8 bin 240 hektar toprağın betona dönüşmesine 1 günde "evet" dendi

İstanbul'da yaşanan selin en çok etkilediği Silivri, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Çatalca bölgeleriyle Tuzla bölgesinin de içinde bulunduğu toplam 7 bin 900 hektarlık tarım alanının tarım dışı kullanımı için bir günde “kamu yararı” kararı alındığı ortaya çıktı. TEMA Vakfı Haziran ayında kararın iptali için dava açmış.

Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk / 12 Eylül 2009 *

İstanbul’da yaşanan sel felaketinin en büyük nedenlerinden biri de kent içinde yağışları emecek toprağın kalmayışı olarak gösteriliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda (ÇDP) ise, büyük bölümü sele maruz kalan Silivri, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Çatalca’da toplam 7 bin 900 hektarlık tarım arazisinin yapılaşmaya açılmasının tasarlandığı ortaya çıktı.

Kamu yararı kararı bir günde alındı
İşin daha da ilginci, Tarım arazilerinin tarım dışı kullanılması için 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu gereğince aranan “kamu yararı” şartının sadece bir günde alınmış olması. İstanbul Valiliği’nden söz konusu bölgeler için “kamu yararı” kararı alınması için 9 Mart 2009’da başvuru yapan Büyükşehir Belediyesi, 7 bin 900 hektarlık arazi için aynı gün onay alıyor. Benzer bir karar, Şile’deki 340 hektarlık arazi için de yine tek gün içerisinde,13 Mart 2009 tarihinde alınıyor. Bir günde kamu yararı alınan arazi miktarı böylece 8 bin 240 hektarı buldu.

Kararın iptali ve yürütmenin durdurulması için İdare mahkemesi’ne dava açan TEMA Vakfı’nın Hukuk Danışmanı Avukat Ömer Aykul, bir gün içinde verilen karar için, “hiçbir tetkike dayanmadan” alınmış diyor. Aykul, “Doğal yapıya yaptığınız her müdahale, toprağın üstüne örttüğünüz her hareket sele yeni bir davetiye çıkarır. En basit, çalı çırpı dediğimiz bitki örtüsü bile daha fazla su emilmesini ve toprağın kaymasını engeller” diyor. Aykul, yaşananların, üçüncü köprüden, 2B arazilerine kadar birbirine bağlı olduğunu söylüyor ve “İstanbul’u ne kadar daha büyüteceksiniz” buna karar vermeniz lazım diyor. Aykul’a göre, tamamı betonla kaplandığı için, Beyoğlu gibi yüksekteki bir ilçede bile seller görürsek şaşırmamamız gerekecek.

Silivri’nin nüfusu 1 milyon 500 bin olacak
ÇDP’nını inceleyen Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Atalık ise başka bir konuya dikkat çekiyor. Planda, bugün nüfusu 115 bin olan Silivri’nin 1 milyon 500 bin nüfusa çıkmasının öngörüldüğünü söyleyen Atalık, bunun bugün yaşanan felaketlerin 10 katı büyüklerine davetiye çıkarmak anlamına geldiğini söylüyor. Bu bölgenin iki yıl önce yaşanan kuraklık zamanında İstanbul’un su deposu olduğuna dikkat çeken Atalık, yeraltı sularının üzerindeki yapılaşmanın kaynakların kirlenmesine de neden olacağına dikkat çekiyor.

***
1 cm toprak 200 yılda oluşuyor
Bilim insanlarına göre 1 cm toprağın oluşması için en az 200, en çok da 1000 yıl gerekiyor. 500 yıllık bir ortalama ve tarım yapılması gereken yerde en az 40 cm yüksekliğinde toprak olması gerekliliği kabul edilirse, tarım arazilerinin yapılaşmadan sonra eski haline dönmesi için en iyimser tahminler 20 bin yıla ihtiyaç olduğunu gösteriyor.

*tam metin

“Deniz Gezmiş Köprüsü” yeniden yapılacak

1969 yılında kendini devrimci ve demokrat olarak tanımlayan bir grup genç tarafından yapılan ve 1999 yılında bombalanarak yıkılan köprüyü yendien yapmak için aydın ve yazarlar kampanya başlattı.

Özgür Gürbüz / 12 Eylül 2009

Herşey şair Şemsi Belli’nin yazdığı “Anayasso” şiiriyle başladı. Şiirinde, Şavata’dan Hakkari’ye yol geçmiyor, geçit vermiyor Zap Suyu” diyen şairin çağrısına kulak veren 68 kuşağının temsilcileri, dönemin Mimarlar Odası yöneticilerinden aldıkları teknik destekle Hakkari’deki Zap Suıyu üzerine köprü inşa etmek için yola çıktılar. Aralarında Masis Kürkçigil, Ragıp Zarakoğlu gibi tanınmış sol aydınların da bulunduğu 20’li yaşlardaki üniversiteli gençler 1969 yılında köprüyü 22 gün gibi kısa bir sürede tamamlayarak, hem batı ve doğu arasındaki gelir adaletsizliğine, hem de o sıralarda tartışılan İstanbul’daki Boğaz Köprüsü tartışmalarına, “İstanbul’a değil, Hakkari’ye köprü yapın” diyerek yanıt vermişti.

Batı zenginleşiyor, doğu fakirleşiyor
Halk arasında adı zaman zaman “Devrimci Gençlik Köprüsü” ve “Deniz Gezmiş Köprüsü” olarak da anılan bu betonarme köprü 1999 yılında bombalandı. Tabelası kurşunlandı. Aralarında Bulutsuzluk Özlemi, Diyar, Edip Akbayram, İlkay Akkaya, Leman Sam, Moğollar, Onur Akın, Sabahat Akkiraz, Servet Kocakaya, Vedat Sakman, Agire Jiyan ve Yasemin Göksu’nun da bulunduğu sanatçılar, şimdi bir dayanışma konseriyle gerekli olan 20-25 milyar parayı toplayıp köprüyü yeniden yapmaya karar verdi. Önümüzdeki günlerde İstanbul’da yapılacak konsere destek çağrısında bulunan yazar Cezmi Ersöz, “Bu bizim için bir onur meselesi. Aklımızda 10 yıldır vardı şimdi açılıma denk geldi. Daha önce operasyonlar yüzünden yapılamadı. 40 yıl önce oraya gidenler, Türkiye eşitsiz gelişiyor, batı zenginleşirken doğu fakirleşiyor. Bunun sonu hayırlı değil demişlerdi” açıklamasını yapıyor. İlk köprünün yapımında bizzat çalışan Ragıp Zarakolu ise “O dönem biz bir açılım yaptık. Mütevazi ama önemli bir projeydi. Farklı yörelerde topluma açılma yönünde bir projeydi” diyor.

"Müteahhitlere gerek yok, biz yaparız"
Konserden ücret almayacak olan sanatçılar, Hakkari Belediyesi ve Valiliği’nin de projeye destek verdiğini aslında paranın konsersiz de toplanabilmesinin mümkün olmasına rağmen bunun dayanışma içinde yapılmasını istediklerini belirtti. Projenin, 1969 yılında olduğu gibi, İstanbul’a yapılması düşünülen 3. köprü tartışmalarına denk gelmesi de ayrı bir önem taşıyor. Konsere katılacak sanatçılardan Yasemin Göksü, “Üçüncü köprü İstanbul’dan çok şey alıp götürecek” diyerek gençlerden 40 yıl önce olduğu gibi projeye destek vermelerini istedi. Devrimci Gençlik Köprüsü adlı belgeselin yapımcısı Bahriye Kabadayı ise bu desteğin müjdecisi gibiydi. Her gösterim sonunda belgeseli izleyenlerin köprüyü yeniden yapalım diye harekete geçtiğini anlatan Kabadayı’ya basın toplantısına katılan İstanbul Öğrenci Kollektifi’ne üye gençler, “ Müteahhitlere gerek yok biz yaparız” yanıtını verdi.

Şair Belli’nin “Şavata’dan Angara’ya ses getmiir” diye bitirdiği şiiri İstanbul’a ve orada verilecek konserle Hakkari’ye yeniden uzanacağa benziyor.

***
İşte Şemsi Belli'nin o çok sevdiğim ve çoçukluğumdan bu yana dilimden düşürmediğim Anayasso şiiri:

Gul, gurban olduğum Hökümet Baba!
Baa bir alfabe veremez miydin?

Gara dağlar gar altında galanda

Ben gülmezem
Dil bilmezem Şavata'dan Hakkari'ye yol bilmezem
Gurban olam, çaresi ne, hoooyyy Babooov?


Bebek yaniir, bebek hasda, bebek ataş içinde

Ben fakiro
Ben hakiro
Dohdor, ilaç, çarşı, bazar, tam-takiro
Gurban olam, bu ne işdir, hoooyy Babooov?


Çonciğ ağliir, çonciğ öliir, geçüt vermiy Zap Suyi

Parasizo
Çaresizo
Ben halsizo, ben dilsizo, şeher uzah, yolsizo

Bu ne haldır, bu ne işdir, hoooyy Babooov?


Gara dağda gar altında ufağ ufağ mezerler

Yeddi ceset hetim hetim Zap Suyinde yüzerler

Hökumata arzeylesem azarlar

Ben ketumo
Ben hetimo
Ben ne biçim votandaşim, hoooyyyy Baboooovvv?


Şavata'dan Angara'ya ses getmiir

Biz getmeğe guvvatımız heç yetmiir

Malımız yoh
Yolumuz yoh Angara'ya ses verecek dilimiz yoh
Ganadımız, golumuz yoh

Bu ne biçim memlekettir, hoooyyy Babooovvv?


Yerin, yurdun, adresesin bilmirem.

Angara'da: Anayasso!

Ellerinden öpiy Hasso

Yap bize de iltimaso.

Bu işin mümkini yoh mi hoooyyy Babooovvv?

İki yılda 2 can alan seller, iki günde 31 can aldı.

Özgür Gürbüz /10 Eylül 2009

Tekirdağ ve İstanbul’u vuran sel felaketi, 2007 ve 2008 yıllarında tüm Türkiye’de meydana gelen 60’a yakın sel felaketinden daha fazla can aldı. Kızılay’ın istatistiklerine göre 2007 yılında tüm yurt çapında 45’in üzerinde sel felaketi gerçekleşti. Cizre’nin Silopi ilçesinde meydana gelen felakette iki kişi de hayatını kaybetti. 2008 yılında ise tüm Türkiye’de 11 sel felaketi Kızılay’ın kayıtlarına geçti. Can kaybına neden olmayan seller sadece maddi hasara yol açtı.

İstanbul ve Tekirdağ’da son iki günde yaşanan sel felaketi ise iki yılda yaşanan can kaybının çok üstüne çıktı. Şu ana kadar gelen bilgilere göre 30 kişi selde hayatını kaybetti. 2007 yılında meydana gelen sel felaketlerinden biri de yine Silivri ve Tekirdağ’ın merkezini etkilemişti. Felaket yine sonbahar aylarında, 16 Kasım tarihinde meydana gelmişti ancak can kaybına neden olmamıştı.

Silivri TEMA temsilcisi Seher Dertop, 2001’de yaşanan sel felaketinden ders çıkarılmadığından yakınıyor ve mali müşavirlik yaptığı dükkanının yine 1,5 metre sular altında kaldığını söylüyor. Herkesin tapulu evlerde ancak dere yatağında yaşadıklarını belirten Dertop, “Herşey mikroplu, bir tek belediye başkan yardımcısı dolaşıyor. Bir yağmurluk bile verilmedi” diyerek yöneticiler bunun hesabını vermeli diyor.