Özgür Gürbüz-BirGün/18 Eylül 2017
Dünyadaki
binlerce canlının geleceği Kuzey Kore veya ABD’nin liderlerinin dudaklarının
ucunda. Dünya, soğuk savaş döneminden bu yana nükleer tehlikeyi hiç bu kadar
yakından hissetmemişti.
Batı medyasının
büyük bir bölümü, tehlikenin sürekli Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’dan
kaynaklandığını anlatıyor. Onlar için Kim Jong-un bir ‘deli’. Konuya Doğu’dan
bakanların ise, Kore’yi hatta zaman zaman Çin’i tehdit eden Trump için benzer
fikirlere sahip olduğunu tahmin etmek zor değil. Doğru ya da değil. Bu iddialar
sorunu çözmüyor. Halbuki asıl mesele nükleer ikiyüzlülük. 9 bin 400’ü askeri
cephaneliklerde kullanılmayı bekleyen, emekliye ayrılmış olanlarla sayısı 15
bini bulan nükleer silahlar yok edilmedikçe insanlığın bir toz bulutuna dönüşme
tehlikesi sürecek. Nükleer silahların hangi ülkenin elinde bulunduğuna
bakmaksızın, tümünün yok edilmesi savunulmadıkça hiçbir canlıya rahat yok.
Hans M.
Kristensen ile Robert S. Norris’in 31 Ağustos 2017 tarihli makalesine (Worldwide deployments
of nuclear weapons) göre askeri
üslerdeki 9 bin 400 nükleer silahın 4 bin adedi kullanıma hazır. Bunlardan
1800’ü yüksek alarm seviyesinde, kısa sürede kullanılabilecek durumda
bekletiliyor. Dünyadaki nükleer cephaneliğin yüzde 93’ü iki ülkenin elinde;
Rusya ve ABD. Aralarında İncirlik Üssü’nün de bulunduğu 107 yerde tutulan bu
silahlar 14 ülkenin sınırları içerisinde yer alıyor. 11 yılda altı nükleer
deneme yapan Kuzey Kore’nin elinde ise 20 adet nükleer bomba olduğu tahmin
ediliyor. Balistik füzelerle bunları kullanabilir mi henüz kimse bu sorunun
yanıtını bilmiyor ancak ilerleme kat ettikleri kabul ediliyor.
Neredeyse her
bölgede rastladığınız nükleer silahların tehlikesiz, Kuzey Kore’nin
elindekilerinin ise tehlikeli olduğunu varsaymak saçmalık. Obama varken bu
nükleer silahların dünya barışı için risk teşkil etmediğini söyleyip, Trump,
Kim Jong-un veya Putin iş başındayken tehdit olacağını söylemek ne tutarlı ne
de inandırıcı. Gerçek şu ki, dünyada nükleer silahların yayılmasını önlemek
için tek bir uluslararası araç var. Nükleer Silahların Yayılmasının
Önlenmesi Antlaşması (İngilizce kısa
adı NPT). Yürürlüğe girdiği 1970 yılında nükleer silaha sahip beş ülkenin (ABD,
Büyük Britanya, Çin, Fransa ve Rusya) nükleer silahlarını azaltmasını
diğerlerinin ise nükleer silah yapmamasını amaçlıyordu. Bugün Hindistan,
Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail’de de nükleer silah olduğunu biliyoruz. Rusya ve
ABD’de nükleer silahların sayısının azaltılması yönünde girişimler olsa da dört
yeni ülkenin daha nükleer silah sahibi olması anlaşmanın çok başarılı
olmadığını gösteriyor.
Başarısızlığın
nedenlerinden biri, başta ABD olmak üzere NATO üyesi ülkelerin nükleer
silahları anlaşmaya aykırı bir şekilde başka ülkelerde saklamaları. Halbuki
NPT, nükleer silah sahibi beş ülkenin bu silahları başka ülkelere
götürmelerini, onlara silah geliştirmelerine yarayacak yardım yapmalarını da
yasaklıyordu (Madde 1). Türkiye gibi NPT’ye 17 Nisan 1980’den beri taraf
ülkelerin bu silahları barındırması da yasak (Madde 2). Ne var ki, başta NATO
olmak üzere herkes anlaşmanın ilk iki maddesinin çiğnenmesine yıllardır göz
yumuyor. ABD nükleer silahlarını Türkiye, Belçika, Almanya, İtalya ve Hollanda’da
saklayabiliyor. Bunu gören ve NATO üyesi olmayan ülkelerin anlaşmaya uyması
beklenebilir mi?
Anlaşmaya
taraf ülkelerin ikinci falsosu da kuşkusuz İsrail meselesi. İsrail NPT’ye hiç
taraf olmadı, 80 civarında nükleer silaha sahip olduğu tahmin ediliyor. Hal
böyleyken, İsrail’e hiçbir yaptırım uygulamadan, NPT’ye 1970 yılında taraf
olmuş İran’a nükleer silah yapacak diye ambargo koymak (haklı bir kaygı olsa
bile) Batı adına tam bir ikiyüzlülük. Bu kelime, anlaşmanın altını oyan ve bizi
Kuzey Kore gerçeğiyle karşı karşıya bırakan asıl nedenleri de özetliyor.
Dünyanın
nükleer silahlardan arındırılabilmesi ancak ve ancak tüm ülkelerin bu
silahlardan vazgeçmeleri ve nükleer enerji gibi silah yapımında kullanabilecek
maddelerin yayılmasına yarabilecek tehlikeli teknolojilerden tamamıyla
vazgeçmeleriyle mümkün olacak. Önümüzde ekonomik veya teknik bir engel yok.
Nükleer silahlardan medet uman siyasi iradeyi değiştirecek çiçek çocuklarına ve
onların yaratacağı yeni bir barış dalgasına ihtiyaç var sadece.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder