Özgür Gürbüz-BirGün / 28 Mart 2019
Yerel
seçimlere sayılı günler kaldı. Bizim gibi ulusal gazetelerde yazanların işi
elbette tüm ülkeyi değerlendirmek ama bugün izninizle yaşadığım kentin,
İstanbul’un Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) adayı Binali Yıldırım’ın doğaya dair vaatlerini değerlendireceğim.
25 yıldır bu kenti yöneten iktidar partisinin İstanbul adayının vaatleri, aslında AKP adaylarının seçilirlerse diğer kentleri nasıl yöneteceklerine dair ipuçları da içeriyor. İstanbul’u gerçekte yönetecek kişiyi bildiğimiz için diğer belediyelerin nasıl yönetileceğini de tahmin etmek zor değil. Yoldan çıkanın sonu kayyım ne de olsa. Melih Gökçek ve Kadir Topbaş örneklerini hatırlayın.
25 yıldır bu kenti yöneten iktidar partisinin İstanbul adayının vaatleri, aslında AKP adaylarının seçilirlerse diğer kentleri nasıl yöneteceklerine dair ipuçları da içeriyor. İstanbul’u gerçekte yönetecek kişiyi bildiğimiz için diğer belediyelerin nasıl yönetileceğini de tahmin etmek zor değil. Yoldan çıkanın sonu kayyım ne de olsa. Melih Gökçek ve Kadir Topbaş örneklerini hatırlayın.
Gelelim Binali
Yıldırım’ın vaatlerine. Yıldırım’ın arasında AKP’den son 20 yıldır sürekli
duyduğumuz yeni yeşil alan kazandırma vaadi var. 20 yıldır yapılamayan iş bu
sefer nasıl yapılacak diye baktığınızda tam bir hayal kırıklığına uğruyorsunuz.
Madde madde ne yazdıklarını ve aslında ne anlama geldiğini yazalım.
Yeşil koridor adıyla kıyılar doldurulacak |
Yıldırım,
yeşil koridorların ormanlarla buluştuğu yerlerde yeni mesire alanları yapacağız
diyor. Anlamı şu: Ormanların içi mesire alanı adıyla yine oyulacak, doğal
kalması gereken alanlar büfeler ve mangallarla kaplanacak.
Yıldırım, 15
milyon İstanbullu’nun her birinin dikili ağacı olacak diyor. Anlamı şu: Fidan
dikme kampanyalarıyla yine göz boyanacak. Olur olmaz her yere fidan dikilecek, çoğu
bakımsızlıktan ölecek, tabela ormanlarına, fidan ihalelerinde yolsuzluklara davetiye
çıkarılacak. Fidan dikme merasimi, alt geçit duvarlarına saksı çiçekleri asarak
ve değişik şekillere sahip yol kenarı süslemeleriyle devam edecek. Milletin
parası yine boşa gidecek.
Yıldırım,
İstanbul’un tüm kıyılarını kesintisiz gezeceğiz diyor. Anlamı şu: Tüm sahil
şeridinde yeni dolgu alanlar, yollar yapılacak. Denizlerdeki ekolojik zenginlik
zarar görecek, tarihi doku zedelenecek ve kıyılar betona boğulacak.
Yıldırım, kişi
başına düşen yeşil alan miktarı 8,44 metrekareden 11 metrekareye çıkarılacak
diyor. Anlamı şu: Sahil dolguları ve derelerin ıslahıyla betonla zapt edilecek
alanlar yeşil koridor adıyla pazarlanıp, yeşil alan miktarını şişirmek için
kullanılacak. Zaten hem bugün için verilen rakamın doğruluğu tartışmalı hem de belirtilen
hedef, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nde belirtilen 15 metrekareden çok
daha az. 25 yılda yapmadıklarını beş yılda nasıl yapacaklar, o hiç belli değil.
Yıldırım’ın
“yeşil ağ sistemi” adıyla verdiği vaat belki de en tehlikelisi. “İstanbul’un
kuzeyinde yer alan ormanları, şehrin içerisine almak ve bu doğal yaşamı deniz
ile buluşturmak için 20 koridor planladık” diye özetlenen hedef. Görüldüğü
gibi, burada amaç yeni yeşil alan kazandırmak değil, kenti kuzeye doğru daha da
büyüterek, oradaki ormanları yonta yonta parka, arazileri de ranta çevirmek. Bu
mantıkla, İstanbul’a temiz hava sağlayan, nefes aldıran Kuzey Ormanları’ndan da
bir süre sonra geriye bir şey kalmayacak.
İstanbul’un
özlemi, nüfusun yoğun olduğu yerlerde yeni yeşil alanlar yapılması. Bu mümkün
ama rantın yerine halkı koyan bir belediyecilik istiyor. İnsanı, doğayı öne
çıkaran bir zihniyet kenti yönetseydi bugün Ali Sami Yen Stadı’nın yerinde
kocaman bir parkımız olabilirdi. Benzer bir çağrıyı zamanında Cevahir Alışveriş
Merkezi için de yapmıştık. Bu iki yer park olsaydı bugün Şişli ve Mecidiyeköy
bambaşka olurdu.
İstanbul, ormanı
park yaparak, denizi doldurarak değil, betonu park yaparak, binaları yıkarak
yeşillenir. Binali Yıldırım henüz bunu anlamamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder