Özgür Gürbüz-BirGün/15 Temmuz 2016
Tuz Gölü - Foto: kulturvarliklari.gov.tr |
İki yılda bir
yapılan toplantılarda hem yeni adaylıklar hem de hâlihazırda listede yer alan
bölgelerin durumları değerlendiriliyor. İstanbul’da ayın 20’sine kadar sürecek
toplantıda da 27 yeni alanın adaylığı tartışılacak. Bunlardan bir tanesi
Türkiye’den; Kars’a yaklaşık 50 km uzaklıktaki Ani Harabeleri Dünya Miras Listesi’ne alınırsa, korunması için
kaynak bulmak daha kolaylaşacak. Batı mimarisine de örnek olduğu söylenen ve
onarılmayı bekleyen 26 kilisesiyle Ani kenti dünyanın ortak mirası olacak.
Belki Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri düzeltmek için bir başlangıç
da olur.
Dünyadaki 1031
miras alanından 15’i Türkiye’de. Bunların 13 tanesi kültürel, iki tanesi ise (Pamukkale ve Göreme Milli Parkı) hem doğal hem kültürel özellikleri nedeniyle
listede. Miras Listesi’ne sadece doğal güzellikleri nedeniyle sokabildiğimiz
bir tek yer bile yok. Geçici listemizde bekleyen 60 yer daha var ama bunlardan
sadece bir tanesi, Tuz Gölü doğal
miras niteliğinde. Geçici listede hem doğal hem kültürel özellikleriyle Kekova ve Güllük Dağı-Termessos Milli Parkı karma alanlar olsa da kalan 57
alan kültürel miras olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin doğasının çok iyi
koruduğunu iddia edenleri zora sokacak bir durum bu. Halbuki aksi mümkün. WWF-Türkiye
Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem, Türkiye’nin çok sayıda doğal mirası hak
ettiğini ve bu konuda yetkililerin ve uzmanların sivil toplumu da işin içine
katarak kafa kafaya verip çalışması gerektiğini söylüyor.
Doğal miras
listesine aday alanımızın olmayışı aranan nitelikte alanlara sahip olmadığımıza
bağlanamaz. Listelere girmek için alanları devletlerin aday göstermesi
gerekiyor. Sivil toplumun böyle bir yetkisi yok. Devlet istemezse hiçbir şey
olmuyor. Türkiye’nin doğal alanlar için aday gösterme konusunda belirgin bir
isteksizliği var. Küre Dağları, Kaçkarlar veya İğneada Longoz Ormanları Milli
Parkı aday gösterilse ve çaba sarf edilse listeye girmeleri zor olmaz.
Türkiye’nin 1988’den beri Miras Listesi’ne yeni bir doğal alan kaydettirememiş
olması, dönemin hükümetlerinin her an her doğal alanı bir baraja, bir santrale,
taş ocağı ya da yapılaşmaya açma hesabından kaynaklanıyor desek çok itiraz eden
olmaz.
Bu tür
statüler, ayak bağı olarak görülüyor. İğneada UNESCO listesine girerse oraya
termik ve nükleer santral yapabilir misiniz? Kaçkar Dağlar’ı bu listeye dahil
edilse dünya mirasının üzerinden ‘yeşil
rant yolları’ açabilir misiniz? İklim değişikliğini umursamayarak
kurumasına neden olduğunuz Tuz ve Meke göllerini miras listelerine aldırabilir
misiniz? Tuz Gölü’nün altına doğalgaz deposu yapabilir misiniz? Hayır çünkü
diğer ülkeler bu duruma itiraz edip miras listesinden o yerin çıkarılmasını
bile isteyebilir. İki gün önce İstanbul’daki toplantıda Belize’nin petrol arama
çalışmaları nedeniyle uyarılması bir örnek. İşte asıl dert bu. Belki bir gün
orayı da ranta açarız düşüncesiyle Türkiye’deki doğal miras alanlarının çoğu
aday gösterilmiyor. Ilısu Barajı’nın altında kalması istenen Hasankeyf gibi
olağanüstü bir kültürel mirasın aday gösterilmemesi gibi.
WWF’in (Dünya
Doğayı Koruma Vakfı) belirttiği gibi, miras listelerindeki bu alanlar sadece
hayvanlar ve bitkiler için önemli değil, insanlar da buradaki doğal kaynakların
korunmasından faydalanıyor. Dünyada 11
milyon insan gıda, barınma, ilaç ve su elde etmek için bu sahalara muhtaç.
Dünya miras listelerindeki 229 doğal ve karma alanın yarısı tehdit altında.
Halbuki bu alanların yüzde 90’ı o bölgelerde yaşayan insanlara iş ve ekmek
sağlıyor. Biraz önce bahsettiğim Belize’deki miras alanının yok olması 190 bin
kişinin geçimini riske atıyor örneğin. Bir baraj bir şirketi zengin ederken
korunan bir alan binleri mutlu ediyor. Görüldüğü üzere mesele, birkaç kişiye
değil binlere hizmet eden hükümetleri başa geçirme meselesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder