Özgür Gürbüz-BirGün/5 Şubat 2016
Bağımsız
medyaya ihtiyacımızın her geçen gün arttığı şu günlerde BirGün’e sahip çıkmamak
tam bir aymazlık olur. Benim BirGün ve onun gibi özgür düşünceye, yaşam hakkına
sahip çıkan diğer medya kuruluşlarına (her yazılan çizilene harfiyen katılmasam
da) destek olmaya çalışmamın birçok nedeni var. Bugün sadece yedi tanesinden
bahsedeceğim.
1. Patrondan,
hükümetten veya kolluk kuvvetlerinden korkmadan, etkisinde kalmadan haber
yapacak, yorumlayacak medyaya ihtiyacım var. Doğru bilgi aldığımı bilmek
istiyorum. Reklam vereni kızdırmamak için haberi saklayan, ülkeyi yönetenden
korkup yazıları sansürleyen medya benim sesim olamaz. Bana sağlığım için
tavsiye edilen gıdaların arkasında bile bin türlü ticari oyun dönüyor. Bu
yüzden her türlü haberi bağımsız medyadan okumak istiyorum.
2. Bugünün
Türkiye’sinde medyanın görevi sadece haber vermek değil. Dayanışmanın adresini
de göstermek zorunda. İşçi haklarından ekolojiye, sanattan ekonomiye nerede
desteğe ihtiyaç duyulduğunu, nerede güzel işler olduğunu ben bağımsız medyadan
öğreniyorum. Mutluluklar kadar acılarımızı paylaşmak için de buna ihtiyacım
var. Üzerimize çöreklenen ticari ve siyasi ağın parçası haline gelen medya kuruluşları
bana sadece yalan, çarpıtılmış haber vermiyor, yanlış filme, yanlış
mücadelelere de yönlendiriyor.
3. Artık ekmek
bile alırken paramı verdiğim fırının sahibini bilmek istiyorum. Ali İsmail
aklıma geliyor. Eli sopalı fırıncıya, palalı esnafa para kazandırma lüksüm yok.
Evime gelen ustayı bile eşe dosta sorup ona göre çağırıyorum. Verdiğim paranın yolsuzluklara,
hırsızlara, zalimlere gitmesine tahammülüm yok. Sütten otomobile, kiralayacağım
evden, tatil yapacağım yere kadar tüm ticari ilişkilerim dayanışma içindeki
insanlarla kurulmalı. Bağımsız, özgürlükçü medyada gördüğüm ilanlar benim için
yol gösterici. Türkiye’de otoriter devletin bireysel özgürlüğüme müdahale
ettiği, yandaşlarını üzerime sürdüğü bir durumda, dayanışmanın ekonomi gibi her
alana yayılması kaçınılmaz. Eşe dosta sormanın yanı sıra, radyodan, gazeteden
duyduğum reklamlara kulak kabartıyorum. Seri ilanlar, ders verenler, küçük
hastaneler, lokantalar, tatil köyleri, pencereciler gibi… Daha mı zor? Evet ama
bu ülkeyi değiştirmek isteyenlerin sadece oy kullanarak bunu yapamayacaklarını
anlamaları gerek. Bu uğraşların verdiği huzuru hiçbir şeye değişmem. O
yorgunluğa değer.
BirGün'e destek için tıklayın. |
4. Kolektif umuda ihtiyacım var. Bireysel kurtuluş çabalarının, devletten gelen sistematik saldırılar karşısında bir şansı yok. Malum, “kurtuluş yok tek başımıza”. Bu doğru ama lafta kalmamalı. İşin başı da umut. Umut yoksa kurtuluş yok! BirGün ve diğer bağımsız medya kanalları bize umudu hatırlatıyor. Medya bu umudu binlere taşımanın en kolay aracı.
5. Baskıcı
iktidarlar yandaş medyayı kullanarak sizi yalnız ve azınlıktaymış gibi gösteriyor,
umudumuzu ve mücadele azmimizi azaltıyor. Halbuki, Gezi bize başka ve özgür bir
Türkiye isteyenlerin zalimlerden hem çok hem de daha yürekli olduğunu gösterdi.
Önce iletişim araçlarımıza sahip çıkacağız sonra örgütlenmeyi hayatın her
alanına yayacağız. Sadece sokakta değil, mahallede, apartmanda değil hayatın
her alanında birbirimizi tanımamızı, yanyana gelmemizi sağlayacak yapılarda
buluşacağız. Dernek olur, parti olur. Birbirimizi tanırsak, yaşadığımız
apartmanda, sokakta kime güveneceğimizi bilirsek birbirimize de sahip çıkarız.
Gazeteler, televizyonlar bize bu araçları ve başarılı örnekleri göstermenin en
iyi aracı.
6. Doğruyu
söyleyen yoksa yalancılar nasıl ortaya çıkar? Kabataş yalanını hatırlayın.
Silah taşıyan tırları ya da ayakkabı kutularını. Bağımsız medya olmasaydı bugün
bunların hiçbirinden haberimiz olmayacaktı. Doğruların yazılmaya ve çizilmeye
ihtiyacı var.
7. Sadece
evrim, kültür-sanat ve Yeşil BirGün sayfaları bile benim için bu gazeteye sahip çıkma nedeni.
Medya özgür değilse, özellikle sanat, bilim ve ekoloji gibi alanlarda yetersiz
kalması kaçınılmaz.
BirGün’ü ve
bağımsız medya kanallarını desteklemek işte tüm bu nedenlerden ötürü çok önemli.
Sağlam birkaç gazete, birkaç TV kanalı bize yeter. Bu yayınların birleşmesi de bence
kaçınılmaz ve sesimizin gür çıkması için bir elzem. Gücüm yettiğince, gerekirse
kişisel zevklerimden vazgeçerek Türkiye’de özgürlüğün, barışın ve dayanışmanın
sesi olan tüm medya organlarını desteklemeye devam edeceğim. Benim nedenlerim
bunlar, sizin nedenleriniz hangileri?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder