İklim değişikliğinden hormonlu domateslere, termik santrallerden ozon tabakasının delinmesine kadar hep kötü haberlerle andığımız çevre sorunları bu kez iyi haberlerle geliyor. Tüm bu çevre sorunlarını çözmek için ortaya çıkan seçenekler ekonomik krizin had safhada yaşandığı dünyaya iş, aş ve umut vadediyor.
Özgür Gürbüz - Yeni Aktüel / 11-17 Aralık 2008
Alper Kalaycı bir makina mühendisi. Kendisi iklim değişikliğini durdurmak için bu ülkede her gün düzenli olarak mesai yapan 410 kişiden biri. Bir sivil toplum kuruluşunda çalışmıyor, bu işi gönüllü olarak da yapmıyor. Üstüne üstelik bu iş için para alıyor ve ülke ekonomisine para da kazandırıyor. Kendisi, rüzgar türbinlerine kanat üreten Türkiye'deki tek fabrikanın müdürü. Kalaycı, dünyadaki iki milyon 300 bin kişi gibi, son 20 yıla damgasını vuran enerji kaynaklı çevre sorunlarına, teknolojik çözümler üretmeye çalışıyor. Dünyada artık gezegeni kurtarmak için çalışanlara para ödeyen bir sektör var. Bu sektörde çalışan “yeşil yakalılar” da...
100 binden fazla kişi sektörden faydalanabilirTürkiye'de yenilenebilir enerji sektöründe kaç kişinin çalıştığı üzerine kesin bir rakam vermek oldukça zor. Potansiyelin yüksek olduğu ise su götürmez bir gerçek. Kalaycı, ortalama bir hesapla sadece rüzgar enerjisindeki potansiyelin 100 binleri bulabileceğini şöyle hesaplıyor: “Yılda 350 megavat (MW)kurulu güce sahip rüzgar türbinleri için kanat üretiminde 410 kişilik bir istihdam lazım. İşin projelendirme, kule imalatı, jeneratör imalatı, inşaat, montaj gibi kısımlarını da düşünürseniz 350 MW türbini üretmek ve devreye almak için en iyi ihtimalle 2 bin 500 kişilik bir ekip gerekli. Yılda 1.000 MW kurmak gibi bir hedefiniz olsa yaklaşık 7 bin 500 kişi, 3 bin MW kurmak isterseniz 20-25 bin kişi direkt olarak rüzgar enerjisi sektöründe çalışabilir. Hammadde, hizmet vs alacağınız firmaları ve bir kişinin de ortalama iki-üç kişiye baktığını düşünürseniz, 100 binden fazla kişi çok rahatlıkla sektörden faydalanabilir.” Türkiye'de şu ana kadar kurulan rüzgar çiftliklerinin 350 megavat civarında olduğu düşünülürse bu rakam çok gelebilir. Ancak, 2007 yılında İspanya'nın 3 bin 500, ABD'nin ise 5 bin 200 MW rüzgar gücü kurduğu hesaba katılırsa bu hesabın hiç de hafife alınacak bir tahmin olmadğı ortada.
Obama'dan yeşil yakalı işler için 150 milyar dolar
Bu tahminin yine de abartılı olduğunu düşünüyorsanız bir de Amerika'daki hesaplara bakmanızı öneririz. Amerika'da yenilenebilir enerji kaynakları olarak adlandırılan rüzgar, güneş, biyokütle ve jeotermal enerjiyle, enerji verimliliği, yalıtım gibi konularda çalışan sayısı 2006 sonunda 8,5 milyonu buldu. Bu “yeşil” sektörün cirosu ise 970 milyar dolar, bir başka deyişle, Wall-Mart, General Motors ve Exxon Mobil gibi dev Amerikan şirketlerin toplam cirosundan daha fazla. Yeşil iş alanlarından devletin kasasına aktaraılan vergi gelirleri ise 150 milyar dolar. Dahası da var. Amerika Güneş Enerjisi Grubu tarafından yaptırılan araştırmaya göre, temiz enerji kaynakları ve enerji verimliliğiyle ilgili sektörler ciddi destek görmeleri halinde 2030 yılında Amerika'da, fabrikadaki işçisinden muhasebecisine kadar toplam 40 milyon kişiye iş sağlama potansiyeline sahip. Beklenen destek görülmez, bugünkü teşvik mekanizmaları sürdürülürse bile bu rakam 16 milyonu geçecek. Bu işlerin hepsinin mühendis olduğunu da düşünmemek lazım. Montaj hattında çalışacak vasıfsız işçilerden, teknisyenlere ve şoförlere kadar her alanı kapsayan bir iş şansı var. Amerika'da bu potansiyeli raporlardan alıp gerçek yapmaya niyetli birileri de var. Barrack Obama, ABD'nin yeni ideri, seçim kampanyası sırasında tam 210 milyar doları inşaat ve çevre sektörüne ayıracağını söylemiş, bunun sadece 150 milyar dolarının “yeşil yakalı” istihdam yaratmak için kullanılacağını belirtmişti.
Yeşil iş olanakları denince akla ilk gelen rüzgar türbinleri ve güneş panelleri olsa da bu aslında madolyonun sadece bir yüzü. Hava kirliliğine yol açmayan, petrol yakmayan bisiklet imalatçıları ve tamircileri, organik tarımla uğraşan çiftçiler, sokaktaki kağıt toplayıcıları, su tasarrufu yapan malzeme satıcıları ve daha onlarcası sizi yeşil yakalı bir çalışan yapabilir. Amerika'nın Berkeley kenti tarafından yaptırılan araştırmaya göre bir işin “yeşil” sayılabilmesi için herşeyden önce size yaşanabilir bir ücret sağlaması gerekiyor. Ücretin dışında bazı getirilerinin bulunması ve işten yüksek oranda zevk almanız da olmazsa lmazlardan. Kısacası, sızlanarak gittiğiniz bir iş, ne kadar çevreci olursa olsun, yeşil bir iş sayılmıyor. Avrupa ve Amerika'da yeşil işler özellikle, suçlular, azınlıklar ve göçmenler için özendiriliyor ve onların bu işlerde uzmanlaşması için özel kurslar düzenleniyor. Sektörün ilerlemesi için de hükümet KDV indirimi ya da teşvikler veriyor. Bazı ülkeler de ise yeşil endüstrilerin gelişmesi zorunluluklar sayesinde oluyor. Geri dönüşüm ve yalıtım standartları, araçlara kapalı yollar (bisiklet ve toplu ulaşıma yönelttiği için), Kyoto hedefleri yeşil sektörün lehine çalışıyor. Sektörün kısa zamanda büyümesinin ardındaki gizli nedenin hükümetlerin politikaları olduğunu söylemek yanlış olmaz. Örneğin, çevre konusunda en cidi hedef ve cezalara sahip ülkelerden biri olan Almanya'da, yenilenebilir enerji sektöründe çalışan sayısı 2006'da 260 bin civarıyken bu rakamın 10 yıl sonra 500, 2030'da ise 700 bini geçmesi bekleniyor.
Türkiye, Avrupa'nın en iyi rüzgar ve güneş potansiyeline sahip ülkelerinden biri olması, yalıtımdan, geri dönüşüme daha işin başında yer alması nedeniyle yeşil yakalı işler konusunda ciddi bir potansiyele sahip. Bu sayede yaratılacak gelirin çözülmez gibi görünen çevre sorunlarının çözümünde kullanılması halinde ise Türkiye'yi güzel, yeşil günlerin beklediğini söylemek de mümkün.
***
“İşsizlikten, dış ticaret açığına kadar birçok soruna çözüm olabilir”Alper Kalaycı
AERO Rüzgar Endüstrisi A.Ş. Fabrika Müdürü
* Bu iş sizin ilk işiniz mi? Sizi bu sektöre iten nedenler neler?Rüzgar enerjisiyle ilgili ilk işimi Dokuz Eylül Üniversitesi'nde okurken buldum. Kobi ölçeğindeki bir firmada üç yıldan fazla, rüzgar ölçüm direkleri imalatı/montajı, küçük ölçekli rüzgar türbini imalatı/montajı gibi konularda çalıştım. Sektöre girmem ise aslında bir tesadüf. Yeni mezun bir mühendis olarak ilk iş hayatına atıldıktan hemen sonra, çalıştığım firma rüzgar ile ilgilenmeye başladı ve ben de herşeyi sıfırdan görme, öğrenme şansı buldum. 2001 yılından bu yana, AERO Rüzgar Endüstrisi A.Ş'nin İzmir'deki fabrikasında müdür olarak görev yapıyorum.
* Şu andaki üretim kapasiteniz ve rüzgar türbini imalatı sayesinde yarattığınız iş gücü hakkında bilgi verebilir misiniz?
Şu an yılda 350 MW gücünde türbin kanadı imal edebilece kapasiteye sahibiz. Yani neredeyse Türkiye'nin tüm rüzgar kurulu gücüne yakın. Bugün itibari ile 410 kişilik bir kadromuz var ve ben dahil toplam 14 mühendisimiz var. Genelde el emeğinin yoğun olduğu buna müteakip de çok kişinin çalıştığı bir sektör diyebiliriz. Hem istihdam krizine, hem dış ticaret açığına, hem küresel ısınmaya, hem karbon salımına, hem de enerji krizine çok güzel çözüm olabilir. Fakat yurtdışındaki örneklerdeki gibi desteklenmesi gereken bir sektör.
* Türkiye için yenilenebilir enerji kaynaklarının iş yaratma potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugün itibari ile ne yazık ki çok zayıf. Proje yapan firma sayısı çok az. Üretim de neredeyse yok denecek kadar az. Tam aksine rüzgar potansiyelimiz de çok fazla. Enercon'un daha geçen yıl Portekiz'de açılan fabrikası neredeyse 1000 kişiye istihdam sağladı ve büyümeye devam ediyorlar. Türkiye'de ise iç piyasanın belirsizliği nedeni ile büyümemiz sınırlı kalıyor ayrıca diğer üreticilerin de Türkiye'de yatırım yapma kararlarını etkiliyor.
***
Dünayada, yenilenebilir enerji sektöründe çalışan sayısı (tahmini)
Jeotermal 25.000
Küçük Hidro 39.000
Biyokütle 1.174.000
Güneş (su ısıtıcı) 624.000
Güneş (elektrik) 170.000
Rüzgar 300.000
Kaynak: Worldwatch, Aralık 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder