Özgür Gürbüz-BirGün/3 Eylül 2018
Elektrik
fiyatlarına 1 Ağustos’ta yapılan zammın üzerinden bir ay geçtikten sonra bir
zam daha geldi. Konutlarda elektrik fiyatları bu ay da yüzde 9 oranında
artırılırken, son zamdan sanayici de yüzde 14’lük artışla payını aldı. Doğalgaz
zammı da bir önceki ay olduğu gibi yüzde 9 oldu. Elektrik Mühendisleri Odası,
“Türk tipi başkanlık sistemiyle” üç ayda bir yapılan gözden geçirme yerine her
ay zam düzenine geçildiğine dikkat çekiyor. Anlaşılan padişah sevgisi gıda ve
ulaşımdan sonra bir başka önemli ihtiyacı, enerjiyi de erişilmesi zor bir
kaynak yapacak.
İşin şakaya
gelir yanı yok. Son bir yılda evimizdeki elektrik faturası yüzde 33, sanayi,
ticarethane ve tarımsal sulamada ise yüzde 44 zamlandı. Bizler faturaları nasıl
ödeyeceğiz diye düşünürken, üretici de enerji maliyetini nasıl karşılayacağını
düşünüyor. Doğalgaza bir ay içinde yapılan iki zammı da hesaba kattığımızda,
gıdadan giyim ve hizmete her alanda yeni zamların geleceği ortada. Mutfaktaki
ateş daha da körüklenecek, herhalde en kötüsü de bu.
Bu zamların
arkasındaki nedenlerden biri Türk Lirası’ndaki feci değer kaybı. Türkiye
doğalgazı yurt dışından alıyor ve dolarla ödeme yapıyor. Doların artışı işi
zorlaştırdı. Zaten yıllardır doğalgazda destekle (sübvansiyon) ayakta duruyorduk,
hükümet elektrik üreten santrallara verilen doğalgazda desteğin büyük bir
kısmını geri çekti ya da ekonomik kriz yüzünden artık bu yükü taşıyamaz hale
geldi. Sanayiciye verilen doğalgazda ise destek şimdilik sürüyor.
İşin seçimleri
ilgilendiren bir kısmı da var. Makine Mühendisleri Odası’nın “Elektrik ve Doğal
Gaz Fiyatlarına Yapılan Son Zamların Analizi” raporu, Anayasa halk oylamasıyla
başlayan ve 24 Haziran seçimiyle biten süre boyunca halkın tepkisini çekmemek
için doğalgaz zamlarının nasıl ertelendiğini tek tek açıklıyor. Seçimler bitti,
saraylarda oturma garantiye alındı, zamlar da serbest bırakıldı.
Elektrik
tarafında yönetim krizinden de bahsetmek mümkün. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)
yıllardır ithal doğalgazdan kaçmak için her dereye HES, her ovaya termik santral
kurmaya çalışıyor. Bu çabanın bir ölçüde başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Doğalgazın
Türkiye elektrik üretimindeki payı 2017’de yüzde 37’e geriledi. Ancak, bir ara
yüzde 50’ye yaklaşmış bu oranın azalması AKP’nin iddia ettiği gibi enerjide dışa
bağımlılığı azaltmadı. Tasarruf ve enerji verimliliğine büyümeyi etkiler
korkusuyla öcü muamelesi yapıldı. Doğalgaz gitti ithal kömür geldi. Enerjide
dışa bağımlılık konusunda ithal petrole hiç dokunulmadı. Tersine köprü,
havalimanı ve yollarla petrol tüketimi teşvik edildi. Böylece dışa bağımlılık
yüzde 75’leri bile görerek rekor kırdı. İthalat yükseldi, dolardaki artış da
üzerine tuz biber oldu. Yenilenebilir enerjiden kömüre, petrolden doğalgaza
sonuçta tüm alım garantileri, ticaret dolar üzerinden yapılıyor. Tercihler,
kilovatsaati 3-4 dolar sente elektrik üreten rüzgar, güneş yerine, 6 sentten
elektrik satan kömür olunca fatura daha da kabarıyor. İptal edilmezse nükleer
santrala verilen alım garantisinin 12,35 dolar sent olduğunu hatırlatalım.
Elektrik zammını asıl o zaman göreceğiz.
Son durum şu.
2018’in ilk sekiz ayında ithal kömür santralları elektrik üretiminin yüzde 20’sini
karşıladı, doğalgazla beraber elektriğin yarısı ithal kaynaklardan üretildi. 18
yıl önce Türkiye’de ithal kömürle çalışan bir santral olmadığını hatırlatalım.
Özelleştirme
kısmını da atlamayalım. Bugün fon ve vergiler hariç 100 TL’yi bulan bir
faturanın 30 TL’si iletim, dağıtım, kayıp ve kaçak bedellerine gidiyor. Dağıtım
bölgelerini alan şirketlerin kayıp ve kaçak oranlarını düşürmek için yatırım
yapacakları söylenmişti. Türkiye’de kayıp-kaçak oranı Dünya Bankası’nın son
verilerine göre yüzde 15. Dünya ortalaması ise yüzde 8. Yedi yıldır bir
ilerleme olmadı çünkü bu firmalar ihaleleri almak için dolar üzerinden
borçlandılar. 45 milyar doları aşan borçları olduğu söyleniyor. Bırakın yatırım
yapmayı, bedellerini bize ödeterek yardım alıyorlar.
Bir başka
yazıda devam etmek üzere soralım. Bu özelleştirmeler yapılmasa ve devlet
dağıtım şirketlerini elinde tutsaydı, tarihinin en kötü ekonomik krizlerinden
birini yaşayan Türkiye’de, kâr derdi olmayacağı için vatandaşa şu son zammı
yapmadan elektrik satamaz mıydı?