Dünya, BirGün
gazetesi Eğitim Muhabiri Serbay
Mansuroğlu’nun ortaya çıkardığı Karaman’daki tecavüz vakasını konuşuyor. Ensar
Vakfı ve Karaman İmam Hatip Mezunları Derneği’ne (KAİMDER) ait öğrenci
evlerinde 45 erkek çocuğa tecavüz edildiği haberi önce gizlenmeye, sonra inkâr
edilmeye çalışıldı. Olmadı. Şimdi tüm dünya biliyor.
Sonra bildik
senaryoya geçildi, olayı küçümseme, önemsizleştirme çabaları başladı. Adalet ve
Kalkınma Partisi bunu her olayda yapıyordu; yine yaptı. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu gazetecilerin sorularını yanıtlarken, onlarca
çocuğun cinsel istismara uğradığı Ensar Vakfı'nı “Buna bir kere
rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için
gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir
ediyoruz, ama öteki taraftan bunu yapan kişi için de sıfır toleransla hukuki
açıdan bütün takibimizi yapıyoruz” sözleriyle savundu.
“Bir kere”,
“biraz”, “ufacık”, “gemicik” ve “fıtrat” dediğimiz her konu dağ gibi sorunlar
haline geldi. Mutluluğumuzu, gülen yüzümüzü, dostluğumuzu, emeğimizi çaldı ve
hepsinden önemlisi bu ülkede canlar aldı. Sokakta gülen insan yok, mutlu olan
yok, umudu olan yok.
Ertelemek,
görmezden gelmek, küçümsemek artık işe yaramıyor.
Biz bu filmi yolsuzluklar ortaya döküldüğünde de gördük. Önce inkar ettiler, sonra “beni dinlemişler, ailemi dinlemişler, oğlumu, kızımı dinlemişler” diye aslında kabul ettiler. Son çare küçümsediler. Taraftarlar da, “çalıyorlar ama çalışıyorlar” diye geçiştirmeye çalıştı. Sonuçta, bakanların önüne yattığı, iş adamı diye ödül verdikleri Rıza Sarraf, ABD’de hapse atıldı. Bir kere yolsuzlukların önünü açarsanız ülke soyguncuların eline düşer. Onlar kral, emeğiyle, namusuyla çalışanlar sefil olur. Türkiye’de durum bu.
Biz bu filmi yolsuzluklar ortaya döküldüğünde de gördük. Önce inkar ettiler, sonra “beni dinlemişler, ailemi dinlemişler, oğlumu, kızımı dinlemişler” diye aslında kabul ettiler. Son çare küçümsediler. Taraftarlar da, “çalıyorlar ama çalışıyorlar” diye geçiştirmeye çalıştı. Sonuçta, bakanların önüne yattığı, iş adamı diye ödül verdikleri Rıza Sarraf, ABD’de hapse atıldı. Bir kere yolsuzlukların önünü açarsanız ülke soyguncuların eline düşer. Onlar kral, emeğiyle, namusuyla çalışanlar sefil olur. Türkiye’de durum bu.
Biz bu filmi
IŞİD meselesinde de gördük. IŞİD üyelerine terörist diyemediler, Fatih’te masa
açıp propaganda yapmalarına göz yumdular. Adıyaman’da örgütlendiklerini herkes
duydu, İç İşleri Bakanı, emniyet müdürleri duymadı. Gözü dönmüş bu örgüte silah
yardımı yapılmasından, silahlı üyelerinin Suriye’den gelip Türkiye’de tedavi
edilmesine kadar onlarca ‘iddia’ ortada.
Hepsini göz yumdular, küçümsediler, görmezden geldiler. Haberlerin değil
yazanların üzerine gittiler. Sonuç ne oldu? IŞİD üyeleri ülkenin dört bir
yanında bomba oldu, arkadaşlarımızı, dostlarımızı öldürdü. Bizleri evimize
hapsetti. Eli kanlı IŞİD üyelerine göz yumanlar yüzünden, onlar bizi bin kere
vurdu.
Biz bu filmi
Soma’da da gördük. 301 madencinin öldüğü kazadan sonra sorumluları
cezalandırmak yerine işçileri tekmeleyenler yüzünden Ermenek’te 18 madenciyi
daha toprağa verdik. Fıtrat diyenler, “bir
kere” diyenler yüzünden 18 can daha gitti.
İlk işçi
ölümünü “bir kere” deyip geçmeseydiniz
her yıl binlerce işçiyi toprağa vermezdik.
Kesilen
ağaçları “birkaç” diye küçümsemeydiniz,
İstanbul’un ciğeri Kuzey Ormanları talan edilmezdi.
Anayasayı
tanımam diyene ‘bir kere’ diye izin
vermeseydiniz, bugün ortada herkesin güveneceği bir hukuk kalırdı.
Ey, ‘bir kere’ciler, fıtratçılar. Biz
sözümüzü söyledik, şimdi top yine sizde. Çocuklarınızın gözünüzün önünde
tecavüz edilmesine “bir kere olmuş”
deyip geçecek misiniz, yoksa din maskesiyle, hükümetle arasındaki ilişkiyle,
kendilerini gizleyen bu istismarcılara dur mu diyeceksiniz?
Bugüne kadar
yolsuza, hırsıza, kanunsuza ses çıkarmadınız. Böyle devam ederseniz, sesinizi
çıkarmazsanız, hayır ve din adıyla bu işleri yapanlara ne diyeceğiz? “Tecavüz ediyorlar ama çalışıyorlar” mı
diyeceğiz? Bu durumun gülünecek bir tarafı yok. Çocuklarınız, çocuklarımız
tehlikede. Bıçak nereye dayandı görmüyor musunuz?