Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selim Şeker, yarından itibaren hayata geçecek olan 3G teknolojisi için mevcut baz istasyonlarının sayısının 9 kat artacağına dikkat çekiyor ve mevcut standartların baz istasyonlarının yarattığı sağlık sorunlarını tanımlamakta yetersiz kaldığını söylüyor.
Özgür Gürbüz-Gazete Habertürk /30 Temmuz 2009
Bugün itibariyle Türkiye’de cep telefonları aracılığıyla görüntülü konuşmalara izin veren 3G teknolojisi kullanıma sunuluyor. 3G ile beraber zaten tartışmalı olan baz istasyonları sorunu da katlanarak artacağa benziyor. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selim Şeker, yeni teknolojinin kullanılması için geniş banttan sinyal verecek daha fazla baz istasyonuna ihtiyaç duyulacağına dikkat çekiyor.
Bir baz yerine dokuz tane kurulacak
Bugün kullanılan her bir baz santrali yerine dokuz santral kurulması gerektiğini belirten Şeker, yeni teknolojinin insan sağlığına daha zararlı olduğunu da öne sürüyor. İngiltere’de 3G’ye geçilmesi sonucu 50 ile 70 bin arasında ek baz istasyonu kurulduğunu belirten Şeker, “Bugünkü standartlar baz istasyonlarının ısısal etkisine bakıyor. Bir de ısısal olmayan etkiler var. Bunlara da bakılması lazım. Bu konuda çok ciddi araştırmalar var. 3g ile beraber ısısal olmayan etkiler daha da önemli hale geliyor” diyor. Selim Şeker, vatandaşları yeni kurulacak baz istasyonlarının sertifikalarını görmeleri, emniyet mesafelerini kontrol etmeleri konusunda da uyarıyor.
“Şüpheci davranmak zorundayız”
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen, internet hızının birkaç kat artması ile elektromanyetik kirliliğin o oranda artacağını söylemek zor diyor ancak 3G ile sağlanmak zorunda olan kesintisiz iletişim için çok sayıda baz istasyonunun kurulması gerekliliğini doğruluyor. Çeçen, Türkiye’de iletişimle konuşmanın birbirine karıştırıldığını, bedava dakika ve mesaj promosyonlarıyla “boş konuşmanın” özendirildiğine dikkat çekiyor. Çeçen, “Her türlü teknolojik gelişme toplum sağlığına yararlı diye düşünmek doğru değil. Oda olarak teknolojik gelişmeyi destekliyoruz ama insan ve çevre sağlığı konusundaki kuşkuların üzerine gidilmesini de savunuyoruz. Kanıtlanmamış durumlar varsa bilim, canlılar üzerinde hiçbir etkisi yoktur diyemez. O zaman şüpheci davranmamız gerekiyor” açıklamasını yapıyor.
Ne kadar konuşma, o kadar baz
EMO Başkanı Musa Çeçen, her baz istasyonunun kentlerde bir ayak izi gibi kapsama alanı oluşturduğunu, bu ayak izi içerisinde kalan telefonların konuşabildiğini söylüyor. Sorun, o alan içerisinde konuşmak isteyen telefon sayısının artmasıyla başlıyor. Sayı arttıkça aynı alana bakan baz istasyonu sayısı da arttırılmak zorunda kalıyor bu da üstüste binmiş ayak izleriyle bölgedeki elektromanyetik radyasyonu arttırıyor. Çeçen’e göre toplum bir yandan baz istasyonlarına karşı mücadele ederken, bir yandan da reklam kampanyalarına kapılarak daha çok konuşuyor ve baz istasyonu kurulmasını destekliyor. İki uzman da, 3G teknolojisinin yeterli altyapı olmadan Türkiye’nin her yerinde hemen kullanılamayacağına da dikkat çekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder