Özgür Gürbüz-BirGün / 30 Haziran 2023
Çin, iki hafta
önce toryum temelli prototip nükleer reaktörüne çalışma izni verdiğini
açıkladı. Toryum Foto: DiaNuke.org
trolleri de bu haberin üstüne atlayıp, toryumla ilgili övgü
dolu metinler, sosyal medya paylaşımları yaptı. Toryum da bor gibi sevdalı
olduğumuz ‘kurtarıcılarımızdan’. Türkiye’deki toryum aşkının nedeni ise toryum
rezervleri.
Dünya Nükleer Birliği’ne (WNA) göre Türkiye toryum rezervleri açısından dünyada altıncı sırada yer alıyor. Dünyadaki çalışır durumdaki nükleer reaktörlerin hepsi zenginleştirilmiş uranyumla çalışıyor. Pek bahsedilmez ama Türkiye’nin uranyum rezervleri, Mersin’de yapımı süren nükleer reaktöre bile yetecek düzeyde değil. Uranyumu çıkarıp zenginleştirecek, yakıt haline getirecek bir tesisimiz de zaten yok. Rezervlerin az olması nedeniyle böyle bir tesisin olmasının da bir anlamı yok zaten.
Nükleer reaktörlerde uranyum yerine toryum kullanılabilirse, Türkiye’deki nükleer severler yakıt sorununu çözebileceklerini düşünüyor; dışa bağımlılık meselesi. O yüzden de görmedikleri, sarılıp koklayamadıkları toryumla aralarında melankolik bir aşk var. Sarılsalar bu aşkın nasıl kanser yaptığını öğrenecekler ama bildiğiniz gibi aşkın gözü kör.
Kör gözlerin görmediğini anlatmak da mantığı aşkın önüne koyan bizlere düşüyor sanırım. Önce kötü haberi verelim. Toryum fisil yani bölünebilir bir madde değil. Bu ne demek? Nükleer santrallarda tek başına yakıt olamaz, tek başına zincirleme reaksiyon başlatamaz demek. Reaksiyonu başlatabilmeniz için bir tetikleyiciye (nötrona) gereksinim var. Toryumu zenginleştirilmiş uranyum (uranyum-235) ya da plütonyum 239’la kullanmak zorundasınız. Bu sayede bölünebilir (fisil), uranyum 233 elde edebilirsiniz. Sonra da elektrik… Eldeki toryum yakıt üretmek için tek başına yeterli değil; bunu bilelim.
Şimdi trol arkadaşların duymaktan hoşlanmayacağı gerçeği hatırlatalım. Türkiye’de uranyum zenginleştirme tesisi yok ve böyle bir tesis kurmak silahlanmaya da giden yolu da açtığı için teknik ve ekonomikten öte politik bir sorun. Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na taraf Türkiye’nin böyle bir girişimde bulunması beklenemez. Nükleer silah yapmaya kalkarsanız NATO’dan Dünya Ticaret Örgütü’ne kadar bütün ilişkileriniz bundan etkilenir. İran gibi ambargolarla bile karşı karşıya kalabilirsiniz. Nükleer silah nükleer tehdit doğurur. Pakistan örneği ortada.
Plütonyum 239 da nükleer reaktörlerde üretilir. Aynı zamanda 244 bin yıl radyoaktif kalan tehlikeli bir atıktır. Rusya, Akkuyu’da inşa ettiği santralının yakıtını da atığını da kontrol ediyor. Nükleer silah yapımında da kullanılan plütonyumu Türkiye’ye bırakamaz, bırakırsa dünyadaki nükleer santral sektöründe birçok kapı kapanır. Elbette Rusya ile ilgili bir soru işareti var. Rusya’nın yalnızlaştırılması onları bu gibi riskli tercihler almaya iter mi, bu sorunun yanıtını vermek zor.
Biz yaşadığımız ülkeye bakalım. Rusya’nın karmaşık durumunu bir kenara bıraksak bile toryumla çalışan reaktörlerin uranyum 233 ürettiği ve bu maddenin de nükleer silah riski doğurduğunu hatırlatalım. Siz elektrik üretme amacıyla bile olsa toryum reaktörü kurmaya çalışsanız, dünya bunu nükleer silaha giden bir yol olarak görecektir.
Toryum severleri üzecek bir başka konu da sürecin belirsizliği. Çin’in çalışma izni verdiği reaktörün gücü iki megavat. Bir rüzgar türbini kadar. Toryum temelli, ergimiş tuz reaktörlerinin önce çalışabildiğini sonra ekonomik olduğunu kanıtlaması gerek. Daha sonra da farklı bir soğutma sistemine sahip bu reaktörlerin büyük ölçekli ticari santrallarda da rüştünü iptal etmesi istenecek. Şu ana kadar yapılan araştırmalar, uranyumla çalışan nükleer santrallardan daha ucuza elektrik üreteceğine dair bir sonuç vermedi. Aksine, toryum temelli yakıtı imal etmek uranyuma göre pahalı.
Toryum reaktörlerinin nükleer atık sorunu olmadığı da durmadan yazılıp çiziliyor. Toryum reaktörlerinden de binlerce yıl radyoaktif kalan atıklar çıkıyor. Yarılanma ömrü 14 milyar yıl olan toryum-232 veya 200 bin yıl olan teknetyum-99 gibi. Atıkların miktarının daha az veya radyoaktif kalma sürelerinin uranyuma göre kısa olması onu temiz veya atıksız yapmıyor.
Nükleer enerjinin
en büyük rakibi ondan çok daha temiz ve ucuz olan güneş enerjisi. Nükleer
enerjinin güneşle rekabet edebilme şansı yok. Bol ve ucuz enerji arayanlara
vakit kaybetmeden göğe bakmalarını öneririm. Türkiye’nin toryumdan çok güneşi
var ve güneşin sahibi yok.