Her şey Silifke’den Hasan Gültekin’in, elektrik faturasındaki kayıp-kaçak bedeline itiraz ederek Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvurmasıyla başladı. Hakem Heyeti Gültekin’i haklı buldu, 26 lirayı bulan kayıp kaçak bedelinin iadesini istedi. Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş. karara direndi. İş büyüdü ve dava Yargıtay’a taşındı. Yargıtay karar düzeltme talebini de geçtiğimiz günlerde reddetti ve tüketici lehine karar verdi. Sorun artık 26 lira meselesi değil. Türkiye’deki tüm elektrik abonelerinin dağıtım şirketlerine yıllardır ödediği kayıp-kaçak bedellerini geri isteme hakkı var.
Enerji piyasası şimdi bu kararla yatıp kalkıyor. Bildiğiniz gibi TEDAŞ’ın elinde bulunan elektrik dağıtım sistemi 18 ayrı parçaya bölünmüş ve 12 milyar 700 milyon dolar karşılığında özelleştirilmişti. Özelleştirmeden önce de kayıp kaçak bedeli tüketiciden tahsil ediliyordu ama o zaman muhatap devletti. Milyar dolarları ihalelere yatıran şirketler dağıtım bölgelerini teslim aldıktan sonra da kayıp-kaçak bedelini tüketicilere yansıtmaya devam etti. Halbuki özelleştirmeler yapılırken bu şirketlerden kayıp-kaçak oranlarını aşağıya çekmeleri istenmiş, özelleştirmeler böyle savunulmuştu.
Enerji Bakanı Taner Yıldız Türkiye’de kayıp kaçak oranının yüzde 15 olduğunu söylüyor. Enerji santrallerinden dağıtım bölgelerine getirilirken meydana gelen ‘iletim kaybı’ dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda değil. Dağıtım kaybından ise onlar sorumlu. 2013’te dağıtım kaybı 31,5 milyar kilovatsaat. Bunun yüzde 7’si teknik kayıp, kalanı kaçak elektrik. Şirketlere verilen elektriğin neredeyse beşte biri buharlaşıyor.
Dağıtım şirketlerinin bölgelerindeki kayıplardan (teknik nedenlerle kabul edilebilir kısmı hariç) ve kaçak elektrik kullanımından tüketici sorumlu tutulamaz. Faturalarınızda kuruş gibi görülebilir ama rakam az buz değil. Elektrik Mühendisleri Odası son üç yılda dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçaklar için elektrik abonesi tüketicilerden topladığı miktarın 13 milyar TL’yi bulduğunu açıkladı. Oysa bu konuda sorumluluk tüketicide değil dağıtım şirketlerinde.
Konu kaçak elektrik kullanımına gelmişken şunu da belirtelim. Sanıldığı gibi bu iş sadece Doğu’da olmuyor. Batı’da da kaçak elektrik kullanılıyor. Oranlar Doğu’da yüksek ama Batı’da da tüketim miktarı fazla. Vangölü dağıtım bölgesinde kayıp-kaçak yaklaşık 3,5 milyar, Boğaziçi bölgesinde ise 2 milyar kilovatsaat. Kaçak elektrik kullananların bir bölümünün elektrik parasını ödeyecek durumu yok. Nedeni fark etmez, kaçak elektriğin tüketiciye yüklenmesi kabul edilemez. Devlet istiyorsa elektrik parasını ödeyemeyenler için bir yardım fonu veya bir sosyal tarife oluşturabilir ama önce parası olup da elektrik faturası ödemeyenleri belirlemeli. Bu da tüketicinin işi değil, bu işten para kazanan dağıtım şirketlerinin işi.
Tek tümceyle söylersek Yargıtay çok yerinde bir karar vermiş. Sen, iletim kayıplarını azaltma, kaçakları yakalama, yoksullara bir çözüm üretme ama tüm bunların maddi sorumluluğunu faturasını düzenli ödeyen tüketicinin üzerine yükle. Türkiye gerçekten de girişimci için cennet gibi bir ülke!
Dağıtım şirketleri panikliyor. Herkes dava açar, yıllardır ödedikleri kayıp-kaçak bedellerini geri isterse ne yaparız diye korkuyorlar. Hükümet ne yapıyor dersiniz? Şirketlerin yardımına koşuyor. Yeni bir yasa hazırlayıp kayıp-kaçak bedelini resmileştirmeyi planlıyor. Kulislerde, mahkemelerin iadesini istediği kayıp kaçak bedellerinin bile faturalara yansıtılarak şirketlerin mağdur edilmeyeceği konuşuluyor.
Halk vergisini ödemese ceza özel sektöre kesilir mi? Kesilmez. Özel sektör üstüne düşeni yapmadığında ise ceza halka kesiliyor. Flash TV’de neden kesintisiz göbek attıklarını şimdi daha iyi anlıyorum. Bu ülkede göbek atmayıp da ne yapacaksın?