Küresel ısınma yüzünden birçok örümcek ve akrep türü kuzeye göçüyor; bu yüzden Marmara, Karadeniz ve İç Anadolu’daki türler artacak! Bazı türleri ölümlere veya kangrene yol açıyor, bir çocuğu iki saat içinde öldürebiliyor. Hekimler de bu tür sokmaları tanımadığı için böcek sokmasıyla karıştırabiliyor. Bu nedenlerden ötürü ve ekolojik sistemin korunması için örümcek ve akrep türleri hakkında bilgi toplanması ve envanter oluşturulması şart! Türkiye ise bu alanda Avrupa’nın 100 yıl gerisinde.
Özgür Gürbüz - Yeni Aktüel / 24-30 Mayıs 2007
Yüz binlerce insan Örümcek Adam filmini izlemek için sinema gişeleri önünde kuyrukta! Çoğumuz New York semalarında dolaşan örümcek adamın hayatını, neleri sevip neleri sevmediğini ezbere biliyoruz. Ama bahçemizde sinek avlayan ya da odamızın köşesinden bizi seyreden örümcekler hakkında pek bilgimiz yok. Oysa Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle Asya, Avrupa, Afrika ve Mezapotamya'dan gelen değişik örümcek ve akrep türlerine ev sahipliği yapıyor. Üstelik, uzmanlara göre küresel ısınma yüzünden örümcek ve akreplerin sayısı da, türleri de artacak.
Türkiye’de bilinen örümcek türü 600 kadar. Dünyada ise bu rakam 50 bini buluyor ve her yıl yeni türler keşfediliyor. Türkiye’de de tahmin edilen tür sayısı binlerle ifade ediliyor. Örümcek türlerinin bilinmesi birçok açıdan çok önemli. Çünkü oldukça tehlikeli olabilecek örümcek sokmalarına karşı gereken önlemlerin alınması ve gerekli antidotun (panzehir) üretilmesi buna bağlı ve hayati önem taşıyor. Örümcek türlerinin hangi tür böceklerle beslendiğinin öğrenilmesinin bir faydası da tarlalardaki zararlılara karşı örümceklerin kullanılabilmesi. Böylece tarlanızı kimyasal ilaçlarla zehirlemeden ürününüzü kurtarabiliyorsunuz. Devlet Planlama Teşkilatı’nın maddi desteğiyle böyle bir proje Antalya’da yürütülüyor ve üç yıldır zararlı böceklerle örümcekler inceleniyor. Ayrıca örümcek zehirlerinden ilaç yapılıyor; hatta örümcekler iktidarsızlığa bile çare olabiliyor.
Türkiye'de Mısır Kobrası
Türkiye’de bu konuda çalışan çok az sayıda bilim insanı var. Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde görevli Prof. Dr. Abdullah Bayram’a “Türkiye'nin Örümcek Adamı” da denebilir. Zoolojinin alt bölümü olan araknoloji; örümcek, akrep, yalancı akrep ve ‘böğü’leri (et yiyen örümcek) inceliyor. Bayram, bu konudaki çalışmaların çok kısa bir geçmişe sahip olduğunu ve Avrupa’nın 100-200 yıl gerisinde olduklarını söylüyor. Bir süre Newcastle Üniversitesi’nde Örümcek Ekolojisi üzerine de çalışan Bayram, “Brezilya’da yılda 10 bin kadar akrep ve örümcek sokma vakası var. Türkiye’de ise bu konuda da çok net bilgi yok. Doktor çoğu zaman böcek sokması olarak değerlendiriyor. Sağlık Bakanlığı’nın, birkaç yıl önce Çin’den ve çok uzak bölgelerden zehirli hayvanlar getirip antidot üreteceğine dair haberler geldi ama arkası gelmedi. Ciddi bir zehirleme vakası olsa İstanbul ve İzmir gibi birkaç merkez dışında kolay kolay antidotunu bulamazsınız” uyarısında bulunuyor. İki yıl önce Şanlıurfa’da Mısır Kobrası bulunduğuna dikkat çeken Bayram “Kuzey Afrika’ya ait ama Mısır ve Suriye üzerinden buraya gelmiş. Çok tehlikeli, kimse tanımıyor, normal bir yılan sanıyorlar” diyor.
Bir çocuğu iki saatte öldürebilir
Bayram, küresel ısınmanın etkisine de dikkat çekiyor. “Çölleşme ve sıcakların artması sonucu Afrika elementleri kuzeye doğru gidecek. Sıcaklıkların artmasıyla zehirli akrepler, örümcekler İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara’ya doğru yayılış gösterecek. Sokulma vakalarında da artış olacak. Böğü popülasyonunda Ankara ve Haymana’da bir patlama oldu. Bence bunun nedeni de sıcaklardı. Böğüler dışında bütün akrep ve örümcekler zehirli. Hangi türler birkaç saat içinde insanları öldürebilir, felç ve kramplara yol açar, bu önemli. Bu nedenle türleri tanımamız gerekir.” Tehlikenin bağışıklık sistemi ve organizmaya göre değiştiğini belirten Bayram’ın verdiği bilgiye göre, bu türlerin bazıları tarafından sokulan bir çocuk iki saatte öldürebilir!
Küresel ısınmanın yanı sıra Türkiye’de kuş gribi yüzünden binlerce kuş ve tavuğun telef edilmesi örümcek ve kene türlerini arttırmış. Çünkü zehirli akrepleri, örümcekleri kontrol eden hayvanların başında tavuk ve kuşlar geliyor. Geçen yıldan bu yana Tokat, Amasya, Çorum ve Yozgat’ta kenelerin yayıldığı gözlemlenmiş. Özellikle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsünü taşıyan keneler ölümlere neden oluyor. Bu virüsü taşımayanlar ise daha önce ısırdıkları canlılarda bulunan bakterileri insanlara geçirebiliyor. Özellikle kırsal alanda yaşayan çiftçilerin bu konuda uyarılması gerekiyor. Keneler, gövdelerinin son hacmine kadar kan emebiliyor. Daha sonra oldukları yere düşen bu canlılar uzun süre yeniden beslenmeye gerek duymadan duvarlardaki çatlaklarda yaşayabiliyor.
Leş yiyen böğüler öldürücü olabilir
Et yiyen örümcek olarak bilinen ve halk arasında panik yaratan böğüler, 10 santimetre boyunda olabiliyor ve koşarken 1 metre kadar zıplayabiliyorlar. Bayram “Akrep ve örümcekler zehirleriyle diğer hayvanların iç organlarının hepsini parçalar ve paralize eder. Sonra somurmaya başlar ve hayvanın içerisini tamamen boşaltır. Böğü bunu yapmıyor, çeneleriyle et koparmaya çalışıyor. Çenelerinin iç düzeyleri testere dişli. Çok kuvvetli ve yırtıcı. Diğer örümcekler gibi kaçmıyor, saldırma pozisyonu alıyor. Uzun penselerle tutmaya çalışıyoruz, üzerimize zıplıyor. Zehirli değiller ama o kadar obur ki, ölü bir fareyi, kurbağayı ve her türlü leşi yiyor. Bu nedenle ölümcül birçok bakteri taşıyabiliyor. Isırdığında enfeksiyona yol açabilir” diyor. Böğülerin ısırdığı insanlar çoğu zaman şoka giriyor ve bu nedenle de ölümler oluyor. Anadolu’da annelerin çocukları “böğü” diye korkuttukları hayvan bu ve akreplerden hızlı!
Kangren yapan örümcekler
Böğüler dışında örümceklerin hepsi zehirli olsa da, sokulan insanların yaşı ve bağışıklık sistemine göre risk değişiyor. Abdullah Bayram bazı örümceklerin ölümcül olduğunu, hücre yapılarını bozarak kangrene neden olduklarını söylüyor. Bayram fotoğraflarla, İstanbul’da Keman Örümceği (başının üzerinde keman şekli var) tarafından ısırılan bir kadının ayağında oluşan kangrenin nasıl büyüdüğünü ve kalçasından alınan doku transferiyle yapılan operasyonu anlatıyor. Bayram’a göre bu örümcekler gemilerle Kuzey Afrika ya da Latin Amerika’dan geliyor.
Bu ilticacı türler, Türkiye’de bu konuda çalışan az sayıda insanın işini daha da zorlaştırıyor. Mevcut örümcekler bilinmezse, Anadolu’nun hangi bölgesinde hangi türlerin yayıldığını bulmak da imkânsız hale geliyor. Bu durumda beslenme ekolojisi gibi ikinci aşama çalışmalara girmek daha da zorlaşıyor. Örümcek gidip bir tarlada sadece bir tür böceği yiyorsa bu oldukça önemli bir bilgi.
4 yorum:
Çalışmalarınızın takipçisiyim.
İyi çalışmalar dilerim.
Selâm ile...
bende uzun zamandır çalışmalarınızı merakla izleyen ve çoçukluktan beri bu bölüme ilgisi olan biri olarak bu konularda daha fazla araştırma ve önlem alınmasını istiyorum bu bizim en büyük eksiklerimizdendir ne kadar acıdır ki doğrudürüst bir zehir araştırma enstütümüz bile yok saygılarımla
Umarım ben de bir böyü bulabilirim.
Karadul ve birçok zehirli cinsi bulabildiğim gibi...
keman örümceği ile ilgili fotograf koyabılırmsınz
Yorum Gönder