Kaçak inşaatı protesto etmek için Bodrum eski belediye Başkanı’nın masasına balyoz bırakan Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Bilge Contepe beraat etti. Mahkeme, Ceza Kanunu’nda makam odasındaki masaya balyoz bırakmanın suç olarak tanımlanmadığına hükmetti.
Özgür Gürbüz-Gazete Habertürk/22 Ağustos 2009*
Türkiye’nin çevre hareketi siciline “Balyoz Davası” olarak geçecek olan, Bodrum’daki kaçak inşaat protestosuyla ilgili davadan beraat kararı çıktı. Dava, 2004 yılında dönemin belediye başkanı Mazlum Ağan tarafından, adını sık sık çevresel değerleri korumak için yaptığı protestolarla gündeme getiren Bilge Contepe’ye karşı açılmıştı. Bugün, Yeşiller Partisi’nin eş sözcülüğünü de yapan Contepe, “Diamond of Bodrum” adlı otel hakkında çıkan yıkım kararını, yıkacak alet bulamadığı için uygulayamadığını söyleyen Ağan’ın masasına yıkımda kullanması için balyoz bırakmıştı. O sırada yerinde olmayan eski belediye başkanı daha sonra Contepe’ye dava açmıştı.
Ceza Kanunu’nda tanımı yok
Beş yıl sonra sonuçlanan davada, Contepe’nin suçlu olmadığına karar verdi. Mahkemenin aldığı kararda, makam odasına balyoz bırakmanın Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmadığına dikkat çekmesi de benzer protestolar için ilginç bir emsal dava olma şansı verdi. Mahkeme masraflarının karşılanması da Hazine’ye bırakıldı. Davaya konu olan otelin inşaatı 2002 yılının ortalarında başlamış, Bodrum’daki çevreciler ve Mimarlar Odası’nın tepkilerine neden olmuştu.
Otelin imar planlarına aykırı olarak iki değil sekiz kat yükseklikte ve bahçe payı bırakılmadan inşa edilmeye başlanmasına yönelik iddialar mahkemeye taşınmış, çevrecileri haklı bulan yerel mahkemeden yıkım kararı çıkmıştı. Bodrum’un Kumbahçe Mahallesi’nde yapılan otel hakkındaki yıkım kararının uygulanmamasına kızan çevrecilerle birlikte otelin maketini belediye önünde temsili olarak yıktıklarını belirten Contepe balyoz hadisesini, “Biz davalarla uğraşırken otelin kabası bitti. Belediye yazılar yazdık ama gelen cevaplar bizi oyalamaya yönelikti. İki yılda iki dava açtık ve kazandık. Bu arada otel bitmeye başladı. Başkan, ‘ihale ettim, ihaleye yanıt veren firma, alet edevat bulunamadı’ dedi. Ben de yıkım için ana malzeme olan balyozu kendisine vermeye gittim ama yerinde olmadığı için masasına bıraktım” sözleriyle anlatıyor.
*tam metin
Özgür Gürbüz tarafından kaleme alınan makale, analiz ve haberlere bu adresten ulaşabilirsiniz. Yazıları başka bir yerde yayımlamak için izin almalısınız. E-posta: ozgurgurbuzblog(at)gmail.com
Dünyanın durumu parlak değil
Her yıl Worldwatch Enstitüsü tarafından yayımlanan “Dünyanın Durumu” raporu TEMA Vakfı ve Türkiye İş Bankası Kültür yayınları tarafından Türkçeye çevrildi. Hayrettin Karaca’nın tanıtımını yaptığı kitap, küresel ısınmanın durdurulması için fazla zaman kalmadığına işaret ediyor.
Özgür Gürbüz /19 Ağustos 2009
Dünyanın ortalama sıcaklığında meydana gelecek 1,5 ila 2 derecelik bir artış, Afrika, Asya ve Latin Amerika’da yüz milyonlarca insanın su sıkıntısı çekmesine neden olacak. Yetersiz beslenme, ishal, enfeksiyon, kalp damar hastalıkları artacak, sıcak dalgaları, seller ve kuraklıklar ölüm oranlarını arttıracak. Dünyanın ortalama sıcaklığının sanayi devriminden bu yana 0,78 derece arttığı göz önüne alınırsa felaket senaryosunun yukarıdaki tek parçası bile insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor ama insanları harekete geçirmeye de pek yetmiyor. TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, bu kayıtsızlığı görmüş olacak ki, “Dünyanın Durumu 2009” kitabının tanıtımını bizzat kendi yaptı. Karaca'nın çağrısına Melike Tol adlı İlköğretim öğrencisi de küçük bir konuşmayla destek verdi.
Ucuz otomobil sorunu büyütüyor
“Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ni (IPCC) dinlemedik, dinlemeye de niyetimiz yok” diye söze başlayann Karaca, “Geleceğimiz için bu kitabın tanıtılmasında yarar var. Küresel ısınmayı durdurmak için ulusal ve yerel olarak çözeceğimiz sorunlar var. Çözümezsek başımıza geleceği bir Allah biliyor” diyerek durumu özetliyor. IPCC, ortalama sıcaklıktaki artışın 2 dereceyi geçmemesi gerektiğini söylüyor. Küresel ısınmaya yol açan petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıt tüketimine devam edilmesi küresel ısınmayı durdrumayı zorlaştırıyor. Raporda, Hindistan tarafından üretilmeye başlanan ve 2 bin 500 dolardan satılacak Tata marka otomobillerin getireceği ek tüketime, Çin’deki ucuz ürün üretimi sonucu artan seragazı emisyonlarına dikkat çekiliyor.
Dünyanın Durumu 2009’da küresel ısınmayla mücadelede tarımın rolüne de özel bir bölüm ayrılmış. Gübreleme, büyükbaş hayvan yetiştirme ve diğer birçok tarımsal faaliyet alanında kullanılacak değişik tekniklerle seragazı azaltımı konusunda ipuçları verilen bölüm doğal ormanlardaki karbon rezervini korumanın önemine de değiniyor. Tarım konusunda Türkiye’de TEMA Vakfı tarafından yapılan 50’ye yakın kırsal kalkınma çalışmalarını örnek gösteren Karaca, bu projelerin örnek olarak kalmaması ve devlet politikası olması gerektiğini de söylüyor.
****
Nestle’ye boykot kitabı
Konuşması sırasında özellikle aşırı tüketim konusunda uyarılarda bulunan Karaca, çevreci yaşam biçimini gerektiğinden fazla tüketmemek olarak niteliyor. 7 yıldır vejetaryen olduğunu söyleyen Karaca, bebek mamalarını alışkanlaık yapacak şekilde imal eden Nestle’ye karşı boykot çağrısı yapan bir kitabı gazetecilere tavsiye etti. “Çocuk öldürmek istiyorsan kola iç” diyen Karaca, kolaya verilen paraların Afganistan ve Irak’ta silaha dönüştüğünü söyledi.
Özgür Gürbüz /19 Ağustos 2009
Dünyanın ortalama sıcaklığında meydana gelecek 1,5 ila 2 derecelik bir artış, Afrika, Asya ve Latin Amerika’da yüz milyonlarca insanın su sıkıntısı çekmesine neden olacak. Yetersiz beslenme, ishal, enfeksiyon, kalp damar hastalıkları artacak, sıcak dalgaları, seller ve kuraklıklar ölüm oranlarını arttıracak. Dünyanın ortalama sıcaklığının sanayi devriminden bu yana 0,78 derece arttığı göz önüne alınırsa felaket senaryosunun yukarıdaki tek parçası bile insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor ama insanları harekete geçirmeye de pek yetmiyor. TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, bu kayıtsızlığı görmüş olacak ki, “Dünyanın Durumu 2009” kitabının tanıtımını bizzat kendi yaptı. Karaca'nın çağrısına Melike Tol adlı İlköğretim öğrencisi de küçük bir konuşmayla destek verdi.
Ucuz otomobil sorunu büyütüyor
“Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ni (IPCC) dinlemedik, dinlemeye de niyetimiz yok” diye söze başlayann Karaca, “Geleceğimiz için bu kitabın tanıtılmasında yarar var. Küresel ısınmayı durdurmak için ulusal ve yerel olarak çözeceğimiz sorunlar var. Çözümezsek başımıza geleceği bir Allah biliyor” diyerek durumu özetliyor. IPCC, ortalama sıcaklıktaki artışın 2 dereceyi geçmemesi gerektiğini söylüyor. Küresel ısınmaya yol açan petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıt tüketimine devam edilmesi küresel ısınmayı durdrumayı zorlaştırıyor. Raporda, Hindistan tarafından üretilmeye başlanan ve 2 bin 500 dolardan satılacak Tata marka otomobillerin getireceği ek tüketime, Çin’deki ucuz ürün üretimi sonucu artan seragazı emisyonlarına dikkat çekiliyor.
Dünyanın Durumu 2009’da küresel ısınmayla mücadelede tarımın rolüne de özel bir bölüm ayrılmış. Gübreleme, büyükbaş hayvan yetiştirme ve diğer birçok tarımsal faaliyet alanında kullanılacak değişik tekniklerle seragazı azaltımı konusunda ipuçları verilen bölüm doğal ormanlardaki karbon rezervini korumanın önemine de değiniyor. Tarım konusunda Türkiye’de TEMA Vakfı tarafından yapılan 50’ye yakın kırsal kalkınma çalışmalarını örnek gösteren Karaca, bu projelerin örnek olarak kalmaması ve devlet politikası olması gerektiğini de söylüyor.
****
Nestle’ye boykot kitabı
Konuşması sırasında özellikle aşırı tüketim konusunda uyarılarda bulunan Karaca, çevreci yaşam biçimini gerektiğinden fazla tüketmemek olarak niteliyor. 7 yıldır vejetaryen olduğunu söyleyen Karaca, bebek mamalarını alışkanlaık yapacak şekilde imal eden Nestle’ye karşı boykot çağrısı yapan bir kitabı gazetecilere tavsiye etti. “Çocuk öldürmek istiyorsan kola iç” diyen Karaca, kolaya verilen paraların Afganistan ve Irak’ta silaha dönüştüğünü söyledi.
Temiz Enerji Kaynakları - 5
DEPONU PANCARLA DOLDUR
Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk/19 Ağustos 2009
Türkiye’de biyoyakıtla çalışan ilk araçlar Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği’ndeki traktörler oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün ‘petrolde dışa bağımlılık kritik zamanlarda sorun yaratır’ düşüncesiyle harekete geçirdiği proje sonucu, 1934 yılında bitkisel yağdan elde edilen ilk biyoyakıt başarıyla kullanıldı. Daha sonra unutulan biyoyakıt üretimi 73’deki büyük petrol krizine rağmen, 2000’li yıllara kadar pek akla gelmedi. Halbuki, petrol kriziyle birlikte biyoyakıtlara yaptığı yatırımı arttıran Brezilya, bugün akaryakıt ihtiyacının yüzde 40’ından fazlasını biyoetanolden karşılar hale geldi.
Tesisler atıl vaziyette
Brezilya’da etanol üretimi için ağırlıklı olarak şeker kamışının kullanılması, işçi maliyetlerinin ucuzluğu bir avantaj. Benzinle harmanlanarak kullanılan biyoetanol üretimi mısır, buğday ve patates gibi nişastalı ve şekerli bitkilerden yapılıyor. Pankobirlik tarafından kurulan yılda 84 milyon litre üretim kapasiteli tesis ise şeker pancarından yakıt üretebiliyor. Türkiye’de yıllık benzin tüketiminin yüzde 5’ine denk düşen 190 milyon litrelik biyoetanol üretim kapasitesi mevcut. Kanola, aspir, ayçiçeği ve soya gibi bitkilerden elde edilen, hem saf hem de harmanlanarak kullanılan biyodizel kapasitesi de yılda 1,5 milyon tonluk üretim yapabiliyor. Tüm bu yatırımlara rağmen hem biyodizel hem de biyoetanol üreticilerinin yüzü gülmüyor. Sektör temsilcileri, biyoyakıtların kullanım zorunluluğunun olmaması ve sadece yüzde 2’lik harmanlama oranın ÖTV’den (özel tüketim vergisi) muaf tutulmasının yeterli olmadığından şikayetçi. Hammadde olarak kullanılan ürünlerin temel gıda maddeleri olması da ayrı bir tartışma konusu. 2008 yılında çıkan gıda krizinde, mısır, buğday gibi temel gıda bitkilerini üreten çiftçilerin karlı biyoyakıt üretimini tercih etmesinin rolü olduğu iddia edilmiş ve biyoyakıt üretiminin gıda fiyatlarını arttırmasından yakınılmıştı. Bu nedenle biyoyakıt üretiminin devlet eliyle iyi planlanması şart.
Petrol fiyatı arttıkça akla geliyor
Biyoyakıtların sorunları sadece ÖTV’den ibaret değil. Ekonomik olarak kullanılabilmeleri için desteklenmeleri ya da petrol fiyatlarının yükselmesi gerekiyor. Tarımda kullanılan ilaç ve gübrelerdeki yüksek KDV oranları maliyetleri arttırıyor. Petrolün varil fiyatları 90 doları geçtiğinde biyoyakıt kullanmak daha ekonomik hale geliyor. Geçtiğimiz yıl fiyatlar 100 doları geçtiğinde Türkiye’de birçok lisansız biyodizel tesisi kurulmuştu.
***
ÇÖPTEN ELEKTRİK
Biyoyakıt sınıfında sayabileceğimiz bir başka enerji kaynağı da biyogaz. Biyogazın en büyük avantajı organik atıklardan elde edilebilmesi ve doğalgazın kullanıldığı her yerde kullanılabilmesi. Dolayısıyla biyogazdan elektrik üretmek de mümkün. Kent çöplerinden, hayvan gübresi ve tarımsal atıklara kadar birçok organik ürün hammadde olabiliyor. Sadece Almanya’da 4 bin biyogaz tesisi var. Birçok yenilenebilir enerji kaynağı gibi biyogaz da Türkiye’de yaygınlaşmak için Meclis’teki yasayı bekliyor. Yasa değişikliği, biyogazdan üretilen elektriğin ilk 10 yıl için kilovatsaat başına 14, sonraki 10 yıl içinse 8 avro cent’ten alınmasını öngörüyor. örnek
***
İNEK GÜCÜYLE GİDEN TREN
İsveç’te et üretimi için kesilen ineklerin kullanılmayan iç organları, kompostlanarak biyogaz elde ediliyor. Aynı doğalgaz gibi kullanılabilen biyogaz, İsveç’te Vastervik ve Linkoping kentleri arasında yolcu taşıyan trenin yakıtını oluşturuyor. Biyogaz kullanımı sayesinde küresel ısınmaya katkı da azaltılmış oluyor. Linkoping’de sadece trenler değil belediyedeki 60 otobüs de biyogazla çalışıyor.
***
UZMAN GÖRÜŞÜ
Petrol tüketiminin yüzde 6’sı ‘çotanaktan’ sağlanabilir
Tamer Afacan Albiyobir Yön. Kur. Başkanı
- Türkiye’nin biyoyakıt potansiyeli nedir?
İşin gerçeği, ciddi bir araştırma yapılmış değil. Türkiye petrol zengini bir ülke gibi bu araştırmaları yapmıyor. 2005 yılında ABD Tarım Bakanlığı’nın davetiyle gittiğimiz gezide azgın çim denen bir bitkiden etanol üretildiğini gördük. Bir de baktık ki bizde “dallı darı” denen bitki bu. Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dilek Kazan, fındığın yeşil kabuğundan (çotanak) petrol tüketiminin yüzde 6’sı kadar biyoetanol üretileceğini söyledi ama gerisi gelmedi.
- Biyoyakıtların avantajları nedir?
Yerli kaynak oldukları için enerjide arz güvenliğinin sağlanmasına katkı sağlar. Küresel ısınmaya yol açan fosil yakıt kaynaklı karbondioksit salımını azaltır ve sözleşmeli tarıma geçmek için fırsat yaratır. Yalnız bunun için tarımda ciddi bir planlama yapılmalı. - Gıda krizine yol açmaz mı? Gıda krizinin asıl nedeni iklim değişikliği ve Hindistan ile Çin’deki refah artışı. Her bir Çinlinin ikişer yedek çamaşır alması halinde dünya pamuk piyasasını düşünebiliyor musunuz?
- Biyogazı doğalgaz şebekesine vermek mümkün mü?
Metan sayısını yoğunlaştırarak şebekeye vermek mümkün. Bunun örnekleri var. Uzak yerleşim yerlerine küçük sistemler kurmak da iletim maliyetlerinden kurtulmak açısından faydalı. 2023’de yüzde 23 sloganımız var. Akaryakıtta karışım oranının yüzde 23 yapmak istiyoruz ama petrol lobisi Türkiye’nin yüzde 2 oranında bile bağımsızlığını kazanmasını istemiyor.
***
YANLIŞ BİLGİ
Birçok yenilenebilir enerji kaynağının aksine biyoyakıtlar aynı biyokütle gibi depolanabiliyor, ihtiyaç olan yerlere nakledilebiliyor. Biyogaz gibi kaynaklar ise, bulundukları yerlere yakın kullanıldıklarında iletim maliyetlerinden kazanç sağlıyor. Bir köyün tarımsal atıklarla kendi yakıt veya enerji ihtiyacını sağlması, pahalı görünen biyoyakıtları iletim maliyetinden kurtardığı için daha ekonomik yapabiliyor.
***
RAKAMLARLA TEMİZ ENERJİ
Rüzgar istihdam yaratıyor
Avrupa Birliği’nde rüzgar enerjisi sektörü ciddi bir istihdam kaynağı haline geldi. Sadece imalat, kurulum ve mühendislik hizmetlerinde çalışan sayısı 2008 yılında 108 bini geçti.
ÜLKE SAYI
Almanya 38000
Danimarka 23500
İspanya 20500
Fransa 7000
İngiltere 4000
İtalya 2500
Belçika 2000
Hollanda 2000
İsveç 2000
Yunanistan 1800
Diğer 5300
TOPLAM 108600
Kaynak: EWEA
Güneşle ısıtma Türkiye'de yaygın
Güneş enerjisiyle çalışan su ısıtma ve ısınma sistemleri en çok Çin’de kullanılıyor. Çin’i, dünyadaki güneş kollektörlerinin yüzde 5,8’ine sahip Türkiye izliyor. Ülkeler ve kurulu güç oranları:
ÜLKE ORAN (%)
Çin 66,7
AB 12,3
Türkiye 5,8
Japonya 4,1
İsrail 2,8
Brezilya 2
ABD 1,3
Avustralya 1
Hindistan 1,2
Ürdün 0,5
Diğer 2,4
Kaynak: REN 21
* Yenilenebilir enerji giderek ucuzluyor
Temiz enerji kaynaklarının maliyeti bulunduğu yere göre değişse de 2007 yılında yapılan bir araştırma dünyadaki yaygın sistemlerin kilovatsaat elektrik üretimi için fikir veriyor.
KAYNAK Kilovatsaat maliyeti (Dolar cent)
Küçük hidro 4-7
Rüzgar (kara) 5-8
Rüzgar (açık deniz) 8-12
Biyokütle santrali 5-12
Jeotermal 4-7
Güneş fotovoltaik (çatıda) 30-50
*
Güneş termal CSP (yoğunlaştırılmış) 12-18
Biyogaz (şebeke bağlantısız) 8-12
Küçük rüzgar türbini (ev tipi) 15-35
SICAK SU / ISITMA
Biyokütle 1-6
Güneş kollektörü (su ısıtma) 2-20
Jeotermal ısıtma/soğutma (ısı pompası vb.) 0,5-2
BİYOYAKITLAR
Etanol (Şeker kamışı- pancar-mısır) 25-30 cent/litre
Etanol (Tatlı sorgum – buğday) 40-50 cent/litre
Biyodizel 40-80 cent/litre
Kaynak: REN21 Global Status Report
-BİTTİ-
Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk/19 Ağustos 2009
Türkiye’de biyoyakıtla çalışan ilk araçlar Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği’ndeki traktörler oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün ‘petrolde dışa bağımlılık kritik zamanlarda sorun yaratır’ düşüncesiyle harekete geçirdiği proje sonucu, 1934 yılında bitkisel yağdan elde edilen ilk biyoyakıt başarıyla kullanıldı. Daha sonra unutulan biyoyakıt üretimi 73’deki büyük petrol krizine rağmen, 2000’li yıllara kadar pek akla gelmedi. Halbuki, petrol kriziyle birlikte biyoyakıtlara yaptığı yatırımı arttıran Brezilya, bugün akaryakıt ihtiyacının yüzde 40’ından fazlasını biyoetanolden karşılar hale geldi.
Tesisler atıl vaziyette
Brezilya’da etanol üretimi için ağırlıklı olarak şeker kamışının kullanılması, işçi maliyetlerinin ucuzluğu bir avantaj. Benzinle harmanlanarak kullanılan biyoetanol üretimi mısır, buğday ve patates gibi nişastalı ve şekerli bitkilerden yapılıyor. Pankobirlik tarafından kurulan yılda 84 milyon litre üretim kapasiteli tesis ise şeker pancarından yakıt üretebiliyor. Türkiye’de yıllık benzin tüketiminin yüzde 5’ine denk düşen 190 milyon litrelik biyoetanol üretim kapasitesi mevcut. Kanola, aspir, ayçiçeği ve soya gibi bitkilerden elde edilen, hem saf hem de harmanlanarak kullanılan biyodizel kapasitesi de yılda 1,5 milyon tonluk üretim yapabiliyor. Tüm bu yatırımlara rağmen hem biyodizel hem de biyoetanol üreticilerinin yüzü gülmüyor. Sektör temsilcileri, biyoyakıtların kullanım zorunluluğunun olmaması ve sadece yüzde 2’lik harmanlama oranın ÖTV’den (özel tüketim vergisi) muaf tutulmasının yeterli olmadığından şikayetçi. Hammadde olarak kullanılan ürünlerin temel gıda maddeleri olması da ayrı bir tartışma konusu. 2008 yılında çıkan gıda krizinde, mısır, buğday gibi temel gıda bitkilerini üreten çiftçilerin karlı biyoyakıt üretimini tercih etmesinin rolü olduğu iddia edilmiş ve biyoyakıt üretiminin gıda fiyatlarını arttırmasından yakınılmıştı. Bu nedenle biyoyakıt üretiminin devlet eliyle iyi planlanması şart.
Petrol fiyatı arttıkça akla geliyor
Biyoyakıtların sorunları sadece ÖTV’den ibaret değil. Ekonomik olarak kullanılabilmeleri için desteklenmeleri ya da petrol fiyatlarının yükselmesi gerekiyor. Tarımda kullanılan ilaç ve gübrelerdeki yüksek KDV oranları maliyetleri arttırıyor. Petrolün varil fiyatları 90 doları geçtiğinde biyoyakıt kullanmak daha ekonomik hale geliyor. Geçtiğimiz yıl fiyatlar 100 doları geçtiğinde Türkiye’de birçok lisansız biyodizel tesisi kurulmuştu.
***
ÇÖPTEN ELEKTRİK
Biyoyakıt sınıfında sayabileceğimiz bir başka enerji kaynağı da biyogaz. Biyogazın en büyük avantajı organik atıklardan elde edilebilmesi ve doğalgazın kullanıldığı her yerde kullanılabilmesi. Dolayısıyla biyogazdan elektrik üretmek de mümkün. Kent çöplerinden, hayvan gübresi ve tarımsal atıklara kadar birçok organik ürün hammadde olabiliyor. Sadece Almanya’da 4 bin biyogaz tesisi var. Birçok yenilenebilir enerji kaynağı gibi biyogaz da Türkiye’de yaygınlaşmak için Meclis’teki yasayı bekliyor. Yasa değişikliği, biyogazdan üretilen elektriğin ilk 10 yıl için kilovatsaat başına 14, sonraki 10 yıl içinse 8 avro cent’ten alınmasını öngörüyor. örnek
***
İNEK GÜCÜYLE GİDEN TREN
İsveç’te et üretimi için kesilen ineklerin kullanılmayan iç organları, kompostlanarak biyogaz elde ediliyor. Aynı doğalgaz gibi kullanılabilen biyogaz, İsveç’te Vastervik ve Linkoping kentleri arasında yolcu taşıyan trenin yakıtını oluşturuyor. Biyogaz kullanımı sayesinde küresel ısınmaya katkı da azaltılmış oluyor. Linkoping’de sadece trenler değil belediyedeki 60 otobüs de biyogazla çalışıyor.
***
UZMAN GÖRÜŞÜ
Petrol tüketiminin yüzde 6’sı ‘çotanaktan’ sağlanabilir
Tamer Afacan Albiyobir Yön. Kur. Başkanı
- Türkiye’nin biyoyakıt potansiyeli nedir?
İşin gerçeği, ciddi bir araştırma yapılmış değil. Türkiye petrol zengini bir ülke gibi bu araştırmaları yapmıyor. 2005 yılında ABD Tarım Bakanlığı’nın davetiyle gittiğimiz gezide azgın çim denen bir bitkiden etanol üretildiğini gördük. Bir de baktık ki bizde “dallı darı” denen bitki bu. Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dilek Kazan, fındığın yeşil kabuğundan (çotanak) petrol tüketiminin yüzde 6’sı kadar biyoetanol üretileceğini söyledi ama gerisi gelmedi.
- Biyoyakıtların avantajları nedir?
Yerli kaynak oldukları için enerjide arz güvenliğinin sağlanmasına katkı sağlar. Küresel ısınmaya yol açan fosil yakıt kaynaklı karbondioksit salımını azaltır ve sözleşmeli tarıma geçmek için fırsat yaratır. Yalnız bunun için tarımda ciddi bir planlama yapılmalı. - Gıda krizine yol açmaz mı? Gıda krizinin asıl nedeni iklim değişikliği ve Hindistan ile Çin’deki refah artışı. Her bir Çinlinin ikişer yedek çamaşır alması halinde dünya pamuk piyasasını düşünebiliyor musunuz?
- Biyogazı doğalgaz şebekesine vermek mümkün mü?
Metan sayısını yoğunlaştırarak şebekeye vermek mümkün. Bunun örnekleri var. Uzak yerleşim yerlerine küçük sistemler kurmak da iletim maliyetlerinden kurtulmak açısından faydalı. 2023’de yüzde 23 sloganımız var. Akaryakıtta karışım oranının yüzde 23 yapmak istiyoruz ama petrol lobisi Türkiye’nin yüzde 2 oranında bile bağımsızlığını kazanmasını istemiyor.
***
YANLIŞ BİLGİ
Birçok yenilenebilir enerji kaynağının aksine biyoyakıtlar aynı biyokütle gibi depolanabiliyor, ihtiyaç olan yerlere nakledilebiliyor. Biyogaz gibi kaynaklar ise, bulundukları yerlere yakın kullanıldıklarında iletim maliyetlerinden kazanç sağlıyor. Bir köyün tarımsal atıklarla kendi yakıt veya enerji ihtiyacını sağlması, pahalı görünen biyoyakıtları iletim maliyetinden kurtardığı için daha ekonomik yapabiliyor.
***
RAKAMLARLA TEMİZ ENERJİ
Rüzgar istihdam yaratıyor
Avrupa Birliği’nde rüzgar enerjisi sektörü ciddi bir istihdam kaynağı haline geldi. Sadece imalat, kurulum ve mühendislik hizmetlerinde çalışan sayısı 2008 yılında 108 bini geçti.
ÜLKE SAYI
Almanya 38000
Danimarka 23500
İspanya 20500
Fransa 7000
İngiltere 4000
İtalya 2500
Belçika 2000
Hollanda 2000
İsveç 2000
Yunanistan 1800
Diğer 5300
TOPLAM 108600
Kaynak: EWEA
Güneşle ısıtma Türkiye'de yaygın
Güneş enerjisiyle çalışan su ısıtma ve ısınma sistemleri en çok Çin’de kullanılıyor. Çin’i, dünyadaki güneş kollektörlerinin yüzde 5,8’ine sahip Türkiye izliyor. Ülkeler ve kurulu güç oranları:
ÜLKE ORAN (%)
Çin 66,7
AB 12,3
Türkiye 5,8
Japonya 4,1
İsrail 2,8
Brezilya 2
ABD 1,3
Avustralya 1
Hindistan 1,2
Ürdün 0,5
Diğer 2,4
Kaynak: REN 21
* Yenilenebilir enerji giderek ucuzluyor
Temiz enerji kaynaklarının maliyeti bulunduğu yere göre değişse de 2007 yılında yapılan bir araştırma dünyadaki yaygın sistemlerin kilovatsaat elektrik üretimi için fikir veriyor.
KAYNAK Kilovatsaat maliyeti (Dolar cent)
Küçük hidro 4-7
Rüzgar (kara) 5-8
Rüzgar (açık deniz) 8-12
Biyokütle santrali 5-12
Jeotermal 4-7
Güneş fotovoltaik (çatıda) 30-50
*
Güneş termal CSP (yoğunlaştırılmış) 12-18
Biyogaz (şebeke bağlantısız) 8-12
Küçük rüzgar türbini (ev tipi) 15-35
SICAK SU / ISITMA
Biyokütle 1-6
Güneş kollektörü (su ısıtma) 2-20
Jeotermal ısıtma/soğutma (ısı pompası vb.) 0,5-2
BİYOYAKITLAR
Etanol (Şeker kamışı- pancar-mısır) 25-30 cent/litre
Etanol (Tatlı sorgum – buğday) 40-50 cent/litre
Biyodizel 40-80 cent/litre
Kaynak: REN21 Global Status Report
-BİTTİ-
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)