Özgür Gürbüz-BirGün/5 Şubat 2018
Sinop’ta yarın (6Şubat 2018), bir bilgilendirme toplantısı yapılacak. Yapılırsa,
Karadeniz’in en bakir kıyılarını radyasyona bulayacak, balıkçılığa büyük darbe
vuracak nükleer santral projesi konusunda halk bilgilendirilecek! Yetkililer
halkı bilgilendirme konusunda o kadar istekli ki, toplantıyı şehir merkezinin
dışında (Akliman, Sinop Üniversitesi Uygulama Oteli), 150 kişilik bir salonda
yapıyor. Ellerinde nükleer santralı savunacak tek bir argümanları dahi olmadığı
için, yıllardır yaptıklarını yapmaya çalışacaklar. Tartışmadan, konuşmadan
nükleer santralı Sinop’a yutturmaya çalışacaklar. Sinop bu oyuna gelir mi
göreceğiz.
85 bin megavat
kurulu güce sahip Türkiye’de, en yüksek elektrik talebi 47 bin megavat. Mevcut
santralların çoğu da baz yük, yani düğmesine bastığında elektrik üretiyor. O
yüzden iki kata varan fazla kapasitenin, rüzgar kesilir, baraj susuz kalır gibi
bir izahı da yok. Türkiye’nin dağ gibi elektrik fazlası ve harcadığının dörtte
biri kadar tasarruf potansiyeli var. Hükümet de bunu biliyor. Sinopluları
kandırmak için santral yapılırsa binlerce kişiye istihdam sağlanacak diyor.
Kuyruklu yalan tabi.
Nükleer
endüstrinin propaganda kaynakları bile (NEI) bir nükleer tesiste 400 ila 700
arasında kişinin çalışacağını söylüyor(1). Kapıdaki
bekçiyi falan saymazsanız bu işlerin büyük bir kısmı da Fransa ve Japonya’dan
gelecek mühendis ve uzmanlardan oluşacak. Sinop’ta iş umuduyla santrala sıcak
bakan varsa, onları bekleyen tek işin inşaat sırasında ortaya çıkacak, kol
gücüne dayalı geçici işler olduğunu söyleyelim.
Bir örnek
üzerinden hesap yapalım. ABD’de şu anda iki yeni nükleer reaktörün (Vogtle 3-4)
yapımı “şimdilik” sürüyor ve yaratacağı istihdamın 800 kişi olması bekleniyor(2). O
yüzden Sinop’ta 4 reaktörden oluşacak santralda en fazla 1600 mühendis ve
nükleer uzman olacak diye düşünebilirsiniz. Bunların çoğu da Fransız Engie ve
Japon Mitsubishi’nin yurt dışından getireceği kadrolarına ayrılacak. Dua edelim
de Japonlar ve Fransızlar mantıyı sevsin, yoksa nükleer santral yüzünden
balıkçılığı bitecek, turizmi ölecek Sinop’ta başka yapacak iş kalmayacak.
Bu işten kim
karlı çıkacak? Elbette dev nükleer endüstrisi ve dünyanın en büyük nükleer
filolarından birine sahip olmasına rağmen nükleer enerjini payını azaltmayı
planlayan Fransa’nın işsiz nükleercileriyle, Fukuşima kazası sonrası ülkede
çalışır 5 reaktörü kalan Japonlar. Bundan beş gün önce, Fransa’nın devlet
şirketi EDF, nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payını düşürmek için hangi
nükleer reaktörlerini kapatacağını 2019 yılında açıklayacağını söyledi.
Nükleeri savunanların dilinden düşürmediği Fransa, “ucuz”, “güvenli” ve “temiz”
olduğu iddia edilen nükleerin payını niye düşürmek istiyor diye soran yok bizim
ülkede? Orada işsiz kalacaklara Sinop umut olacak. Fukuşima nükleer
felaketinden sonra ülkedeki 54 nükleer reaktörün 12’si kapatıldı. Kalan 42
reaktörün 37’si de yedi yıldır çalıştırılmıyor. Oradaki işsiz mühendislerin bir
bölümü de Sinop’tan ekmek yiyecek.
Söz ABD’den
açılmışken oradaki son durumu da aktaralım. Yukarıda yapımı süren iki reaktör
olduğunu ama inşaatın “şimdilik”
devam ettiğini yazmıştım. Şimdilik diyorum çünkü 31 Temmuz 2017’de yapımı süren
diğer iki reaktörün (V.C. Summer 3-4) inşaatı durduruldu. Yaklaşık 9 milyar
dolar harcanmış projeden şirket vazgeçti çünkü hem inşaat 5 yıl gecikti hem de
11,5 milyar dolara bitecek denen projenin maliyetinin, devam edilse 25 milyar
dolara çıkacağı görüldü. 2013’ten bu yana ABD’de 6 nükleer reaktör
kapatıldı. 1980’den bu
yana da sadece, yarım kalmış bir nükleer reaktör tamamlandı. Yeni nükleer
reaktör projeleri suya düştü. Kalan son iki inşaatın da geleceği pek parlak
değil çünkü nükleer enerji pahalı ve tehlikeli. Doğalgazla, güneşle ve rüzgarla
rekabet edemiyor. Atık sorununa da çözüm bulunamadı. Yerin altına gömeceğim
diyerek 244 bin yıl radyoaktif kalan atıklardan kurtulacağım diyemezsiniz.
Fatura halka çıkar
Mersin veya
Sinop’ta nükleer santral inşaatı başlarsa, sonunun ABD, Fransa veya
Finlandiya’daki reaktörler gibi olması kaçınılmaz. Orada bu zararları şirketler
ödüyor. Bizde ise köprü ve otoyollardan tecrübe ettiğimiz gibi fatura halka
çıkıyor. Hükümete yakın şirketler piyasa fiyatının üç katına elektrik satacak, zararı ise devlet vatandaşın faturasına
gizli bir vergi kalemi daha ekleyerek yıkacak. Kayıp kaçakta olduğu gibi.
Bu memleket
benim diyorsanız, yarın Sinop’taki salonu, meydanları, işyerlerinizin,
evlerinizin camlarını ve sosyal medyadaki hesaplarınızı #NükleereHayır yazısıyla doldurmalısınız.
(1) Job creation and benefits of
nuclear energy, NEI. http://bit.ly/2CYJjBj
(2) Gibson proposes nuclear power plant for region, The Post Star.
http://bit.ly/2nAVSck