Özgür Gürbüz-BirGün/8 Şubat 2015
Taksim'de dolu, Şubat 2015-Foto:O. Gurbuz |
Sorunun çözümü
için planlı, düzgün kentler kurmak ve elbette toplu ulaşımı geliştirmek gerek.
Toplu taşıma ama nasıl? İş artık sadece metro yapmakla, tren rayı döşemekle
bitmiyor. “Her yere metro” sloganı
mazi oldu. Engellilerden çocuklara, bağlantı noktalarından enerji tüketimine
kadar onlarca etkeni de hesaba katmanız gerek. Bu etkenlerden biri de iklim
değişikliği. İklim değişikliği, sel ve dolu gibi, sıklığı ve şiddeti giderek artan
hava olaylarıyla kendini iyiden iyiye gösteriyor.
İklim değişikliğini hesaba katmadan yaptığınız yol, demiryolu, metro başınıza ne işler açabilir merak ediyorsanız bir yıl önce ‘sıradışı’ bir kışa ev sahipliği yapan İngiltere’de olan biteni hatırlayalım. Dawlish kentinde kıyı hattını izleyen demiryolu fırtına nedeniyle tahrip olmuş, hat iki ay ulaşıma kapanmıştı. Ondan bir yıl önce Avusturya’daki su baskını yüzünden Almanya-Avusturya-İtalya tren seferleri bir haftadan uzun bir süre yapılamamıştı. Almanya’da aşırı yağıştan nasibini aldı. Berlin ile Hannover arasındaki tüm seferler uzun süre aksamıştı. 23 Ocak 2013’te ise Fransa’daki Nice Havalimanı’nı yine ‘beklenmedik’ bir şekilde su basmıştı.
Türkiye’nin Avrupa’dan
neyi eksik? Sular altında kalan Hatay Havaalanı’nı, her şiddetli yağışta göle
dönen Üsküdar Meydanı’nı hatırlayın. Ankara’nın su basan metro istasyonlarını
ve Melih Gökçek’in hem altgeçit hem de
yüzme havuzu şeklinde tasarladığı dalma-çıkma yolları unutmayın. Fırtına
çıkınca suyla kaplanan ve ulaşıma kapanan Karadeniz Sahil Yolu’na ne demeli? ‘İcraat’ diye yutturulan o yolun hem
koskoca Karadeniz’in güzelim sahilini yok ettiğini hem de yanlış yere
yapıldığını çevreciler bin kere söylemişti. Bu uyarılara kulaklarını tıkayan aynı müteahhitler, aynı şirketler ve aynı yöneticiler,
şimdi de İstanbul’daki kuş göç yollarının üzerine havaalanı yapmaya çalışıyor. Uyarıları
dinlemiyor, yine kulaklarını tıkıyorlar. İtirazları savunacak gücü kalmayanlar
da bir ‘dış güçler’ masalı tutturmuş
gidiyor. Bakın, o dış güçler kendi memleketlerinde neler yapıyor, yaşanan
felaketlerden nasıl ders çıkarıyor.
İskoçya’da
Edinburgh ile Midlothian arasındaki yeni demiryolu boyunca, taşkınlara karşı
tahliye şebekesi yapılıyor. Su baskını riski altındaki tüm demiryolları su
baskını değerlendirmesine tabi tutuluyor ve gerekli önlemler alınıyor.
Hollanda’daki
Rotterdam limanının 12 bin hektara yakın alanı yükseltilerek, deniz seviyesinin
3-4 metre üstündeki bir alana kurulmuştu. Limanın yeni bölümleri ise deniz
seviyesinin beş metre üstüne kuruluyor. Ayrıca, suyun yükselme riskine karşı
limanın çevresine bariyerler konuluyor. Biz ise iki yılda bir Edirne’yi sel aldı haberleri okuyoruz.
Kopenhag’da
yeni yapılan 17 metro istasyonu su baskınlarına dayanacak şekilde yapılıyor.
Yeni hatlar deniz seviyesinin en az 2
metre 20 santim üzerinde inşa ediliyor. Acil çıkışlar ve havalandırma
kapakları su baskınlarına dayanacak şekilde tasarlanıyor. Tüm gelişmiş
ülkelerde yollar, limanlar, kıyılardaki yapılar iklim değişikliğine dayanacak
şekilde yapılıyor.
Şimdi
soruyorum? Büyük kentlerin hangisinin iklim değişikliğine uyum planı var? Merak
ediyorum, hangi metro istasyonları insan hayatını kurtaracak şekilde
tasarlandı, hangileri ‘akvaryum’
olacak şekilde. Planınız varsa gönderin yazalım.
---
---
* Yazıdaki örnekler Avrupa Çevre
Ajansı’nın “Avrupa’da Ulaşımın İklim Değişikliğine Uyumu” raporundan
alınmıştır.