Yeni Aktüel / 21-27 Haziran 2007
Özgür Gürbüz - Yeni Aktüel / 21-27 Haziran 2007
Fotoğrafları Çilem Dalgıç çekti, tamamı Aktüel'de...
ÇAYLAR BARZANİ’DEN
Pasaportlarımızı son kez kontrol eden asker, inşaatlarda görmeye alıştığımız bir konteynır içinde inanılmaz sıcakta çalışıyor. Yolun karşısında klimalı bir yer yapılıyor ama yazın sonuna yetişir mi bilinmez! Irak tarafında ise bizi klimalı bir oda bekliyor. Pasaport için sırada olan herkese çay servisi yapılıyor. Çaylar Barzani’den, yani beleş. Sol tarafta bir seccade var, namaz kılmak isteyene. Hemen sağındaki televizyonda ise Arapça alt yazılı bir Amerikan filmi oynuyor. Tam üstünde Barzani ve babasının portreleri... Gazeteciyiz, deyince ilk soru: “Özele mi devlete mi çalışıyorsunuz?”
Gümrük bölgesinde, penguen heykelleriyle süslenmiş bir havuz ve arkasındaki duvara boyanmış Kürt bayraklarının altında Silov ve Bekhol turistik alanlarını tanıtan resimler var. Sırt çantalı bir İngiliz dikkatimizi çekiyor. Martin, sırt çantalı turistlerin arasında giderek popüler olan bu bölgeyi ziyarete gelmiş. Londra’nın batısında oturuyor. Aksanı da bunu doğruluyor. Bu bölgede yazılar Türkçe, İngilizce ve Arapça. Uluslararası Kürdistan Yatırım ve Gelişim Bankası bunlardan bir tanesi.
Adı İbrahim Halil olan bu noktada onlarca hafif makineli tüfekle donatılmış kamyonlar ve 3-4 kişilik gruplar halinde dolaşan Amerikan askerleri göze çarpıyor. Bir süre sonra bu kamyonların sirenler çalarak Zaho’ya doğru gittiğine tanık oluyoruz. Türkiye – Irak sınırının hemen öte yakasında Amerikalı askerlerle konuşuyoruz. 3 askerin 2’si Kansas’tan. Görevlerini soruyoruz, “Kovboyuz, dolaşıyoruz” diyorlar. Ve yanlarında bir rehberle geziyorlar. Irak’ta en rahat oldukları yer burasıymış. Bağdat’ı konuşmak istemiyorlar. Sorular artınca sağımdaki asker bana yakın olan tüfeğini kendine doğru çekiyor. Oradan ayrılma zamanı. Gümrük çıkışında ise cama yapıştırılmış “Çevreni Temiz Tut” çıkartması Türkiye’deki çevre hareketinin başarısını gösteriyor.
Zaho’ya varmadan ve Zaho içerisinde konuştuğumuz hemen herkes, işlerin son 1-2 ayda azaldığını söylüyor. Kapının kapanmasının iki taraf içinde kötü olacağı konusunda herkes hemfikir. Silopi’li tüccar Musa Akyel de kapı kapanacaksa buradan para kazanan insanlara bir alternatif gösterilmeli, diyor. Kamyon taşımacılığı zaten büyük firmaların şoförlere az para vermesi nedeniyle kötü durumda. Akyel, bunun şoförleri kaçakçılığa ittiğini söylüyor. Zaho’nun çarşısında konuştuğumuz bir esnaf “Kardeşiz, birlikte iş yapıyoruz; sınır kapanırsa hiç iyi olmaz” diyor. Operasyon olacağına kimse inanmıyor ama “olursa savaşırız” diyen bir kişi çıkıyor kalabalıktan!
Zaho’nun tek sorunu bunlar değil. Bağdat ve Musul’la güvenlik yüzünden durma noktasına gelen ticaret de can sıkıyor. Kent hızla büyüyor. Her yerde inşaat var. Kent içinde eski arabalarla son model lüks otomobiller kafaları karıştırıyor. Halkın bir panik içinde olmadığını söylemek mümkün.
Foto1
Zaho’nun sokaklarında gezerken her 10-15 dakikada bir bazen sivil, bazen resmi polisler tarafından durdurulduk. Zaho sokaklarında birçok sivil polise rastlamak mümkün. Polis, asker ve silah hayatın bir parçası gibi.
Foto2
Kadınlarla konuşmak kolay değil ama kadınların tercih ettiği bu pastanede şansınız daha fazla. Adını söylemek istemeyen bu kadın bir Arapça öğretmeni. Bağdat’ta doğmuş ve okumuş ama 10 yaşından bu yana asıl evi Zaho. “Zaho, Bağdat’tan daha iyi. Burada barış ve özgürlük var. Zaho, 20 yıl öncesine gore çok değişti. Binalar, caddeler her şey değişti” diyor. Eşi, Çin’de ve İsveç’te yaşamış bir işadamı. Kızının burada büyümesini ve avukat olmasını istiyor.
Foto3
Zaho’da tabelalar Irak’ın bir başka köşesinde hayatın ne kadar “normalleştiğinin” göstergesi. Ülke, tarihinin en ağır savaşına tanık olurken Zaho’da bir vücut geliştirme salonu müşteri arıyor.
Foto4
Gümrük bölgesinde, penguen heykelleriyle süslenmiş bir havuz ve arkasındaki duvara boyanmış Kürt bayraklarının altında Silov ve Bekhol turistik alanlarını tanıtan resimler var. Sırt çantalı bir İngiliz dikkatimizi çekiyor. Martin, sırt çantalı turistlerin arasında giderek popüler olan bu bölgeyi ziyarete gelmiş. Londra’nın batısında oturuyor. Aksanı da bunu doğruluyor. Bu bölgede yazılar Türkçe, İngilizce ve Arapça. Uluslararası Kürdistan Yatırım ve Gelişim Bankası bunlardan bir tanesi.
Adı İbrahim Halil olan bu noktada onlarca hafif makineli tüfekle donatılmış kamyonlar ve 3-4 kişilik gruplar halinde dolaşan Amerikan askerleri göze çarpıyor. Bir süre sonra bu kamyonların sirenler çalarak Zaho’ya doğru gittiğine tanık oluyoruz. Türkiye – Irak sınırının hemen öte yakasında Amerikalı askerlerle konuşuyoruz. 3 askerin 2’si Kansas’tan. Görevlerini soruyoruz, “Kovboyuz, dolaşıyoruz” diyorlar. Ve yanlarında bir rehberle geziyorlar. Irak’ta en rahat oldukları yer burasıymış. Bağdat’ı konuşmak istemiyorlar. Sorular artınca sağımdaki asker bana yakın olan tüfeğini kendine doğru çekiyor. Oradan ayrılma zamanı. Gümrük çıkışında ise cama yapıştırılmış “Çevreni Temiz Tut” çıkartması Türkiye’deki çevre hareketinin başarısını gösteriyor.
Zaho’ya varmadan ve Zaho içerisinde konuştuğumuz hemen herkes, işlerin son 1-2 ayda azaldığını söylüyor. Kapının kapanmasının iki taraf içinde kötü olacağı konusunda herkes hemfikir. Silopi’li tüccar Musa Akyel de kapı kapanacaksa buradan para kazanan insanlara bir alternatif gösterilmeli, diyor. Kamyon taşımacılığı zaten büyük firmaların şoförlere az para vermesi nedeniyle kötü durumda. Akyel, bunun şoförleri kaçakçılığa ittiğini söylüyor. Zaho’nun çarşısında konuştuğumuz bir esnaf “Kardeşiz, birlikte iş yapıyoruz; sınır kapanırsa hiç iyi olmaz” diyor. Operasyon olacağına kimse inanmıyor ama “olursa savaşırız” diyen bir kişi çıkıyor kalabalıktan!
Zaho’nun tek sorunu bunlar değil. Bağdat ve Musul’la güvenlik yüzünden durma noktasına gelen ticaret de can sıkıyor. Kent hızla büyüyor. Her yerde inşaat var. Kent içinde eski arabalarla son model lüks otomobiller kafaları karıştırıyor. Halkın bir panik içinde olmadığını söylemek mümkün.
Foto1
Zaho’nun sokaklarında gezerken her 10-15 dakikada bir bazen sivil, bazen resmi polisler tarafından durdurulduk. Zaho sokaklarında birçok sivil polise rastlamak mümkün. Polis, asker ve silah hayatın bir parçası gibi.
Foto2
Kadınlarla konuşmak kolay değil ama kadınların tercih ettiği bu pastanede şansınız daha fazla. Adını söylemek istemeyen bu kadın bir Arapça öğretmeni. Bağdat’ta doğmuş ve okumuş ama 10 yaşından bu yana asıl evi Zaho. “Zaho, Bağdat’tan daha iyi. Burada barış ve özgürlük var. Zaho, 20 yıl öncesine gore çok değişti. Binalar, caddeler her şey değişti” diyor. Eşi, Çin’de ve İsveç’te yaşamış bir işadamı. Kızının burada büyümesini ve avukat olmasını istiyor.
Foto3
Zaho’da tabelalar Irak’ın bir başka köşesinde hayatın ne kadar “normalleştiğinin” göstergesi. Ülke, tarihinin en ağır savaşına tanık olurken Zaho’da bir vücut geliştirme salonu müşteri arıyor.
Foto4
Zaho’ya Türkiye’den giren uluslararası taksilere depolarını burada doldurma zorunluluğu getirilmiş. Litresi 90 kuruşa da olsa kalitesi kötü olduğu için kimse yeni arabalarına bu petrolü koymak istemiyor. Silopi’deki taksilerin çoğu eski araçlar. Petrolcünün üzerindeki bir Türk şirketinin adı yazan tulum ve hasır şapkası ise ayrı bir hikaye…
Foto5
Gündüz 40 derecelerin üzerine çıkan sıcaktan kurtulmanın en kolay yolu Habur Nehri’nin kenarındaki kahvelerde çay içmek. Zaho’ya yolcu getiren her araç ucuz çay ve sigara almadan geri dönmüyor.
Foto6
Sınırı geçer geçmez sağınızda beliren ticaret merkezinde sizi Türkçe tabelalarla dolu işyerleri, lokanta ve kıraathaneler bekliyor. Lokantacı Davut Bozan, işlerin son 1-2 ayda azaldığından yakınıyor. Sınır kapanırsa iki tarafa da zararı olur diyor. Lokantasının iş yaptığını gören arkadaşları Süleymaniye ve Erbil’de benzer restaurantlar açmış.
Foto7
Türkiye’nin en büyük beyaz eşya üreticileri bölgede oldukça popüler. Zaro’daki bir bayiin sahibi Havar Şahin, servis hizmeti, yedek parça bulmak sorun değil, diyor. Satışlardan gayet memnun.
Foto8
Habur kapısını geçince karşınıza İngilizce, Irak Kürdistan Bölgesi’ne Hoşgeldiniz (Welcome to Iraqi Kurdistan Region) yazılı bir başka kapı geliyor. Kapılarda kontrol çok sıkı. Türkiye’ye geçerken sadece Irak tarafında 7 ayrı kontrolden geçiyorsunuz. Türkiye’de durum farklı değil, her araç didik didik aranıyor. Bulunan esrardan çok silah ve patlayıcı. Şu sıralar Irak’tan günde 1000 araç Türkiye’ye geçiyor bunun yaklaşık 700’ü kamyon. Ağırlık petrol tankerlerinde.
Foto9
Baharatçı Ali 56 yaşında. 12 çocuğu var. Ticaret iyidir, diyor ama şikayeti son haftalarda sıklaşan elektrik kesintileri. Biz kendisiyle konuşurken arkasındaki lamba bir kez daha sönüyor. 10 dakika sonra elektrik yeniden geliyor. Bölgenin elektriği Türkiye’den sağlanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder