Evimizdeki Elektromanyetik Tehlike - 3

Habertürk Gazetesi'nde yayımlanan yazı üç günlük yazı dizisini, kısaltma, ekleme ve çıkartma yapılmamış haliyle burada bulabilirsiniz.

ELEKTROMANYETİK DALGALARLA ZİHİN KONTROLÜ

Özgür Gürbüz-Gazete Habertürk / 31 Ekim 2009

Elektromanyetik alanların sağlık riskinin yanısıra tedirgin edici bir başka etkisi de var. Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selim Şeker, çeşitli frekanslardaki elektromanyetik dalgaların beynimizin kendi frekansı ile rezonansa (genliğin sınırsız artması sonucu dağılma, bozulma durumu) girebileceğini belirtiyor. İnsan vücudunun bu özelliği, zihin kontrolü, hipnoz ve uzaktan kumanda edilmeye yol açabiliyor. II. Dünya Savaşı’nda geliştirilen radar sistemlerinin kullanılması sırasında radar teknisyenlerinin mikrodalga radyasyona maruz kaldıkça garipten sesler duymaya başlaması ilk belirtilerden sayılıyor.

Son Kitabı “Cep Tehlikesi”nde konuya geniş yer veren Şeker, yine II. Dünya Savaşı sırasında Japonların Çinliler üzerinde beyin kontrol deneyleri yaptıklarını söylüyor. Dr. Rose Delgado’nun hayvan ve insanlar üzerinde yaptıkları deneyler sonucundaysa elektronik simülasyon ile kızgınlık, şehvet, hırs, yorgunluk gibi aşırı hisler oluşturulabileceğini gösterdiğini belirtiyor. Yine “hipnopedi” olarak bilinen uykuda öğrenmenin elektromanyetik modülasyon teknikleri ile daha etkin hale geldiğine dair birçok makale var. Avusturalya’lı bilim insanları tarafından geliştirilen ve insanların beyin dalgalarını kullanarak elektrikli aletleri çalıştırmaya yarayan “beyin anahtarı” ve Amerikan hükümetinin 24 milyon dolarlık fon ayırdığı beyin ve bilgisayarı birbirine bağlama araştırmaları da bu konuda verilen örneklerden. CIA ve Amerika’daki bazı tarikatların bu teknikleri kullandığı da sıkça dile getiriliyor.

Cep kullanırken nelere dikkat etmeli?
Elektromanyetik dalgalar aracılığıyla zihin kontrolü iddialarının son noktası ise cep telefonları. 31 Ocak tarihinde Hürriyet Gazetesi’ne konuşan Rus Kripto cihazını geliştiren mühendis Anatoliy Kelepov, “Yüzyılın süper silahı atom bombası değil cep telefonu. Dinleme cihazı olarak da kullanılabilen cep telefonuyla kişinin beynine komut yollamak bile mümkün” demişti. Bu ciddi iddialara rağmen kamuoyunda daha çok Radyo Frekanslı Radyasyon (RFL) yayan cep telefonu ve baz istasyonlarının insan sağlığına etkileri tartışılıyor. Bilim insanları, ihtiyatlılık ilkesi gereği zararsız olduğu kanıtlanıncaya kadar kullanımın sınırlandırılması, çocuklar ve hamile kadınların cep telefonundan uzak tutulması, kulaklık aracılığıyla kullanımın özendirilmesi, konuşma yerine mesaj atılmasını tavsiye ediyor. Radyo dinlemek için radyo, televizyon izlemek içinse televizyonun kullanılması, asansör, otobüs, uçak gibi dar alanlarda kullanımdan kaçınılması, telefonların vücuttan olabildiğince uzakta taşınması da diğer öneriler arasında.

AB ne diyor?
Avrupa Birliği, Acil ve Yeni Tanımlanmış Sağlık Riskleri Bilimsel Komitesi, 10 yıldan az süre kullanılan cep telefonlarının kanser riskini arttırmadığını belirtiyor ancak kesin bir şey söylenmesi için10 yıldan daha uzun süreli araştırmalar beklenmeli diyor. Bunun nedeni de çok az kişinin cep telefonlarını 10 yıldan fazla bir süredir kullanıyor olması. Baz istasyonları konusunda ise aynı komisyon, istasyonlara yakın olan insanların daha çok etkilendiklerini belirtiyor ancak sağlıkla ilgili olumlu ya da olumsuz net bir görüş ortaya koymuyor. Bilgisayar Monitörlerine dikkat Özellikle fazla çalışma alanı olmayan bürolarda bilgisayarların sırt sırta bakması, her iki taraftaki kullanıcının da manyetik alana maruz kalmasına neden oluyor ve risk artıyor. Evde veya işyerinde monitörlerin önünde 50 cm, arkasında 1 metre boşluk bırakılması öneriliyor.

***
"Kaldırılan bazın yerine yenisi kurulabiliyor"
Av. Yelda Kullap Baz-Dur Platformu Eş Sözcüsü

-Baz istasyonlarının kurulmasında aranan şartlar neler, nereye baz istasyonu kurulamaz? Elektronik Haberleşme Kanunu ve Telekomünikasyon Yönetmeliği’nde bildirilen tüm şartları yerine getiren şirketler GSM baz istasyonlarını kurabilir. Yasada, GSM istasyonlarının faaliyette bulunması için bir takım teknik limit değerler belirlenmiş ancak kurulmasının sakıncalı olduğu yerler yasa ve yönetmelikçe belirlenmemiş. Zaten yasa ve yönetmelik, kamu ve insan sağlına sakınca ve risk teşkil edecek şartları belirtmediği için, yurttaşlar Medeni Kanun’da bildirilen “Malik mülkünü kullanırken komşusuna zarar veremez” hükmüne istinaden baz istasyonlarının “sağlık üzerinde tehlike oluşturduğu” gerekçesi ile dava açabiliyor. Yasalardaki insan ve kamu sağlığına ilişkin eksiklikler en kısa zamanda giderilmeli, insanların yoğun olarak yaşadığı hastane, okul, kreş, üniversite, park gibi yer ve yakınlarına baz istasyonu kurulması yasaklanmalı.

-Baz istasyonlarının kurulmasında yerel yönetimler ne kadar söz sahibi?
Maalesef yerel yönetimlerin insiyatifi yasa ile ellerinden alınmış ve tek yetkili kurum Telekomünikasyon Kurumu’na verilmiştir. Esasında bu durum yasalar arasında bir çelişki arz ediyor çünkü valilik ve yerel yönetimin toplum sağlığını koruma yükümlülüğü var. Bodrum’da olduğu gibi bazı Belediye Meclisleri cesur davranarak baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılması için kararlar aldılar. GSM istasyonları 24 saat çalışmak zorunda, evdeki aletleri ise biz istediğimiz an kapatabiliyoruz.

-Aynı çatıda birden çok baz istasyonu kurulabilir mi?
Bunun için hiçbir yasak ve sınırlama yok. Aynı binada birden fazla baz istasyonu kurulabilir. Üstelik dava yolu ile kaldırılsa bile aynı yere GSM istasyonu kurulmasına yine bir yasal engel yok.

-Bu güne kadar kaldırılan baz istasyonları var mı?
Yüzlerce Yargıtay kararı var. Bu da mevcut yasaların baz istasyonları konusundaki toplumsal sorunlara dar geldiğinin en büyük kanıtı. Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 11 Haziran 2009 tarihinde aldığı karara göre, Telekomünikasyon Yönetmeliği’nde yer alan limitler tek başına ele alınamaz. Zarar görenin zararı değil, tesis ve işletme sahibinin tesisin işletilmesinden dolayı kişilere ve çevreye bir zarar vermediğini kanıtlaması gerekir. Binaların yakınlığı, evde sürekli oturan yaşlı ve çocukların varlığı göz önüne alınmalı.

***
Ev ve işyerlerinde elektromanyetik alan üreten cihazlar

Saç kurutma makinesi
Saç kurutma makinaları, kuaförlerde bulunan ve saç boyama, perma gibi işlemler için başın içine sokulduğu ısıtıcılar, saç şekillendirici aletler elektromanyetik radyasyon yayar. Çoğu başın çok yakınında çalıştırılır. Gerekli değilse fazla kullanmamakta fayda var.

Mikrodalga fırın
Mikrodalga fırın çalıştırıldığında elektromanyetik enerji pişecek gıdanın içindeki su molekülleri tarafından soğrularak hızlı titreşime sebep olur. Eğer mikrodalga fırında kaçak varsa aynı durum çevresinde bulunan insanlarda oluşur. Özellikle su oranı yüksek dokulara sahip testis ve gözlerde elektromanyetik enerji soğrulması daha yüksek seviyede olur. Mikrodalga fırınlar 15 cm ötede 30 mikrotesla, 1 metre ötede ise 2 mikrotesla şiddetinde alan oluşturur. Ayrıca mikrodalga sızıntısı da yapar. Radyasyon kaçağı deri kanseri, hamile kadınlarda düşük, kalp pili etkisi gibi sonuçlara neden olduğu saptanmıştır. Çalışırken mutlaka 1 metreden daha uzakta bulunmalıdır.

Bilgisayar oyun setleri
Bu tür oyun setleri prize bağlı transformatörler içermesi nedeniyle yüksek şiddetle denebilecek elektrik alanı yayarlar. Kullanılmadıkları zaman fişin prizden çıkarılması, çocukların cihaza fazla yaklaşamadan oynamaları sağlanmalıdır. Elektrik süpürgesi Elektrik süpürgeleri, 30 santim uzaklıkta yaklaşık 20 mikroteslaya kadar manyetik alan üretirler. El ile tutulan süpürgeler ise vücuda yakın olması nedeniyle daha etkili emisyon verir.

Kaynak: Cep Tehlikesi / Prof. Dr. Selim Şeker

-YAZI DİZİSİ BİTTİ-

Evimizdeki Elektromanyetik Tehlike - 2

Habertürk Gazetesi'nde yayımlanan yazı üç günlük yazı dizisini, kısaltma, ekleme ve çıkartma yapılmamış haliyle burada bulabilirsiniz.

RADYASYON DUVARI GEÇER

Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk / 30 Ekim 2009

Kirli bir denize girmeyerek ya da sarılık tehlikesine karşı aşı olarak kendinizi mikroplardan koruyabilirsiniz. Peki ya, görünmeyen bir düşmana karşı kendinizi nasıl savunursunuz. Evinizde hiçbir elektronik alet kullanmasanız bile komşunuzun ortak duvarınızın arkasına yerleştirdiği bir televizyon ya da bilgisayarın radyasyonuna maruz kalabilirsiniz. Televizyon ya da bilgisayar monitörü tarafından yayılan manyetik alanın duvardan da geçtiğini unutmamak gerekiyor. Bu nedenle evinizde veya işyerinde bu cihazların arka kısmının mümkün olduğunca bina dışına bakmasına gayret göstermek gerekiyor. Uzmanlar, özellikle manyetik alanın yaydığı radyasyona uzun süreli maruz kalınmasına yol açacağı için, aletlerin arkasına (arada duvar da olsa) yatak konulmamasına özen gösterilmesini istiyor. Evinizi bu bilgiler ışığında yeniden düzenlemek, belki birkaç elektrikli aletin gerekliliğini gözden geçirmek ve komşularınızla konuşmak çok zor olmayabilir. Ancak, kablosuz internet modemlerinin tüm mahalleye yayılan elektromanyetik dalgalarını kontrol etmek gerçekten iyi komşuluk ilişkilerinden fazlasını, ciddi bir araştırma ve yasal düzenlemeyi gerektiriyor. Bu konuda CHP Ankara Milletvekili Dr. Tekin Bingöl tarafından Meclis’e verilen kanun teklifiyle cep telefonu, baz istasyonu, bilgisayar, mikro dalga fırınlar ve diğer elektrikli eşyalardan yayılan, insan ve çevre sağlığına olumsuz etkileri olan iyonlaştırmayan elektromanyetik dalgalardan korunmak için bir kurul kurulması öneriliyor. İyonlaştırmayan Radyasyondan Korunma Kurulu’nun diğer görevleri arasında bilimsel çalışmalar yapmak, halkı bilgilendirmek ve uluslararası kuruluşlarla temasta bulunmak da yer alıyor. Teklif, 8 Mayıs 2008’den beri görüşülmeyi bekliyor.

Hangisi daha tehlikeli: Saç Kurutma Makinası mı matkap mı?

Elektrikli aletler sadece manyetik alan değil bir elektrik alanı da yaratarak kirliliğe neden olabiliyor. Oluşan elektrik alanın etkisi metre başına volt (V/m) ile gösterilirken, manyetik alan ise metre başına amper (A/m) cinsinden ifade ediliyor. Örneğin bir yıldırım esnasında 20 bin V/m değerinde bir elektrik alan oluşurken, 380 kV’luk bir iletim hattı da neredeyse yıldırımın üçte biri oranında, 6 bin V/m’lik bir elektrik alan oluşturuyor. Ev içinde döşenmiş elektrik kabloları için bu 5 V/m, elektrikli ütü içinse 200. Evlerimizde kullandığımız fırın ve saç kurutma makinaları ciddi bir manyetik alan yaratıyor. 2 bin A/m değerindeki manyetik alan, elektrik süpürgesi ve tost makinesinin 20 katı. Bir matkabın yarattığı manyetik alan (500 V/m) saç kurutma makinasından ve elektrikli tıraş makinasından (1000 A/m) daha az. Burada unutulmaması gereken, manyetik veya elektrik alanın şiddeti kadar, kullanım süresinin sağlık üzerindeki etkiyi arttırması. Günde 1-2 dakika saçını kurutan biriyle tüm gün matkapla çalışan bir işçinin aldığı elektromanyetik radyasyon aynı değil.

***
“Şikayet edebileceğiniz bir merci yok”

Prof. Dr. Selim Şeker
Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Fak.

- Elektromanyetik kirlilik sağlımızı ne ölçüde tehdit ediyor?
Dünya Sağlık Örgütü’nün Ekim 2001’den beri yaptığı “Çok düşük frekanslı manyetik alanların kanser yapma ihtimali vardır” uyarısını gözardı edemeyiz. Ayrıca, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’da (IARC) “elektromanyetik alanları” muhtemel kanserojenleri içeren 2-B grubuna aldı. - Evimizde ne gibi tehlikeler var? En başta binaya gelen elektrikle ilgili bir tehlike var. Apartmana gelen elektrik dairelere dağıtılmadan önce “kofra” dediğimiz siyah bir kutuya gelir. O kutu genelde bir dairenin duvarında olur. Burada büyük bir akım var, bu ana akımın geçtiği duvarın arkasında oturuyorsanız etki altındasınız. Baz istasyonunu çatıya koyduğunuzda yalıtım yapıyoruz diyorlar, bunu neden yalıtmıyorlar? Baz gibi de değil her evde var. Büyük sitelerde ise yüksek gerilimle gelen elektriği evde kullanmamız için indiren trafolar var onlar da tehlike arz ediyor. İşin kötüsü tüm bunları şikayet edebileceğimiz bir mekan yok.

-Çevreci lambalar ve infrared ısıtıcılar konusunda da uyarılarınız var.
Dünyanın pek çok yerinde enerji tasarrufu için enerji verimli CFL lambalar öneriliyor. Cıva oranı yüksek olduğu için çevreye, içindeki floresandan dolayı da insan sağlığına zararlı. Alternatif olarak, içerisinde demir göbek ve bakır sargıları olan magnetik CFL lambalar da var ama biraz daha pahalı. İnfrared ısıtıcıların ise iyonize eden radyasyon standartlarını sağlayıp sağlamadığına bakmak lazım. Cihazlar infrared spektrumun iyonize eden radyasyon bölgesinde (yaklaşık 300-1,000,000 GHz) çalışıyor. Cep telefonlarının güçleri 1 vattan az. Televizyon ve bilgisayarların güçleri 50 vat civarında. Bütün bu cihazlar için güvenlik standartları konup pek çok önlem tavsiye edilirken, 1000-3000 vatlık bir gücün yanımızda bulunması normal kabul edilebilir mi? Broşürlerinde yazdığı gibi 1 metreye kadar olan mesafe çok tehlikeli. Doğal güneşin negatif etkisine karşı önlem alıyoruz ama evimizdeki yapay güneşlere karşı önlem almamız gerekmez mi?

-Cep telefonları konusunda ise özellikle çocukların telefon kullanımına dikkat çekiyorsunuz. İngiltere Radyolojik Koruma Kurulu, cep telefonları küçük çocuklarda tümör riski yaratıyor dedi. Kurulun raporunda, özellikle sekiz yaşından küçük çocukların cep telefonu kullanmasına izin verilmemesi yolunda anne ve babalar uyarıldı. Finlandiya Radyoaktif Işınlara Karşı Korunma Merkezi (STUK), baş kemikleri daha ince, dış kulakları daha yumuşak olduğu için cep telefonunu kulaklarına tutarak konuşan çocukların yetişkinlere oranla iki kat daha fazla radyoaktif dalgaya maruz kaldığını söyledi.

***
Elektromanyetik radyasyon çeşitleri
* ELF (Çok düşük frekanslı radyasyon): Elektrik iletim hatları, dağıtım hatları, evlerdeki elektrik tesisatları, elektrikli ev aletleri, endüstride kullanılan elektrikli cihazlar.
* RF (Radyo frekanslı radyasyon): Cep telefonları, baz istasyonları, haberleşme cihazları, radar, mikrodalga fırın.

*** Ev ve işyerlerinde elektromanyetik alan üreten cihazlar

Dikiş makinası
Dikiş makinalarının motorları manyetik alan kaynağı, fişleri ise elektrik alanı üretir. Endüstriyel dikiş makinalarında çalışan kimselerde istatiksel olarak beyin kanseri ve Alzheimer vakasına çok sayıda rastlandığı görülmüştür.

Televizyon
Televizyon marka ve modellerine göre farklı faklı manyetik alanlar üretir. Renkli televizyonlar bir metre mesafede 30 volt/metre elektrik alanı ve 5 mG’a kadar manyetik alan üretebilir. Televizyon arkasındaki radyasyon miktarı önüne göre daha fazladır. Manyetik alanların duvarları geçtiğini unutmayın.

Dizüstü bilgisayar
Genelde düşük seviyede elektromanyetik alan üretirler ancak prize takılı çalıştırıldıklarında birkaç yüz volt/metreyi bulan yüksek şiddetli elektrik alan üretirler. Dizüstü bilgisayarları sizde uzak bir yerde şarj etmekte fayda var.

Elektrikli battaniye
Kışın yatakları ısıtmada kullandığımız bu battaniyeler yüksek seviyede elektromanyetik alan oluşturuyor. Çalışmasa bile prize takılı olması bile tehlike yaratmak için yeterli. Battaniyelerin kullanılması tavsiye edilmiyor.

Yatak odası aydınlatması
Yatağımızın baş ucundaki metal başlıklı lambalara dikkat. İki telli kablolar nedeniyle hayli yüksek seviyede elektromanyetik alan üretiyorlar. Floresan lamba kullanıyorsanız içerisindeki bir çeşit transformatör ve Ultraviyole ışınları nedeniyle risk artıyor.

Kaynak: Radyasyon Kuşatması / Prof. Dr. Selim Şeker – Prof. Dr. Osman Çerezci

YARIN: CEP TELEFONU VE BAZ İSTASYONLARI- ELEKTROMANYETİK ALANLARLA İNSAN ZİHNİ KONTROL EDİLEBİLİR Mİ?

Evimizdeki Elektromanyetik Tehlike - 1

Habertürk Gazetesi'nde yayımlanan yazı üç günlük yazı dizisini, kısaltma, ekleme ve çıkartma yapılmamış haliyle burada bulabilirsiniz.

ELEKTROMANYETİK RADYASYON HER YERDE

Başlarken...
Bugün, hayatımızı kolaylaştırdığını düşündüğümüz birçok yüksek teknoloji ürünü elektronik aletin aynı zamanda sağlığımız için bir risk oluşturup oluşturmadığı tartışılıyor. Kablosuz internetten, mikrodalga fırına, evimizdeki elektrikli ısıtıcılardan saç kurutma makinalarına kadar birçok cihaz çalışırken hatta sadece prize takılıyken çevrelerinde bir elektromanyetik alan oluşturuyor. Uzmanlar, elektromanyetik alanların şiddeti, kaynağına olan uzaklık ve maruz kaldığınız sürenin vücut üzerindeki etkileri değiştirdiğini söylüyor. Evimiz ve çevremizdeki elektromanyetik alan kaynaklarını bilmek, bu aletleri doğru kullanmak ve aşırı kullanımdan kaçınmak hayati önem taşıyabilir.

Özgür Gürbüz- Gazete Habertürk / 29 Ekim 2009

Size, kentten çok uzakta, ağaçlarla dolu bir ormanda havanın kirli olduğunu söyleseler herhalde inanmazsınız. Çünkü hava kirliliği denince akla hemen genzinizi yakan bir duman, gri bir bulut tabakası geliyor. Oysa, havamızı kirleten ve görünmeyen bir kirletici daha var: elektromanyetik dalgalar. Yabancı literatürde buna “elektronik pus” anlamına gelen “electrosmog” bile deniyor. Gözle görülmeyen bu elektromanyetik kirlilik, kimi zaman cep telefonunuzun çalmasıyla televizyonda karlanma yaparak, kimi zaman ise yüksek gerilim hatları yakınında uçan helikopterleri bile düşürerek kendini gösteriyor. 20. yüzyıl ile birlikte doğada da var olan bu manyetik alanlara insan yapımı olanlar da eklenmeye başladı. Bununla birlikte bu etkileri ölçümlemek için sayısız aştırma yapılmaya başlandı. Araştırmalar bu aletlerin yaydığı manyetik alanlara sınırlamalar getirdi ama tartışmalar bitmedi. Sınır değerlerin altında da olsa uzun süreli elektromanyetik radyasyona maruz kalan insanlarda ne gibi sağlık sorunlarının görüleceği ciddi bir tartışma konusu.

Avrupalı da bazdan endişeli
Avrupa Komisyonu tarafından Avrupa’daki 25 ülkede 2006 yılında yaptırılan araştırma, bu tartışmanın halk tarafından da ne kadar ciddiye alındığını ortaya koyuyor. Tüm çevre sorunlarıyla birlikte sorulduğunda halkın yüzde 75’i yüksek gerilim hatlarının sağlıklarını etkilediğini düşünüyor. Yine halkın yüzde 76’sı baz istasyonlarının, yüzde 73’ü ise cep telefonlarının sağlıkları için bir tehlike arz ettiğini düşünüyor. Yine büyük çoğunluk bilgisayar ve evlerindeki elektrikli aletlerin sağlık etkilerinden şüpheleniyor ancak bu iki başlıkta çok endişeli olanların sayısı daha önceki başlıklara göre yarı yarıya az. Genel anlamda elektromanyetik alanların olası sağlık risklerinden endişeli olanlar ise ankete katılanların yarısını oluşturuyor.

Sağlık Etkileri
Elektromanyetik alanların (EMA) insanlar üzerindeki etkileri çok çeşitli ve vücut yapılarına göre de değişiklik gösteriyor. Basit ve kısa süreli etkiler baş ağrısı, göz yanması, halsizlik ve baş dönmeleri olarak belirtiliyor. Uzun sürede ortaya çıkan etkiler ise bağışıklık sistemini zayıflatmak, hücrelerarası aktiviteyi, hormon salgısını etkilemek, şehvet (libido) azalmasına yol açmak ve embriyolarda anormal gelişmelere neden olmak sıralanabilir. Hücre yapılarının bozulması, kanser, beyin tümörü ve DNA hasarından söz etmek de mümkün.

Yüksek Gerilim Hatları
Yüksek gerilim hatlarının yarattığı manyetik alanların etkisi konusunda özellikle çocuklar üzerine yapılmış çalışmalar göze çarpıyor. 3-4 mG’luk manyetik alan etkileniminin çocukların lösemi geliştirme riskini iki katına çıkardığını ilk kez 1979 yılında Nancy Wertheimer ve Ed Leeper tarafından yapılan araştırma ortaya koydu. Yine, 2005 yılında İngiltere’de Çocukluk Kanser Araştırma Grubu tarafından yapılan bir başka araştırmada da yüksek gerilim hattına 200 metre uzaklıkta oturan çocukların iki kat daha fazla lösemi geliştirme riskine sahip oldukları görüldü. Avusturya’da 132 kilovoltluk iletim hatlarının 15 metre, 275 kilovoltluk hatların ise 25 metre yakınına bina izni verilmiyor. Türkiye’de ise yüksek gerilim hatlarının hemen altına evler hatta okul bile inşa edilebiliyor.

"Zararsız diyemeyiz"

Prof. Dr. Çağatay Güler

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

-Elektromanyetik radyasyonun kansere neden olduğuna dair kesin bir çalışma var mı?
-Kesin, net bir şekilde ortaya koyan bir araştırmaya henüz ulaşamadık çünkü henüz istediğimiz kanıtları elde edecek kadar uzun süre geçmedi. Örneğin cep telefonunun kullanımının yaygınlaşmasından günümüze kadar kanser oluşturacak süre geçmedi. Bu konuda yapılacak saha araştırmaları güç ve pahalı. Bizim şüphelendiğimiz bazı belirtiler var, huzursuzluk, sinirlilik, baş ağrısı, yorgunluk gibi. Bunları ölçen alet henüz ölçülmedi, derecelendiremiyoruz. Bağlantı kurmak çok zor. Ama asıl önemlisi şu bunların zararsız olduğunu gösteren hiçbir araştırma, güvenilir, gerçek araştırma yok. Bir de araştırmaların standartı var. Zararsız olduğunu net söyleyebilecek araştırma yok bir de bu araştırmaları destekleyenlerinde sorun var. Bunların bazılarının firma destekli olması kuşku yaratıyor.

- O zaman ne yapmalı?
Kesin olarak zararsız olmadığını söyleyemiyorsak ihtiyatlılık ilkesini ortaya koymamız lazım. Çocukların gelecekte bizden daha uzun ömürlü olmalarını bekliyoruz. Ortalama insan ömrü uzuyor. O zaman çocukluktan itibaren etkilenen bir nesil gelecek. Bizim çocukluğumuzda cep telefonu, kablosuz internet icat edilmemişti ama onlar daha uzun süre etkilenmiş olacak. - Bir alt değer var mı? İngiltere’de günde 1 mili gausse olarak belirlenmiş. EMA’a maruz kalan bir işteyseniz 2 mG (mili Gauss). İsviçre’de ise her iki şartlar için 1 mG. Ülkeden ülkeye değişiyor. Benim kafama inen tokmağın kaynağı beni ilgilendirmiyor, sonuç beni ilgilendiren; elektromanyetik alan. Bireysel farklılıklar da çok. Bu gibi değerler belirlenirken 70 kg ağırlığında standart bir erkek belirleniyor. Hamileyse ne olacak, embriyo etkilendiyse ne olacak? Etkilenmenin süresi de önemli. Ben 30 mG’a bir dakika etkilendim, diğeri ise 5 mG’den 5 saat etkilendi. Diyabet hastası için farklı, şişman biri için farklı. O kadar karışık karmaşık etken var ki. Bu değerler üzerinden bir şey söylemek çok doğru değil.

-Önerileriniz neler?
Mümkün olduğu kadar sürenin kısaltılması. dinelemeyle ilgiliyse kafaya fazla yaklaştırılmamalı. Tıraş makinasının yarattığı elektromanyetik alan çok yüksek ama çok kısa süre kullanıyoruz. Cep telefonu daha düşük ama uzun süre kullanırsan farklı sonuç doğar. Mümkün olduğunca bu aletlerin kullanımından kaçının, etkileri aza indirecek bariyerlere, standartlara dikkat edin.

***
Ev ve işyerlerinde elektromanyetik alan üreten cihazlar


Bebek alarmı
Bebek alarmları eğer kullanılmak zorundaysa beşikten en az bir metre uzakta durmalı. Çocukları izleme alarm sistemleri radyo frekanslı enerji yayarlar. Beyin fonksiyonlarında hiperaktivite nedeniyle bebeğin uykuya geç dalması bir belirti olabilir.

Alarmlı saat ve radyolar
Elektrikle çalışan alarmlı saat ve radyoların yataktan en 1,5 metre uzakta olması gerekir. Bu tip aletler, 30 cm uzakta 2-5 mG (Gauss - manyetik alan gücünü ifade eden birim) manyetik alan oluşturur.

Elektrikli fırınlar
Elektrikli fırınlar çalıştıkları sırada mikrotesla seviyesinde hayli yüksek manyetik alan üetirler. Fırınlar çalışırken mümkün mertebe makul uzaklıkta durulması gerekiyor.

Elektrikli tıraş makinesi
Şarj edilebilir tıraş makineleri pilli olanlara göre daha az zararlı. Elektrikli olanlarda manyetik alan üretiyor. Elektrikli tıraş makinaları yerine jiletle tıraş olmak daha uygun.

Fotokopi makinaları
Özellikle ofislerde kullandığımız fotokopi makinaları da şiddetli manyetik alan üretir. Yüksek manyetik alana sahip bu makinalardan en az 50 cm. uzakta durmak gerekiyor.

Kaynak: Radyasyon Kuşatması / Prof. Dr. Selim Şeker – Prof. Dr. Osman Çerezci

YARIN: RADYASYON DUVARI GEÇER–SAÇ KURUTMA MAKİNASI MI MATKAP MI DAHA TEHLİKELİ?

Türkiye, GDO'ya kapılarını açtı

Önceki gün Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle, Türkiye'ye yasal yollardan GDO'lu ürün ve yem getirmenin önü açıldı. Prof. Dr. Tayfun Özkaya, yeni yönetmelikle beyana dayalı olarak GDO'lu ürünlerin ithalatının önünün açıldığına dikkat çekiyor. Hukukçular ise biyogüvelik kanunu olmadan çıkartılan yönetmeliğe sert eleştiriler yöneltiyor.

Özgür Gürbüz-Gazete Habertürk / 28 Ekim 2009

Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) ithalatına izin veren yönetmeliğe itirazlar sürüyor. Resmi gazete 26 Ekim tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin, bugüne kadar ithaline izin verilmeyen GDO’lu ürünlere yeşil ışık yaktığını belirten GDO karşıtları ve çevreciler, risk faktörünün hiçe sayıldığını ve sürece dahil edilmemelerinden yakınıyor.

Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, kimilerince yönetmeliğin, ‘GDO Türkiye’de yasaklanıyor şeklinde yanlış anlaşıldığını’ ancak durumun aksi yönde olduğunu belirtiyor. “Türkiye kapılarını GDO’ya resmen açtı” diyen Özkaya, “Resmi olarak gelmiyor dense de bu ürünler Türkiye’ye geliyordu. Mısırlarda yapılan analizler GDO olduğunu ortaya çıkarmıştı. Yönetmelikle GDO’lu ürünlerin ithalatı serbest bırakılıyor. GDO’lu ürünlerle yapılmış çikolatalar bile getirilebilecek” diyor.

Madem zararsız neden bebeklere yasak?
Yönetmeliğin 5. maddesinde yer alan, “GDO lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır” hükmüne atıfta bulunan Özkaya, “GDO’nun insan sağlığına zararlı olduğu birçok araştırmayla kanıtlandı. Madem GDO zararsız, neden bebek mamalarında kullanılmasına yasak getiriliyor?” diye soruyor. Bebek mamalarında kullanılmasına izin vermiyorsunuz bunun zararlı olduğunu kabul ediyorsunuz diyen Özkaya’ya göre, GDO içermeyen ürünlerin etiketlerinde ‘GDO yoktur’ yazılmasının yasaklanması ise haksız rekabet yaratıyor.

GDO’ya Hayır Platformu Hukuk Komisyonu üyesi Ilgın Özkaya Özlüer, ürünün GDO’lu kabul edilmesini belirleyen oranların AB müktesabatından birebir alındığını ancak bilimsel anlamda hangi temele dayandığının açıklanmadığına dikkat çekerek, “Bu oranların nasıl belirlendiği bizimle tartışılmadı” diyor. Bandırma’dan gelen mısırların GDO’lu çıktığını ispatlamamızdan beri bu ülkeye giren GDO’lu mısırlar hakkında yasal işlem yapılmasını bekledik diyen Özlüer, “Biyogüvenlik sistemi kurulmadan ithalat, ihracat, kontrol ve denetimi içeren bir yönetmelik çıkarıldı. Çevre Hukuku’nun önemli bir parçası olan ihtiyatlılık ilkesi göz ardı edildi. Risk faktörünün bu kadar yüksek olduğu bu alanda insan ve çevre sağlığının korunması devreye sokulmalıydı” açıklamasını yapıyor.

Şirketlerin beyanına dayalı
Özlüer, “Uzun zamandır bir biyogüvenlik kanunu oluşturulacağı söylendi. Fakat yönetmelik düzeyinde bir sistem getirildi. Ne üretici, ne biyoçeşitlilik ne de hayvan sağlığı açısından yönetmelikte bir güvence göremedim. Kontrol ve denetim yönetmeliği olmuş olmasına rağmen bu denetim şirketlerin beyanları üzerinden yapılıyor. Bir risk durumunda ne olacağı, nasıl yönetileceği belli değil” diyerek hukuki süreç başlatmayı planladıkları yönetmeliği eleştiriyor.

***
GDO yoktur yazmak yasak!
Yönetmeliğin 5. maddesinin sekizinci bendi ‘GDO yoktur’ yazılmasını yasaklıyor. 6. ve 7. bentleri ise bir gıda ve yemin GDO’lu kabul edilmesi için aranan şartları ortaya koyuyor. Söz konusu gıda veya yemin en az yüzde 0,9 oranında GDO içermesi o ürünün GDO’lu kabul edimesini sağlıyor. Yönetmelikteki ilginç bir madde ise izin verilmeyen GDO’larla ilgili. Gıda veya yemin yüzde 0,5’tan fazla, izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmiyor. Yüzde 0,5’tan azsa izin verilmeyen GDO’da serbest bırakılıyor.