Özgür Gürbüz-BirGün / 13 Mart 2024
Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, hükümete yakınlığıyla bilinen Turkuvaz Medya Grubu’nun Foto: Fukuşima - UAEA
düzenlediği bir toplantıda, Akkuyu
Nükleer Santralı’nın ilk ünitesinin yıl sonunda elektrik üretmeye başlayacağını
söyledi. Bayraktar, diğer nükleer santrallar için adı geçen Sinop ve Kırklareli
konusunda da ilgilenen ülkelerin adlarını açıkladı. Sinop’a Rusya ve Güney
Kore, Kırklareli’ne ise Çin’in talip olduğunu ve müzakerelerin sürdüğünü
söyledi. Toplantıyı yöneten iki “gazeteci” Enerji Bakanı’na “Türkiye’nin neden
güneş ve rüzgârdan çok daha pahalıya elektrik üreten nükleer santral yapmak
istediğini ve nükleer santralların atıklarının ne olacağını sormadı. Deprem ile
kaza riski, Rusya’ya bağımlılık konularıysa hiç gündeme gelmedi. Şaşırmadık
tabii.
Enerji Bakanı’nın konuşmasında tereddütle açıkladığı bir bilgi de vardı. Rusya’nın karşı karşıya kaldığı yaptırımların Akkuyu’da sorun yarattığını açıkladı. Bayraktar, “…ama süreçte karşı karşıya olduğumuz açık ve kapalı bazı yaptırımlar var. Özellikle Rosatom’un karşı karşıya olduğu bazı sıkıntılı durumlar var, onları sahaya yansıtmadan çözmeye çalışıyoruz” dedi. Cumhuriyetin 100. yılına yetiştirilemeyen Akkuyu’nun gecikme sebeplerinden birini öğrendik. İlk reaktör resmi olarak inşaata başlayalı altı yıl oldu. Bu gecikmenin maliyetini ve santralın sahibi Rusya’nın bu farkı “çeşitli yollarla” bizden tahsil edip etmeyeceğini ise henüz bilmiyoruz
Küçük reaktörler
Bakan Bayraktar, küçük modüler nükleer reaktörlerden de bahsetti ama dünyada bu
tanıma uyan bir reaktörün olmadığını söylemedi. Fukuşima sonrası iyice köşeye
sıkışan nükleer endüstrinin son pazarlama hamlesi modüler reaktörlerin değil
bir örneği, imalatı bile yok. Bizim de dilimize yapışan “Küçük Modüler Nükleer Reaktör”
tanımı aslında nükleer enerjinin yeni reklam kampanyasının sloganı. Her başları
sıkıştığında yeni bir şey bulmuş gibi yapan nükleer lobi şimdi de küçük modüler
reaktör kavramını ortaya attı. Halihazırda inşaatına başlanan, modüler üretimi
yapılan bir reaktör yok ama herkes varmış gibi yazıyor. Bahsedilen aslında
küçük güçte nükleer reaktörlerden başka bir şey değil. Atık sorunu aynı, kaza
riski aynı üstelik daha da pahalı olacak gibi görünüyor. Küçük reaktörlerin en
büyük pazarlamacısı ABD ancak ülkede bir inşaat bile yok. Tasarım aşamasında
kalan NuScale projesi de yattı. İlk açıklanan maliyeti ile son maliyet arasında
250 kat fark çıkınca Idaho’da düşünülen projede kapatıldı.
Nükleer rönesans hayalleri
Nükleer lobi, Çernobil’den bu yana elektrik üretiminde nükleer enerjiyi yeniden
bir seçenek yapacak araçlar arıyor. 2000’lerin ortasında “nükleer rönesans”
sloganıyla dev reaktörleri pazara sürmüş, bunların çok ucuza elektrik
üreteceğini iddia etmişlerdi. Başını Fransa’nın çektiği rönesans atağı,
Finlandiya’da bir reaktörün 17 yılda bitirilmesi, Fransa’daki ikizinin ise 17
yıla rağmen bitirilememesiyle yola çıkamadan çakıldı. Bu yıl bitirileceği
söylenen Flamanville-3 reaktörünün maliyeti ilk duyurulduğunda 3 milyar dolardı.
Fransız şirketin son tahmini ise 14 milyar doları geçti. Nükleer rönesans
reaktörünün maliyetinin faizlerle beraber 21 milyar doları bulacağı tahmin
ediliyor.
Nükleer 6 kat pahalı
Santralların ilk yatırım maliyetlerindeki artış elektrik üretim maliyetlerine
de yansıyor haliyle. Dünyaca bilinen finansal danışmanlık şirketlerinden
Lazard’ın seviyelendirilmiş elektrik maliyetleri analizi nükleer enerjinin
çaresizliğini de ortaya koyuyor. Seviyelendirilmiş elektrik maliyeti, yapımdan
yakıta tüm maliyetlerin hesaplanarak bir kilovatsaat elektrik üretiminin
maliyetini size veriyor. Sübvansiyonların hesaba katılmadığı bu analize göre, mevcut
teknolojiler içinde en ucuza elektrik üretebilecek kaynaklar rüzgâr ve güneş.
Kilovatsaat maliyeti 2,4 dolar sente kadar düşebiliyor. Nükleer enerjide ise en
düşük fiyat 14,1 dolar sent olabiliyor. Nükleer santrallar rüzgâr ve güneşe
göre altı kat daha pahalıya elektrik üretiyor. Nükleer santraldan elektrik
üretmenin maliyeti 22 sente kadar çıkabiliyor. Türkiye’nin Rusya’ya ödeyeceği
fiyatın 12,35 dolar sent olduğunu da hatırlatalım. Analizin gerçek fiyatlara ne
kadar yakın olduğunu görüyoruz.
Rüzgâr ve güneş santrallarına depolama üniteleri ekleyip, kesinti sorununu ortadan kaldırmak isterseniz de maliyetler en düşük 4,2, en yüksek 11,4 sent oluyor. Nükleer santralların en iyi örneğinden ve Akkuyu için Rusya’ya ödeyeceğimiz fiyattan hâlâ daha ucuz. Kim daha pahalı elektrik ister sorusuna yanıt vermek için parmaklarınızla iktidarı gösterebilirsiniz. Bu hükümete oy verenlerin elektrik faturalarından şikâyet etme hakkı yok.
Mevcut iktidar düştüğü nükleer tuzaktan
kendini çıkaracak politik cesarete sahip değil. Nükleer belayı Sinop ve
Kırklareli’ne de yaymaya çalışarak hem dışa bağımlılığı hem de nükleer riski
artırıyor. Muhalefetin büyük bir kesimi de partisinden medyasına kadar “nükleer
teknoloji iyidir” önyargısı nedeniyle sessiz. Televizyonlarda tartışma programı
bile yok! Halkın büyük çoğunluğu nükleere karşı iken, nükleer karşıtlığını
politikalarına taşıyamamanın bedelini hepimize ödetiyorlar.