Özgür Gürbüz-BirGün/18 Nisan 2019
Yenilenebilir
enerji kaynaklarını destekleme mekanizması (YEKDEM) rüzgar, güneş,
hidroelektrik, biyokütle ve jeotermal gibi enerji kaynaklarına piyasa
fiyatlarının üzerinde alım garantisi verilmesini sağlayan bir destek yöntemi. Türkiye’de
ise bu destekten aslında teşviksiz bu işi yapabilecek büyük barajlar
faydalanıyor. O barajların sahibi şirketler de tanıdık.
Avrupa
ülkelerinde benzer mekanizmalar kömür, nükleer gibi kirleten enerji
kaynaklarına karşı çevreye zararı sınırlı yenilenebilir enerji kaynaklarını
korumak için uygulanıyor. Kirleten kaynaklara ceza kesilmiyorsa piyasa
koşullarında ortaya çıkan haksız rekabeti önlemek için yenilenebilir enerjiye
alım garantisi veriliyor. Bu sayede santrallar daha rahat kredi buluyor ve
hayata geçirilebiliyor. Kulağa hoş geliyor…
Türkiye’de ise
durum biraz farklı. 2019 yılında hangi “yenilenebilir” kaynaklara destek
verilmiş diye baktığınızda ise listenin başında büyük barajları görüyorsunuz. Cengiz
İnşaat ve Özaltın İnşaat’ın ortaklığında kurulan Kalehan Enerji’ye ait Yukarı
Kaleköy Barajı, Doğuş Enerji’nin Artvin Barajı, Enerjisa’nın Arkun Barajı gibi.
Yukarı Kaleköy Barajı’nın kurulu gücü 634 megavat. Keban Barajı’nın yarı
gücündeki bu devasa baraj YEKDEM listesinde yer alıyor ve sattığı her
kilovatsaat için 7,3 dolar sent para alıyor. Kanal ve nehir tipi küçük HES’lere
verilen teşviğin aynısı. Piyasada elektrik fiyatı ise 4-4,5 dolar sent
civarında.
YEKDEM’e
firmalar her yıl başvuruyor ve kabul alanlar bu teşvik mekanizmasından 10 yıl
boyunca faydalanıyor. 2019 yılındaki
listede, 200 megavatın üstünde, büyük diyebileceğimiz dokuz baraj var. Cengiz
İnşaat, Özaltın İnşaat, Doğuş Enerji, Sanko Enerji, Bereket Enerji, Limak
Enerji, Akköy Enerji (Kolin) ve Enerjisa’ya ait bu büyük barajların YEKDEM
listesinde yer almasının nedeni ilgili yönetmeliğe konulan “rezervuar alanı onbeş kilometrekarenin altında olan”
cümlesi. Yönetmelikteki bu tanım, büyük barajların da desteğe ihtiyacı olan
diğer yenilenebilir enerji santrallarıyla aynı avantajlara sahip olmasının
yolunu açıyor.
Şirketler bu
işten ne kadar kâr ediyor, ona da bakalım. Yukarı Kaleköy Barajı’nın YEKDEM
listesinde belirtilen üretim miktarı yılda 1,5 milyar kilovatsaat (Türkiye’nin
elektrik üretiminin 200’de 1’i). Bu gerçekleşirse, Cengiz ve Özaltın
şirketlerinin kasasına bir yılda girecek para 110 milyon dolar. Şirketin kendi
açıklamalarına bakılırsa baraj YEKDEM sayesinde 6-7 yılda ilk yatırım maliyetini
çıkaracak.
Ne gariptir ki
iş evlerin çatısına panel kurup kendi elektriğini üretmeye gelince, büyük
barajlara ve şirketlere verilen desteğin 10’da biri bile vatandaşa verilmiyor.
EPDK, çatılara kuracağınız tesisler öztüketimi amaçlamalı diyor. Çevreye zarar
vermeyen paneli destekleyen yok ama dağı taşı yiyen barajlara, gerekmediği
halde onlarca para akıtılıyor. Güneşe teşvik vermeyeceksen, nükleere, termiğe
ve büyük barajlara da vermeyeceksin.
Enerjide batık
şirketleri konuştuğumuz, elektrik fiyatlarından şikayet ettiğimiz şu günlerde
verilen teşvikleri, plansız yatırımları ve elektrik piyasasındaki adaletsizliği
de konuşmaya başlasak iyi olur.