Çadır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çadır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Normali unutmayalım

Özgür Gürbüz-BirGün/24 Şubat 2023

Foto: Uğur Şahin
Bugün depremzedelere çadır bulmak için koşturuyoruz. 43 bini geçen can kaybının yaktığı yüreklerdeki acıları azaltmaya çalışıyoruz. Çadırların nereye konulacağını, konteynır kentlerin nasıl kurulacağını, molozların nasıl bertaraf edileceğini bulmaya çalışıyoruz.

Yaralıların tedavisi için ayakta kalmış hastane aranıyor. Ailesini kaybetmiş çocukların akıbetini sorgulanıyor. İnsanları enkazdan kurtarma çalışmalarını siyasete alet etmeye çalışan “tekbircilerle”, yeterlilikten nasibini almamış yöneticilerin atandığı, sorumluluklarını yerine getiremeyen kurumlarla uğraşılıyor.

İnsan, kedi, köpek demeden can kurtarmaya çalışan gönüllüler var. Çorbada tuzum olsun diyen herkes battaniyeden, kalacak yere, ne varsa depremzedelerle paylaşıyor. Elektrik altyapısının çöktüğü kentlerde güneş enerjisiyle ışık, yolların kapandığı kentlerde insan yüzüyle umut olanlar var. Emeği geçen, geçecek; yardım eden, edecek herkese binlerce kez teşekkürler. İyi niyetle yapılmış en ufak yardımın hakkı ödenmez ama şu gerçeği de söylemezsek bu acıları tekrar yaşarız. Yaşadıklarımız normal değil, olması gerekeni unutursak bir kez daha enkaz altında kalırız.

***

Anadolu’da depremin olmasından daha doğal bir olay yok. Bilim bunu bilmemizi sağlıyor. Anormal olan depremin olması değil, depremde binaların yıkılması. Anormal olan apartmanların toprağın üzerine yapılması değil, zemine uygun yapılmaması. Anormal olan denetimsizlik, plansızlık, rant için kuralların ve bilimin hiçe sayılması. Anormal olan yerle bir olmuş kentlerin bir yılda yeniden yapılacağının söylenmesi. Aynı hataların, aynı plansızlığın ve denetimsizliğin tekrar edileceğinin net bir işareti olan bu sözlere alkış tutulması, hayatımızdan çıkarmamız gereken kötü bir film sahnesi adeta.

***

Deprem olduktan sonra çadırları iki günde götürmekle övünmeyeceğimiz bir ülkede yaşamak normalimiz olmalı. 23 yıl önceki Gölcük Depremi’nden çıkardığımız derslerle yıkılmayan binalar yapmak normalimiz olmalı. Dünyanın en büyük hastaneleriyle değil, hastası içindeyken çökmeyen hastaneleriyle övünmek normalimiz olmalı. İktidarı eleştirirler korkusuyla sansürlenen, kapatılan değil, depremde bile kesintisiz hizmet sunan medyasıyla, iletişim altyapısıyla övünülen bir ülkemiz olmalı. Normalimiz, büyük depremlerden sonra sadece hasar görmüş binalarına üzülen ama kalacak yer, gıda ve gelecek korkusu olmadan yaşamına devam eden insanların yaşadığı bir ülke olmalı. Kader planıyla, küfürle, sansürle, yasakla bezenen, azla yetinmemiz istenen bu ülke geleceğimiz olmamalı. Yaşadığımız normal değil. Anormale alışmayalım.

***

Sağlıklı ve güvenli kentlerin rantla değil planla ve eşitlikçi bir bakış açısıyla kurulacağını, bunun da zaman alacağını kabul etmeliyiz. Gezi parkını savunan milyonların, deprem anında çadır kuracak yeri olmayan Beyoğlu’ndaki insanlar için nasıl hayati bir iyilik yaptığını kabul etmeliyiz. Gezi Davası’ndan tutuklu arkadaşlarımızın bir an önce serbest kalması gerektiğini sürekli talep etmeliyiz. Kentlerimizin afet toplanma alanlarına AVM değil, nefes alacağımız müşterekler yapılmasını istemeliyiz.

Ve hayal etmeliyiz. Hatay’ın, Maraş’ın, Adıyaman’ın yitirdiklerimizin anısına Türkiye’nin depreme dayanıklı ilk kentleri olacak şekilde yeniden yapıldığını hayal etmeliyiz. Parkları ve sosyal alanlarıyla, tarihlerine ve anılarına saygıyla, örnek bir dayanışma ve ranttan uzak bir bakış açısıyla bu kentleri yeniden inşa etmek, yitirdiklerimizin anısına dikilecek en güzel anıt olacaktır. Bir değil belki beş yılda ama bu acıların bir daha yaşanmayacağının garantisiyle.

Olimpos ve Çıralı’ya otel yapılırsa sorumlusu biziz

Olimpos Foto: O. Gurbuz
Özgür Gürbüz-BirGün/7 Ağustos 2017

Çok değil, bundan altı yıl önce Antalya Çıralı’da, Ormanspor’a tesis yapılması gündeme gelmişti. Bölgenin yapılaşmaya açılmasının ilk sinyali gibiydi. Sürdürülebilir turizmin Türkiye’deki en iyi örneklerinden biri sayılabilecek Çıralı-Olimpos’u korumak isteyen herkes sesini yükseltti. Çıralı sahilindeki 18 dönümlük alanın orman içi dinlenme tesisi yapılması kararı mahkemece iptal edildi. Hepimiz sevindik. Şimdi ise öyle işler yapıyoruz ki güzelim sahili kendi elimizle betonculara teslim edebiliriz.

Çıralı ve güney ucundaki Olimpos Antik Kenti’nin önündeki kıyı şeridi, Türkiye’nin nispeten bozulmamış nadir bölgelerinden biri. Köylüler turizmi kendilerine iş edinmiş, örnek bir model oluşturmuşlar. Büyük oteller yok. Yarısı çöpe giden açık büfeler yok. İzbandutların gölgesinde, bir ton para sayarak girdiğiniz plajlar yok. Cicili biçili kıyafetlerini giyip, Instagram için fotoğraf çektirenler yok. Aramıyorsan gürültü de yok. Deniz, tarih, pansiyonlar ve ağaç evler var. Burası neden böyle korunabilmiş diye sorarsanız benim yanıtım net. Deniz kaplumbağalarının sayesinde. Türkçe’de iribaşlı deniz kaplumbağası dediğimiz Caretta carettalar koruyor Çıralı ve Olimpos’u. Burası onların Akdeniz’deki önemli yuvalama alanlarından biri. O yüzden de sahilde yapılaşmaya izin yok.

Ne var ki, son yıllarda carettaların başı belada. Kaplumbağaları korumak için yıllardır bölgede çalışmalar yürüten Çevre Koruma, Geliştirme ve İşletme Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Bayram Kütle, yuva sayısının bir yıl içinde 141’den 68’e düştüğünü söylüyor. Yuva sayısında dönemsel düşüşler olabilir ancak uyarı yerinde. Benim gibi her yıl yolunu o bölgeye düşürenler bilir. Son yıllarda, tatilcilerin kumsalda ateş yakması, kamp yapması ve gürültü çıkararak deniz kaplumbağalarının yumurtalarını bırakmak için karaya çıkmalarını engellemesi gözle görülür bir şekilde arttı.
Caretta caretta Foto: WWF
Jandarma eskiden akşam 9’da antik kente ve kumsala geçişi kapatır, plajda kalanları da dışarı çıkarırdı. Özellikle 15 Temmuz sonrasında jandarma kalıcı görevi bıraktı devriye görevi yapmaya başladı. Birkaç kez uğruyorlar o kadar. Mangalını, sucuğunu alan kumsalda. Geride bıraktıkları plastik torbalar, şişeler ile gece boyunca devam eden müzik ve kamp ateşleri kaplumbağaların milyonlarca yıldır yuva yaptıkları bu kumsalı onlar için riskli hale getiriyor. Oraya gelen kitlenin çoğu genç ve üniversite öğrencisi ama fark etmiyor. Tek dertleri sucuğu ateşe vermek. Sorsan hepsi çevreci ama cahillikten mi, vurdumduymazlıktan mı yoksa bencillikten mi bilinmez, uyarıları dikkate almıyorlar. Okuma yazmaları da yok. Yoksa, her tarafta ‘ateş yakılmaz’, ‘kamp kurulmaz’ tabelaları var. Önünde çadır kuruyor ya da ateş yakıyorlar.

Aklıma ilk gelen çözüm önerisi, Çıralı’da denetim yetkisinin, kolluk kuvvetlerinin de desteğini alan bir sivil toplum kuruluşuna verilmesi. Yaz aylarında orada gönüllü çalışarak geceleri kumsalın korunmasını sağlamak için mücadele eecek onlarca genç bulunacağına eminim.

Çıralı Foto: O.Gurbuz
Çıralı Kumsalı’nın uzunluğu 3 km’den fazla. Bir ucunda Olimpos antik kenti var, 1. ve 2. derecede arkeolojik sit alanı. Kumsal ise 1. derecede doğal sit alanı. Bölgenin ciddi bir koruma statüsü var ancak Türkiye’yi biraz biliyorsanız bunların oraya büyük bir tatil köyü kurmak isteyen şirketleri durdurmaya yetmeyebileceğini de bilirsiniz. Bu yüzden de koruma statüsünü güçlendiren Caretta carettaların varlığı çok önemli. 

Kaplumbağaları yok ederseniz, o kumsala gelmekten vazgeçirirseniz bilin ki Çıralı-Olimpos’u kaybederiz. Kaplumbağalar orada olduğu sürece kimse o kumsala dokunamaz, dev holdingler betondan bloklar çakamaz. Orayı seviyorsanız kurallara uyun ve bölgenin doğasını koruyun yoksa kendinizi bir beş yıldızlı otelin açık büfe kuyruğunda bulursunuz.

***
Çıralı’da kaplumbağaları korumak için ne yapmalı?
WWF-Türkiye Doğa Koruma Yönetmeni Ayşe Oruç, Çıralı’da deniz kaplumbağalarının korunması gereken acil tedbirleri şöyle sıralıyor:
·       Kumsalın taşıma kapasitesine uygun bir turizm politikası belirlenmeli. Yeni işletme ve turist sayısının artışı kontrol altına alınmalı.
·       Çıralı Kumsalı’ndaki koruma çalışmalarının devamlılığı sağlanmalı, yerel STK ve yöre halkı tarafından yürütülen doğa koruma çalışmaları desteklenmeli.
·       Kumsala kuzeyden ve ortadan iki yol iniyor. Kaplumbağaların yuvalama zamanında araçların bu yollarla sahile yaklaşmaları ve ışıklarıyla kumsalı aydınlatmaları önlenmeli.
·       Çıralı’da sabit şemsiye ve şezlong sayısı artıyor. Gece tatilciler şezlongları deniz kıyısına kadar indiriyor hatta orada bırakıyor. Kumsaldaki şezlongların güneş batımından itibaren işletmeciler tarafından toplanması gerek.

Kumsal sıcaksa yavrular dişi oluyor
Caretta caretta 100 milyon yıldır dünyada yaşayan deniz kaplumbağalarının varlığı kabul edilmiş yedi türünden biri. Modern insanın varlığının 200 bin yıl öncesine dayandığı düşünülürse bizim misafir onların ev sahibi olduğu söylenebilir. Akdeniz’de Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, Libya ve İsrail’de yuvalıyorlar. 100 yaşına kadar yaşayabilirler. Yumurtalarını doğdukları kumsala bırakıyorlar ve yumurtaların çatlayıp kumun 60 santimetre altından çıkması yaklaşık 2 ay sürüyor. Yuvanın olduğu kumsalın sıcaklığı yavru deniz kaplumbağalarının cinsiyetini belirliyor. Yüksek derecelerde dişi kaplumbağa sayısı artıyor.