Özgür Gürbüz-BirGün/17 Temmuz 2017
Foto: James Morgan-WWF |
Ocak ayında
gündeme gelen palmiye yağı tartışmalarında odak noktası sağlıktı. Avrupa Gıda
Güvenliği Kurumu, palmiye yağının 200 dereceden yüksek ısıda rafine edildiğinde
diğer bitkisel yağlardan daha kanserojen olduğunu söylemişti. Konu herkesin
ilgisini çekti çünkü dünyadaki bitkisel yağ tüketiminin yüzde 38’inde palmiye
yağı var. Bisküviden deterjana, hayvan yeminden araç yakıtına kadar birçok
alanda bu yağ kullanılıyor. Diğer bitkisel yağlara göre aynı miktarda yağ elde
etmek için daha az toprağa ihtiyaç duyması palmiye yağını öne çıkarıyor. Ucuz,
verimli ve kullanım alanı geniş.
Buraya kadar
her şey güzel görünüyor ama palmiye yağı tartışmalarının sağlık dışında bir
başka boyutu daha var, o da doğa. Bu ağaç türü deniz seviyesine yakın, sıcak ve
nemli yerleri seviyor; yağmur ormanlarını. Yağmur ormanları, orangutanlardan
kaplanlara, vahşi hayatın son sığınağı. Palmiye yağı tüketimi arttıkça bu hayvan ve
eşsiz bitki türlerinin evleri talan ediliyor. İklim değişikliğini durdurma
konusunda önemli role sahip yağmur ormanlarının giderek küçülmesi de daha az
karbondioksitin tutulmasına neden oluyor. İklim daha hızlı değişiyor. Sorun
bunlarla sınırlı da değil. Bu ormanlarda yaşayan yerli halklar, küçük çiftçiler
ve onları savunan çevrecilerle insan hakları savunucuları palmiye
üreticilerinin baskısı altında. Bağımsız kuruluşlar, her ay yaklaşık 16
kişinin, topraklarını korumak veya korumaya çalışanlara yardım etmek isterken
öldürüldüğünü belirtiyor.
Her yıl 10 milyon hektar orman yok ediliyor
Mevcut ağaçların
yüzde 86’sı Endonezya ve Malezya’da. Artan talep, yağmur ormanlarının
kesilmesine ve yerine palmiye yağı veren ağaçların dikilmesine yol açıyor. Malezya
ve Endonezya’da her yıl 10 milyon hektarlık yağmur ormanı kesilip yerine
palmiye ağaçları dikiliyor. Her saat başı, 300 futbol sahası büyüklüğünde bir
orman alanı yok ediliyor. Palmiye yağ üretimi son 15 yılda üç kat arttı ve
yılda 70 milyon ton seviyesine ulaştı. Ticari açıdan da önemli bir ürün haline
geldi. Palmiye yağı dünyadaki bitkisel yağ ticaretinin yüzde 66’sından sorumlu.
Dünya Doğayı
Koruma Vakfı’nın (WWF) ‘Palm Oil Scorecard’ adlı raporu bunun gibi onlarca çarpıcı
veriye sahip. Aslında rapordan çok bir puan kartı ya da karne demeliyiz. Dondurmadan
ruja kadar her yerde palmiye yağı kullanılabiliyor. Bu karne de şirketlerin
palmiye yağı ve palmiye yağı içeren ürün alımında ne kadar hassas
davrandıklarını gözler önüne seriyor.
Türkiye ile ilgili veriler yok
Karnesi
verilen 137 şirketten 28’inin WWF’e ve RSPO’ya rapor vermediklerini baştan
belirtelim. Ve yine sadece 98’i ne kadar palmiye yağı kullandıklarını
açıklamayı kabul etmiş. Bunlardan sadece 58’i tüm palmiye yağı tüketimini sertifikalı
ürünlerden karşılıyor. Adı geçen şirketlerin bazıları Türkiye’de de faaliyette
ancak veriler Avustralya, ABD, Avrupa, Hindistan, Kanada ve Japonya’yı
kapsıyor. Yurt dışındaki faaliyetlerini şeffaflaştıran Migros, Carrefour ve Pepsi Cola gibi dev şirketlerin Türkiye’de de aynı hassasiyeti göstermesi gerek.
Atılması gereken
temel adımlar değerlendirildiğinde birçok şirketin doğru yolda ilerlediği
görülüyor. Perakendecilere baktığımızda Carrefour, Migros, Marks and Spencer ve
IKEA’nın 9 üzerinden 9 aldığını görüyoruz. İşin üretici tarafında ise Danone,
Kellogg’s, Heinz, Unilever ve Pepsi yine tam not alan firmalar. Avon, Johnson
and Johnson, L’Oreal, Barilla, Ülker’in satın aldığı United Biscuits 9
üzerinden 8; Procter and Gamble 7, Nestle ise 6 alıyor. Nestle’nin kullandığı palmiye
yağının sadece yüzde 24’ü sürdürülebilirlik sertifikasına sahip. Procter and
Gamble’da ise bu oran yüzde 41. İş hedeflere gelince notlar yüksek ancak bu
hedefleri tutturma konusunda sorunlar yaşanıyor. 2015 yılında tamamen
sertifikalı palmiye yağı kullanacağım diyen 77 şirketten sadece 56’sı hedefini
yakalayabilmiş.
Haliyle
yukarıdaki, temel adımlar üzerinden yapılan değerlendirme size her şeyi
anlatmıyor. Özellikle süpermarketlerde, başka şirketlere ait ürünler de
satılıyor. O ürünler de hesaba katılınca hepsinin notları düşüyor. Tedarik zincirinin
de hesaba katıldığı Örneğin IKEA 10 üzerinden 8, Migros 6,2 alıyor. Carrefour
ise 10 üzerinden sadece 4,7 puan alabiliyor.
Şirketlerin
karnelerine bakıp onlara bisiklet mi alırsınız yoksa palmiye yağı içeren
ürünleri almaktan vaz mı geçersiniz bilemiyorum. Karar sizin. Ne de olsa bu
firmaların velisi, yani onların ürettiği ürünleri alan, ayakta kalmalarını
sağlayan tüketiciler sizlersiniz.
Şirketlerin tedarik zincirlerinin de değerlendirildiği süreçte
sürdürülebilir palmiye yağı kullanım karneleri
|
|||
Yıllık palmiye yağı kullanımı (ton)
|
%100 Fiziksel CSPO
geçiş tarihi *
|
Karne notu
(10 üzerinden)
|
|
Danone
|
34.457
|
2015
|
10
|
Ferrero
|
181.000
|
2015
|
10
|
IKEA
|
41.686
|
2015
|
8
|
United Biscuits
|
76.196
|
2016
|
7,7
|
Marks & Spencer
|
3.630
|
2020
|
7,4
|
Migros
|
12.696
|
2015
|
6,2
|
Kraft Heinz
|
12.732
|
2025
|
6
|
Barilla
|
34.696
|
2015
|
5
|
Carrefour
|
12.632
|
2020
|
4,7
|
Unilever
|
1.513.265
|
2019
|
3,9
|
L’Oreal
|
54.986
|
2020
|
3,8
|
Pepsi
|
452.743
|
2020
|
2,8
|
Nestle
|
417.834
|
2020
|
1,9
|
Procter & Gamble
|
493.677
|
2020
|
1,2
|
Mc Donald’s
|
122.669
|
2020
|
0,5
|
*Birçok firma CSPO sertifikalı
palmiye yağı kullanıyor olsa da bu yağlar belirli yerlerde birbirine karışıyor.
Fiziksel anlamda da sertifikasız yağlara karışmamış olanlar için %100 CSPO kavramı kullanılıyor.
***
Şirketlerin puanlaması nasıl yapılıyor?
Foto: Greenpeace |