Özgür Gürbüz-BirGün / 10 Mart 2023
Antalya’nın Kemer
ilçesinde yer alan Phaselis antik kentindeki Cennet ve Bostanlık koylarını
betona boğuyoruz. Phaselis 1. derece arkeolojik sit alanı. Tabiri caizse oraya ‘çivi
bile çakmamanız’ gerek ama AKP Hükümeti, ‘Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve
Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi’ adıyla o güzelim koyları talan ediyor.Foto: Phaselis'e Dokunma Hareketi
Phaselis, Antalya sınırları içerisinde el değmemiş birkaç koya ev sahipliği yapıyor. Kum plajı denize rahat bir erişim sağlıyor, denizin kenarındaki ağaçlar da gölge isteyene gölge veriyor. Sandalyesini veya havlusunu alan yıllardır bu alanda denize giriyor, tarih ve doğanın keyfini çıkarıyor. Hükümet ise bölgedeki beton eksikliğini görmüş olmalı ki, ağaçların altında değil bir işletmenin çatısı altında güneşlenmenizi sağlayacak pergolalar inşa etmek istiyor. Denizle orman arasında dondurma satılacak bir büfe, şezlong kiralayacak bir ofis olmadığını da fark etmişler. Betondan zeminler üzerine oturtulmuş bir kafenin yokluğu da gözlerinden kaçmamış.
Bölgeyi biliyorum. O koylara gidenler zaten yanında yiyeceğini ve içeceğini götürür. Var olan duşlar da herkese yeter. Tarihle baş başa, başka bir yerde yapılamayacak bir tatili orada yapıp, çok fazla para harcamadan eve dönmek mümkün. Türkiye’de sayıları giderek azalan bakir alanlardan biri burası. İşte bu yüzden, Phaselis’e Dokunma Hareketi, doğa ve kültürü korumaya çalışanlar bölgeyi korumak için el ele verdi. Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan projeyi durdurmasını istiyorlar. Arkeolojik sit alanından kepçelerin bir an önce çıkarılması ve dökülen betonun kaldırılması gerek.
***
Türkiye’nin 2022 yılı turizm geliri 46 milyar doları geçti. Ülkeye 51 milyon turist geldi. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yaklaşık yüzde 5’i turizmden elde edildi. 2019’da Türkiye’yi yine 51 milyon turist ziyaret etmişti ama o yıl turizm gelirlerinin GSYH içindeki payı yüzde 5,4’tü. Turizm gelirleri artsa da GSYH içindeki payı düştü. İspanya’da turizmin GSYH içindeki payı yüzde 15’lerde. İspanya ve Türkiye’ye kıyasla beton otellere daha az gönül vermiş Yunanistan’da ise bu oran yüzde 20’lere ulaşıyor.
Bu gerilemedeki etkenlerden biri Türk lirasının değer kaybı ve Türkiye’nin ‘ucuz tatil’ ülkesine dönüşmesi. 2021’de Türkiye’ye gelen her turist 1028 dolar harcarken, 2022’de 901 dolar harcadı. Aynı sayıda turist gelmesine rağmen, daha az harcadıkları için 6,5 milyar dolarlık bir kayıp (51 milyonu baz alırsak) söz konusu.
Bir ülkenin turizm gelirinin GSYH içindeki oranının yüksek olmasıyla doğa koruma arasında bir ilişki var. Büyük oteller aracılığıyla yapılan ve ‘paket tur’lara dayanan turizmin geliri daha düşük. Avantajı ise turizm konusundaki yetersizliğinizi kapatması. Otel, havuz ve halka ait olması gereken bir plajı sahiplendiğinizde satacak bir ürününüz oluyor. Diğerinde ise ‘ürün’ ülkenin tarihi ve kültürel zenginlikleri. Onları bilmek, farkında olmak yetmez, korumak da gerekir. Türkiye Phaselis örneğinde olduğu gibi binlerce yıllık bir ‘sermayeyi’ korumayı değil, satıp 20 yılda tüketmeyi tercih ediyor. Mirasını har vurup harman savuran bir insan gibi.
Elinizde satabileceğiniz
sadece güzel bir plaj varsa oraya en büyük oteli dikmeye çalışırsınız. Bunu
yapan ülke, 12 bin yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu’nun mirasını
taşıyan Türkiye ise Akdeniz ve Ege’nin güzel plajları düzenleyeceğiniz turların
sadece süsü olur. Türkiye’deki terslik de burada. Turizm politikası o kadar
yanlış ve kısa dönemli çıkarlar üzerine kurgulanmış ki, dünyanın turizm
başkenti olacak bir ülke; Göbeklitepe’yi, Kapadokya’yı, onlarca farklı kültürün
mirası yemeklerini, Şamanizm’den Sufizm’e uzanan inançsal zenginliğini, Hititlilerden
Antik Yunan’a, Selçuklulardan Osmanlı’ya kadar uzanan tarihsel geçmişini görmeleri
için tüm dünyaya davetiye göndereceğine, o zenginliğin ortasında beton kararak dondurmacı
ve büfe yapıyor.