Özgür Gürbüz-BirGün / 4 Temmuz 2024
Akdeniz’in el değmemiş koylarının ortasında yapımı süren
Akkuyu Nükleer Santralı’nda bir skandal daha
ortaya çıktı. Tüm hisseleri
Rusya’ya ait Akkuyu Nükleer A.Ş. adlı proje şirketinin Yönetim Kurulu Üyesi Gennady
Sakharov, 28 Mart 2024 tarihinde Moskova’da rüşvet suçlamasıyla tutuklandı.
Moskova’nın ilgili Bölge Mahkemesi, Telegram hesabından Sakharov’un
parmaklıklar arkasındaki fotoğrafını paylaştı. Sakharov’un 15 yıla kadar ceza
alabileceği söyleniyor.
Ne gariptir ki, Akkuyu Nükleer’in 12 Mart’ta yaptığı son genel kurul çağrısının bir maddesi de Sakharov’a ayrılmıştı. Gennady Sakharov’un Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa talebinin 29 Mart’ta yapılacak genel kurul toplantısının gündem maddelerinden biri olması kararlaştırılmıştı. Sakharov muhtemelen başına gelecekleri biliyordu ve istifaya zorlandı ya da gündeme kibarca “istifa etti” notu düşürüldü. Bir başka olasılık da Moskova’daki sürecin basına geç aksettirilmiş olması. Bu yazı hazırlanırken Akkuyu Nükleer’in sitesinde hâlâ Sakharov’un ismi Yönetim Kurulu üyesi sıfatıyla yer alıyordu. Ticaret sicil kayıtları da değişmemişti.
Gennady Sakharov Akkuyu Yönetim Kurulu’nun beş üyesinden biriydi. Aynı zamanda Rusya’nın nükleer devi Rosatom Devlet Şirketi'nin sermaye yatırımları ve inşaatlardan sorumlu direktörüydü. Rosatom da bildiğiniz gibi Akkuyu Nükleer Santralı’nın sahibi, Rusya Federasyonu’na ait bir devlet şirketi.
Söz konusu suçlama rüşvet olunca elbette bunun Türkiye’ye uzayıp uzamadığı konusunda şüphelenmemiz gerekiyor. Tass Haber Ajansı, aynı suçlama kapsamında gözaltına alınan bir başka kişinin de ‘Elguji Kokosadze’ olduğunu belirtti. Kokosadze, Rusya’nın nükleer enerji alanında çalışan en büyük özel şirketlerinden biri olan Orgenergostroy’da Birinci Genel Müdür Yardımcısı idi. Sakharov’un Rosatom’un bir işiyle ilgili kontratı, Kokosadze’den rüşvet alarak Orgenergostroy şirketine verdiği iddia ediliyor. Bu şirket Rosatom’un daimi yüklenicisi diye biliniyor. Kokosadze’nin şirketinin üzerinde çalıştığı projeler arasında Akkuyu’nun da olduğunu belirtelim. Özetle söylersek meselenin Akkuyu’ya kadar uzanması mümkün.
Nükleer enerji ve rüşvet konularının yan yana gelmesi
kimseyi şaşırtmaz. 2000 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit hükümetinin
iptal ettiği geçmiş projede de rüşvet söylentileri ayyuka çıkmıştı. Yukarıdaki rüşvet
iddiası Akkuyu ile ilgili olmasa bile, nükleer endüstriyle ilgili. Dev
ihalelerden, büyük paralardan söz ediyoruz. Konuşulan para miktarı büyüdükçe
yolsuzluk olasılığı da o oranda artıyor.
Elimden geldiğince panel veya toplantılara katılıp, özellikle nükleer enerji
konusunda bildiklerimi kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyorum. Veriler, çevresel ve
ekonomik değerler ışığında konuyu tartıştığımızda herkes nükleer santral
ısrarının mantıklı bir açıklaması olmadığını görüyor. Sonra da bana şu soruyu
soruyor: “Aynı elektriği güneş veya rüzgardan dört kat daha ucuza üretmek
varken neden nükleer santralı tercih ediyorlar”. Ben de bu soruyu
soranlara, “mantıklı bir açıklaması yok” diye yanıt veriyorum. Belki de
ahlaklı bir açıklaması yoktur.