Özgür Gürbüz-BirGün/14 Ekim 2016
Bu sabah içim
öyle ferah kalktım ki anlatamam. Rusya ile Türkiye yeni doğalgaz boru hattı
projesine imza attıklarından beri böyle. Borudan boruya geçip kombi yakan gaz
gibiyim. İnsanın taze döşenmiş boru hattı olmaya görsün, gözü başka bir şey
görmüyor.
Borusu,
projesi ve gazı Rusya’dan gelse de ‘Türk
Akımı’ adı verilen bu yeni doğalgaz boru hattıyla Rusya’dan gelen gaz, Türkiye
üzerinden geçip Avrupa’ya satılacak. Böylece Rusya Ukrayna ile boğuşmadan
doğalgazını daha emin ellerden (Türkiye) Avrupa’ya götürebilecek. Bize geçiş
bedeli falan öderler herhalde. Boru hattının Trakya’daki inşaatı için dozer ve
işçi de kiralarız. Sonuçta harçlığımız çıkar; fena mı?
Yılda 63
milyar metreküp gaz iletme kapasitesine sahip hattan Türkiye’nin 14 milyar
metreküp gaz alacağı söyleniyor. Bu rakam Türkiye’nin 2015 yılında tükettiği
gaz miktarının (48 milyar metreküp) yaklaşık yüzde 30’u. Olur da Ukrayna’dan
gelen hattan aldığımız gaz kesilirse buradan devam edelim hatta fazlasını bile
alabilelim diye. Bu hamle Rusya’ya doğalgazda bağımlılığımızı ‘garantiler’ elbette ama kimin umurunda
ki dışa bağımlılık? Hükümetin enerjide dışa bağımlılık karşıtı attığı
sloganlara inanan var mı? O sloganlar, Türkiye’nin en pahalı elektriğini halka
satacak Rusya’nın sahibi olduğu Akkuyu Nükleer Santrali’ni ve kirli kömür
santrallerini haklı çıkarmak için danışmanlar tarafından yazılmış metinlerden
ibaret. Millet gaza gelsin diye konuşmaların arasına serpiştiriliyor. Nitekim
millet gaza geliyor da. İşte, yeni bir gaz hattımız daha olacak. İçi mis gibi
Rus gazı dolu. Enerjide en çok dışa bağımlı olduğumuz ülkenin gazı. ‘Yanlışlıkla’ uçaklarını düşürmediğimiz
sürece kesilme sorunu yok. Yak, yak ısın.
Bu boru hattı
zaten bir tutku. Döşemedikçe anlayamazsınız. BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı) macerasını hatırlayanlar
bu tutkuyu iyi bilir. Türlü strateji hesaplarıyla pazarlanan bu projenin
Türkiye’ye getirisi yılda 200 milyon dolar. Az ya da çok; siz buna takılmayın. Koskoca
enerji uzmanlarından daha mı iyi bileceksiniz? BTC sadece para demek değil.
Türkiye’nin ‘enerji habı’ (hub/enerji
merkezi) olması için atılmış bir adım. ‘Hab’ demek ülkeden bir sürü boru hattı
geçmesi, sizin de bu boru hatlarını seyretmeniz demek. Bunun ülkeye büyük bir
maddi getirisi olmayabilir; takılmayın. Birkaç şirket, iklim değişikliğine yol
açtığı için sonunuzu getirecek petrol ve gaz gibi fosil yakıtların daha çok
kullanılmasına yarayacak bu hatlardan cebini doldurabilir; aldırmayın. Siz bunu
da anlayamazsınız; yormayın kendinizi. Borulara bakın, köyünüzden geçmiyorsa Ankara’ya
dilekçe yazın, geçirtin. Boru demek
medeniyet demek.
Boru
hatlarının faydaları saymakla bitmez. BTC’nin İstanbul Boğazı’ndan tanker
geçişini azaltarak kaza riskini düşüreceği söylenmişti, onu unuttunuz mu? Merak
etmeyin, boru hattı bitti herkes o vaatleri unuttu. BTC 10 yıldır çalışıyor, İstanbul
Boğazı’ndan geçen petrol miktarı azalmadı. BTC tam kapasite çalışmaya
başlamadan bir yıl önce, 2005’te Boğaz’dan geçen tankerlerce taşınan tehlikeli
yük miktarı 143 milyon tondu. BTC açıldıktan sonra 2010’da bu miktar 146’ya
kadar çıktı. Şimdi ise ekonomik durgunluğa rağmen sadece 133 milyon tona (2014)
geriledi[1].
Yılda 30-34 milyon ton petrol taşıyan (kapasite 50) BTC, bu yükü İstanbul
Boğazı’ndan alsaydı şu anda İstanbul’un ortasından geçen tehlikeli madde yükü 110 milyon tonlara inerdi. İnmedi çünkü
başından beri amaç farklıydı. Boğaz’a girmek için 10-15 gün sıra bekleyen
tankerlerin geçişini hızlandırmak böylece şirketlerin masraflarını azaltmak istiyorlardı.
Daha fazla petrol taşımak için Boğaz’a yüklenemeyeceklerini biliyorlardı. Kafkasya
petrolünü Rusya’sız bir formülle Akdeniz’e getirmek de stratejik hedeflerden
biriydi. Bize de petrol boru hattını çevreci bir proje gibi yutturdular ama siz
iyisi mi bunu da boş verin. Biz anlayamayız sonuçta.
Siz boru hatlarını sevin. Gazın güzel kokusuna alışın. Petrolün rengine vurulun, boru hatları gördünüz mü sarılın. Cüzdanınıza, sağlığınıza, ikliminize bir katkısı olmasa da olur. Enerji habı olmak kolay mı? Fedakarlık gerektirir. Birileri zengin olabilir siz de ‘hab olursunuz’. Kötü mü?
Siz boru hatlarını sevin. Gazın güzel kokusuna alışın. Petrolün rengine vurulun, boru hatları gördünüz mü sarılın. Cüzdanınıza, sağlığınıza, ikliminize bir katkısı olmasa da olur. Enerji habı olmak kolay mı? Fedakarlık gerektirir. Birileri zengin olabilir siz de ‘hab olursunuz’. Kötü mü?
15 Ekim Cumartesi, “Nefes Alamıyoruz: Hava
Kirliliği, İklim Değişikliği ve Sağlık başlıklı sempozyumda hava kirliliği ve
enerji politikaları üzerine konuşacağım, beklerim. Bilgi için:
nefesalamiyoruz.org