Başbakan’ın çocuklarını ABD’de okutmasıyla gündeme gelen Gürmen Grup’un (Ramsey) sahibi Remzi Gür’ün şirketi, ihalesini kazandığı jeotermal enerji sahasının SİT alanı çıkması üzerine MTA ile mahkemelik oldu. Gür’ün verdiği 450 bin dolarlık tazminata MTA el koydu.
Özgür Gürbüz-Gazete Habertürk / 7 Haziran 2009 *
Jeotermal enerji sahalarının özelleştirilmesi kapsamında geçtiğimiz Kasım ayında yapılan ihalede Aydın-Sultanhisar sahasını İşadamı Remzi Gür'ün şirketi Gökkale Tarım Gıda Enerji Madencilik Ltd. Şirketi kazandı. Gökkale firması, Başbakan Erdoğan’ın çocuklarını Amerika’da okutmasıyla da bilinen Remzi Gür’e ait. Gür, ihaleyi kazanmasına rağmen bölgenin SİT alanı olması nedeniyle kuyu açamayacağını öğrenince şok yaşadı. 3 Kasım 2008 tarihinde açık arttırmayla yapılan ihaleyi kazanan firma, 450 bin dolar tutarındaki tazminatı yatırdı ve çalışmalara başladı. İlk incelemelerde söz konusu sahanın Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) belirttiği gibi 20 megavat (MW) kurulu güce değil 10 MW’lık bir kurulu güç potansiyeline sahip olduğu anlaşıldı.
Kuyu açılamaz
Firma, ikinci şoku, Sultanhisar’da bulunan iki kuyu ile sonradan açılması planlanan kuyuların birinci, ikinci ve üçüncü dereceden SİT alanları içerisinde kaldığının anlaşılmasıyla yaşadı. Gökkale Ltd. Operasyon Direktörü Dr.Hakan Berooğlu, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu onay vermezse bu sahalarda çalışma yapılması ve kuyu açılması için mümkün değil” diyor. Kapasite ve SİT alanıyla ilgili sorunlar nedeniyle ileri tetkikler yapmaya karar veren firma, MTA’ya sözleşme yapma süresinin uzatılması için başvurdu. Başvuruya olumlu yanıt vermeyen MTA, 450 bin dolarlık teminata da el koydu. Bunun üzerine Gökkale Ltd. ve MTA davalık oldu.
Enerjiden vazgeçmiyor
Basın bildirisi ile ihale günü arasındaki zaman diliminin çok kısa olması nedeniyle projenin rantabilite hesabını, basın bildirisinde belirtilen “minimum 20 MW” tabirine göre yaptıklarını belirten Beroğlu, “MTA'nın teminatımıza el koyması üzerine dava açtık” diyor. Berooğlu, jeotermal enerji ihalelerindeki mevcut şartların değiştirilip, hidroelektrik santraller için benimsenen katkı payı yöntemine geçilmesinin daha doğru olacağını belirtiyor. Katkı payı yönteminde ihaleyi, üretilen elektriğin satışından devlete en büyük payı bırakmayı taahhüt eden firma kazanıyor. “Bu yöntemde jeotermal alanların ihalesindeki gibi ihalenin kazanılması ile milyonlarca dolarlık ruhsat bedeli ödenmemekte. Özel sektör kaynakları, çok yüksek maliyet içeren santralin kurulmasına aktarılabilmektedir” diyen Berooğlu, “Jeotermal alanların özel sektör tarafından daha iyi kullanılabilmesi için bünyesinde çok iyi uzmanlar bulunduran MTA'nın ihale edeceği alanları çok daha iyi incelemeli” açıklamasını yapıyor. Firma yetkilileri tüm bu olanlara rağmen enerji alanındaki yatırımlardan vazgeçmediklerini de belirtiyor.
*tam metin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder