Özgür Gürbüz-BirGün/21 Ekim 2021
Foto: Nick Nice |
Türkiye’de kömür, başta elektrik üretimi olmak üzere
sanayide ve ısınmada kullanılıyor. Linyit ve taş kömürü sektörlerinde 36 bin
işçi çalışıyor. Elektrik üretiminin yüzde 30’u kömürlü termik santrallardan
sağlanıyor. Kömürün payı az değil ama kömürsüz bir hayat mümkün. Bir günde
değil ama 10-15 yıl içerisinde önce elektrik üretimi daha sonra sanayide kömür
kullanımını sonlandırabilir, iklimi ve temiz havamızı koruyarak ölümlerin önüne
geçebiliriz. Hesap yapalım.
ÖNCE VERİMLİLİK
332 milyar kilovatsaatliklik elektrik talebinin 100 milyarı kömürle
karşılanıyor. Kömürlü termik santrallardan vazgeçeceksek bizim bu üretimi başka
bir kaynaktan yapmamız veya talebi azaltmamız gerekir. Doğrusu ise ikisini
birden yapmak, enerjiyi verimli ve tasarruflu kullanarak talebi azaltmak,
kalanı da tercihen yenilenebilir enerji dediğimiz güneş, rüzgar gibi
kaynaklardan sağlamak. Talebi ne kadar azaltabileceğimize dair ipuçlarını
devletin farklı kurumlarının verilerinden görebiliyoruz. 2017-2023 Ulusal
Enerji Verimliliği Eylem Planı, 2023’e kadar Türkiye’nin birincil enerji
talebini yüzde 14 azaltma hedefiyle yola çıkmıştı. DPT, elektrik talebinin de
enerjiyle aynı şekilde yüzde 20-25 oranında azaltılabileceğini söylemişti. Yalıtımlı
ve akıllı binalarla, verimli motorlar, elektriği daha az harcayan aletler,
ulaşım araçlarıyla bu mümkün. Talebi yüzde 20 düşürdüğümüzde Türkiye’nin
elektrik ihtiyacı 330 milyar kilovatsaatten 270 milyar kilovatsaate (kWh)
düşer. 60 milyar kilovatsaatlik bir üretime gerek kalmaz. İhtiyacımız olmayan elektrik
üretimini kömür santrallarından kıstığımızı varsayalım. Geriye kaldı 40 milyar kWh’lik
bir açık. Onu nereden bulacağız?
GÜNEŞ AÇIĞI KAPATIR
Türkiye, güneş, rüzgar ve jeotermal enerjisinden halihazırda 56 milyar
kilovatsaat elektrik üretiyor. Bu kaynaklar rüştünü ispatladı. Mevcut güneş
kurulu gücümüz ise potansiyelimizin çok ama çok altında, 9 bin megavat (MW)
civarında. Yüzölçümü Türkiye’nin yarısından az olan İtalya’da güneş kurulu gücü
25 bin MW’a doğru gidiyor. Türkiye İtalya’yı yakalasa ve 15 bin megavat yeni
güneş kurulu güç eklese yaklaşık 24 milyar kilovatsaat ek elektrik üretimi
yapar. 40 milyar kWh’den kalan 16 milyar kilovatsaat de rüzgar ve biyokütle
gibi kaynaklardan sağlanabilir. Gündüz güneşten üretilen fazla elektrik
gelişmiş batarya sistemlerinde depolanabilir, hibrit sistemler ve hidrojen
enerjisiyle desteklenebilir veya mevcut barajlı hidroelektrik santrallarla
eşleştirilebilir. Bu sayede daha az yeni güneş gücüyle de tüm gün elektrik
üretimi yapılabilir. Kimse elektriksiz kalmaz, madenlerden ölüm haberi gelmez.
Peki, çalışan 36 bin kişi işsiz mi kalır? Kalmaz.
MADENCİLER İŞSİZ KALMAZ
Yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimi kömür, nükleer ve doğalgaza göre daha
çok istihdam sağlayan teknolojiler. Türkiye her yıl 2 bin MW’lık güneş paneli
kurmayı hedeflese, panel üretimini de Türkiye’deki fabrikalarda yapsa,
uluslararası verilere göre 22 ila 40 bin kişiye iş sahası açmış oluyor. Sorun
istihdamsa, güneşe yaptığınız yatırım size büyük bir avantaj sunuyor.
Fabrikalar öncelikle maden sahalarının olduğu bölgelere kurulabilir, işçiler
yer altında değil, hayatlarının kadere terk edilmediği koşullarda çalışır.
Madenlerde iş fırsatı bulamayan kadın işçilerin yenilenebilir enerjide daha
fazla şansı olduğunun da altını çizelim.
Güneş enerjisi için otopark alanları, fabrika cepheleri, kamu binaları, benzin istasyonları gibi mevcut yapılar kullanılabilir. Güneşten elektrik üretmenin maliyetinin, Türkiye’deki son ihalelere bakarak kömürden üç, nükleerden altı kat ucuz olduğunu da hatırlatalım. Nükleerde tamamen, kömürde ise yarı yarıya dışa bağımlıyız, güneşin ise sahibi yok, bunu da unutmayalım.
Son söz. Kazadan hemen sonra maden işçilerine ödenecek tazminat rakamlarının açıklanmasını sinirlenerek ve üzülerek izledim. İşçilerinin hayatının bedelinin maddi karşılığı olduğu ve bizi bunu kabul etmeye zorlayan bu açıklama asıl itiraz noktamız olmalı. Hiçbir enerji kaynağı yaşam pahasına kullanılamaz. Teknik çözümler var ve bundan bahsedeceğiz ancak yaşamın değersizleştirilmesine, maddi karşılık biçilmesine de sonuna kadar itiraz edeceğiz. Bir canı feda etmektense elektriksiz kalırız.