Özgür Gürbüz-BirGün / 7 Mart 2019
Çernobil - Foto: O. Gurbuz |
Nükleer enerji
zor durumda. Maliyetler arttı, kaza riski Fukuşima’yla tekrar gözler önüne
serildi. Kamuoyu araştırmalarında halkın ilk tercihi olan yenilenebilir enerji,
iklim krizinden çıkış için çok daha hızlı ve gerçekçi bir çözüm üretiyor. Nükleer
pazarlamacılar çaresiz kaldı ve şimdi ellerindeki en tehlikeli kozu oynuyorlar.
Nükleer silah diyemedikleri için “nükleer güç” diyerek santral satmaya devam
etmek. Milliyetçilikle süsledikleri nükleer güç yalanlarıyla geri bırakılmış
devletleri kandırıyorlar. Ortadoğu da bunun için en uygun yer. İran, Suudi
Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye, tuzağa düştü bile.
Önce şunu
netleştirelim. Nükleer güç, nükleer silah sahibi ve bunu kullanabilecek teknik
ve politik güce sahip ülke demek. Nükleer santral sahibi olmak sizi nükleer güç
yapmaz. Dünyada şu ana kadar nükleer silahı bir başka ülkeye karşı kullanan tek
ülke ABD. İkinci Dünya Savaşı’nda, İngiltere, Fransa gibi müttefiklerinin
yanında olduğu bir dönemde Japonya’ya karşı bunu yaptı. Nükleer silah sahibi
ülkeler ise ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere, İsrail, Kuzey Kore, Hindistan
ve Pakistan. İsrail, nükleer silah sahibi olduğunu hiç itiraf etmedi ama herkes
olduğunu kabul ediyor.
Nükleer
silahınızın olması da sizi nükleer güç yapmaz. Onu kullanmak için uzun menzilli
füze teknolojisine veya bombaları taşıyabilecek bir uçak ve muhtemelen onu
koruyabilecek bir filoya ihtiyacınız var. Politik, ekonomik ve askeri gücünüz
de olmalı çünkü ekonomik ambargolarla (İran gibi) karşı karşıya kalabilirsiniz.
Hindistan ve Pakistan arasındaki son çatışmalar nükleer silahların ne kadar işe
yaramaz olduğunun bir göstergesi aslında. ABD, Hindistan uçağının Pakistan’a sattığı
F-16’larla düşürüp düşürülmediğini inceliyor. Bu uçaklar belli koşullarla satılıyor.
F-16’lar kullanılmışsa Pakistan’a ciddi yaptırımlar gelebilir. Nükleer silah
sizi bunlardan koruyamaz. Ekmek bulamadığınızda atom bombası yersiniz.
Nükleer silah
sahibi olsanız bile kullanım kararını kolayca alamazsınız çünkü dünyanın
dengeleri başka türlü işliyor. Nükleer silah sahibi dört ülkenin; ABD, Fransa,
İsrail ve İngiltere’nin kuşatmasından çıkmayı başaran Suriye’nin nükleer silahı
olmadığını bir kez daha hatırlatalım.
Nükleer silah
üretmek için santral kurmanız da gerekmiyor. İsrail’in hiç nükleer santralı
olmadı ama silahı var. Nükleer silahları zenginleştirilmiş uranyumdan veya
plütonyumdan, gerekli teknolojiye sahipseniz elde edebilirsiniz. Santrallarda kullanılmış
yakıtlar plütonyum içerir ama dünyanın gözü buradadır. Rusya’nın Mersin’de
kuracağı santraldan çıkacak içinde plütonyum olan yüksek seviyeli atıkları alıp
götüreceğiz demesi bu yüzden. Santralın zenginleştirilmiş uranyum yakıtı da
Rusya’dan gelecek. Türkiye’nin iki noktaya da erişimi kapalı.
Ortadoğu’daki
diğer projeler de böyle. İran, yakıtını kendi üretmek için zenginleştirme
tesisi kurmaya kalkınca herkes üstüne yürüdü. 2011’den bu yana çalışan nükleer
reaktörü onları nükleer güç yapmadı. Yakıt ve atık işi Rusya’nın elinde olduğu
için kimsenin orayı sorun ettiği yok. Elinizin altında bu maddeler var diye
düşünebilirsiniz ama bunlara erişmeye çalışmak, yukarıda da söylediğimiz gibi
başka bir güç olmayı ve teknolojik birikime sahip olmayı gerektirir. Trump’ın
attığı tweetlerle sallanan bir ekonominin, altına imza attığı nükleer
silahsızlanma anlaşmalarını hiçe sayıp böylesine riskli işlere girmesi mümkün
değil. Nükleer santral kuruyoruz diye nükleer güç olacağını sanan
hayalperestlere duyurulur.
Asıl sorun,
başta Rusya olmak üzere, işsiz kalan nükleer şirketlerin Ortadoğu’daki
gerilimleri “nükleer güç” algısını kullanarak nükleer santral ticaretine dökmüş
olmaları. İran, Türkiye ve Mısır’da Rusya etkin. Fransa ve ABD, Suudi
Arabistan’la pazarlıkta. Güney Kore, Birleşik Arap Emirlikleri’nde santral
kuruyor. Bu ülkelerin belki hiçbir zaman nükleer silahı olmayacak ama hepsi füze
veya uçakla bile saldırıldığında Hiroşima’ya atılan bombadan daha fazla zarara
yol açacak bir nükleer hedefe (santrala) sahip olacak. Türkiye ve Ortadoğu’da
nükleer santral sahibi olmayı nükleer silah sahibi olmakla karıştıranların ve
bunu iyi bir şey sananların göremediği tuzak da bu.