BirGün gazetesi için hazırladığım üç günlük yazı dizisinin üçüncü ve son bölümü. İlk bölüm için lütfen buraya, ikinci bölüm içinse buraya tıklayınız.
TÜRKİYE’NİN NÜKLEER İNADI PAHALIYA PATLAYACAK
TÜRKİYE’NİN NÜKLEER İNADI PAHALIYA PATLAYACAK
Özgür Gürbüz-BirGün/28 Nisan 2014
Adalet ve
Kalkınma Partisi, 2004’ten bu yana nükleer santral kurmak için çabalıyor. Mersin
ve Sinop’ta kurulmak istenen nükleer santraller için Rusya ve Japonya ile
anlaşmalar imzalandı. 12 Mayıs 2010 tarihinde Rusya Federasyonu ile yapılan
uluslararası anlaşmaya göre Mersin’in Akkuyu mevkiinde 4 bin 800 megavat (MW)
kurulu gücünde bir nükleer santral kurulmak isteniyor. Rus devlet şirketi
Rosatom Türkiye’deki faaliyetlerini Akkuyu NGS adlı bir şirket üzerinden
yürütüyor. Şirket yüzde 100 Rus sermayeli ve istese bile en fazla yüzde 49
hissesini satabiliyor. Anlaşmaya göre Türkiye, ilk iki
reaktörün üreteceği elektriğin yüzde 70’ini, diğer iki reaktörün üreteceği
elektriğin ise yüzde 30’unu 15 yıl boyunca Akkuyu NGS A.Ş.’den satın alacak.
Fiyatı da belli, kilovatsaat (kWs) başına 12,35 dolar sent (26 kuruş). Sinop
için de 3 Mayıs 2013 tarihinde benzer bir anlaşma imzalandığı ve bu defa 20 yıl
boyunca 11,80 dolar sentlik bir alım garantisi verildiği belirtiliyor.
Belirtiliyor diyoruz çünkü anlaşma metni aradan geçen bir yıla rağmen
kamuoyuyla paylaşılmadı. Sürecin gizli yürütülmesi Sinop projesine özgün değil.
Mersin’de nükleer santral yapmak için alınması gereken yer lisansı süreci, daha
önce eksik bulunduğu için iade edilen Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun
son hali aynı bu anlaşma gibi kamuoyundan gizleniyor. Nükleer enerjiyi savunan
hükümet yetkilileri, nükleer karşıtlarıyla tartışmaya yanaşmıyor. Şeffaf bir
süreç işletilmiyor. Türkiye’nin nükleer projeleri demokrasi açısından sorunlu
ama tek sorun o değil. Nükleer enerjinin maliyeti de tartışmalı.
Nükleer enerji ucuz mu?
Bozcaada rüzgar santrali - Foto: O. Gurbuz |
KAZA VE SÖKÜM MALİYETLERİ
Nükleer enerjinin
pahalı olmasında santrallerdeki kaza ve sızıntıların önemli bir payı var. Çernobil
kazasının yüz milyar dolarlarla ifade edilen maliyetini bir kenera bırakalım.
Her kaza veya sızıntı, aynı hatanın tekrarlanmaması için santrallerdeki güvenlik
önlemlerinin arttırılmasına neden oluyor. Bu da ek maliyetler getiriyor. Bulgaristan’da,
Çek Cumhuriyeti’nde nükleer projelerden vazgeçilmesinin ardında bu santrallerin
pahalı olması yatıyor. ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin (EIA) 2014 yılına ait
raporu buna iyi bir örnek. EIA, 2019’da faaliyete geçecek, gelişmiş, yeni bir
nükleer reaktörden elektrik üretmenin maliyetinin kWs başına 9,6 sent olacağını tahmin ediyor. Aynı
yıl faaliyete geçecek bir rüzgar türbini ise 8 sent maliyetle elektrik
üretiyor. Bu rakam hidroelektrikte 8,45, jeotermalde 4,79 ve güneşte 13 sent.
Bu hesaplamalar sadece ilk yatırım, yakıt ve işletme giderleri üzerinden
yapılmış. Nükleer santrallerin söküm ve binlerce yıl radyoaktif kalan
atıklarının depolama, bakım maliyetleri hesaba dahil değil.
Nükleer
enerjinin tek rakibi de yenilenebilir enerji kaynakları değil. EIA’nın
tahminine göre, doğalgaz ve kömür santrallerinde 1 kWs elektrik üretim maliyeti
6,4 ile 9,5 sent. Ve bu kaynaklar aynı rüzgar ve hidroelektrik gibi devlet
desteğine ihtiyaç duymadan kurulabiliyor. ABD’de geçen yıl dört nükleer reaktör
(Crystal River-3, Kewaunee, San Onefre 2-3) kapatıldı. Bunların üçü tasarım
ömürlerini doldurmamıştı. Başta doğalgaz olmak üzere rekabete dayanamadılar. San
Onofre santralinin iki reaktörü için 4,1 milyar dolarlık bir söküm maliyeti
hesaplandı. Bu rakamı esas alarak tahmin
yaparsak, Akkuyu ve Sinop santrallerinin radyasyona bulaşmış parçalarını sökmek
için 20 milyar dolar daha gerekecek.
Türkiye nükleere mecbur mu?
Türkiye 2013 yılında 240 milyar kWs
elektrik tüketti. 2012’ye göre elektrik tüketimi yüzde 1,3 oranında arttı. Hükümetin
beklentisi bu artışın en az yüzde 5,3 olmasıydı. Yüksek talep tahmini ise yüzde
7,4’tü. 2011’de yüzde 9 artan elektrik talebi, 2012’de yüzde 5,1 ve 2013’te de
yüzde 1,3 oranında artarak düşüş eğiliminde olduğunu gösterdi. 2014 sonunda
artışın yüzde 4,6 olması beklense de, büyüme rakamlarının yüzde 2’lerde kalması
halinde 2013 benzeri düşük bir artış kimseyi şaşırtmaz. Nükleer santralleri
gerekli göstermek için kullanılan en önemli argümanın 2-3 yıldır geçerli
olmadığı ortada.
Nükleer santraller sadece elektrik enerjisi
üretebiliyor. Bu nedenle nükleer yerine hangi kaynaktan, daha ucuz ve çevreci
elektrik üretebiliriz diye bakmak akıllıca bir yol olur. Çevrecilerin sıkça
kullandığı “rüzgar, güneş bize yeter” sloganı, rakamlarla desteklenebilir. Hükümetin de kabul ettiği güneş enerjisi
potansiyeli 380 milyar kWs. 240 milyarlık tüketimin çok üstünde.
Halihazırda, 3 bin megavat kurulu güçle elektrik tüketiminin yüzde 3’ünü
sağladığımız rüzgar enerjisinin, 45 bin megavatlık ekonomik potansiyeli daha var.
Bu iki teknolojinin en büyük avantajı elektrik üretim maliyetlerinin giderek
azalması. Makina Mühendisleri Odası
Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, hidroelektrik, rüzgar, güneş,
jeotermal, yerli linyit ve biyogaz kaynaklarından 700-750 milyar kWs’lik bir
üretimin gerçekleştirilebileceğini söylüyor. Bugünkü tüketimin 3 katı
büyüklüğünde bir potansiyelden bahsediyor. Türkyılmaz ayrıca, enerjiyi verimli
kullanarak yüzde 25 oranında tasarruf sağlanabileceğine de işaret ediyor. Bu,
enerji verimliliği tedbirleri arttırılsa, Türkiye dörtte bir oranında az
elektrik/enerji harcayarak aynı üretimi yapabilir demek. Türkyılmaz’ın
reçetesinde nükleer, yeni ithal kömür ve doğalgaz santrali yok. Çevreciler
hidroelektrik, linyit gibi kaynaklara sıcak bakmıyor, zaman zaman bazı rüzgar
projeleriyle ilgili şikayetlerini de dile getiriyor. Bu tartışmalı kaynakları
dışarıda bıraksak bile Türkiye’nin Sinop ve Mersin nükleer santralleri devreye
girdiğinde üreteceği yaklaşık 80 milyar kWs’lik elektriği başka kaynaklardan
hatta sadece enerjiyi verimli kullanarak karşılayabileceği söylenebilir. Bu
durumda son sözü nükleer mühendis Prof. Dr. Tolga Yarman’a bırakmalı.
Yarman, nükleer enerji kararının teknik değil, siyasi olduğunu söylüyor. O
halde hükümet bu siyasi kararının gerekçelerini halka açıklamalı.
-BİTTİ-
3 yorum:
sevgili Özgür aklına, kalemine sağlık. Bana göre yazdıklarının hepsi akıl ve bilim mirasçıları için besin kaynağı. aptallar neyle beslenir bilmem ama TBMM bir gecede Akkuyu için ihale kanununu çıkarmadı mı?, yap işlet ama devretme olarak ihale etmedi mi? en pahalı elektriğe bizi 30 yıl bağlamadı mı? Pardon unuttum benim halkımın yüzde kaçı aptaldı?... İlhan Talınlı
sevgili Özgür aklına, kalemine sağlık. Bana göre yazdıklarının hepsi akıl ve bilim mirasçıları için besin kaynağı. aptallar neyle beslenir bilmem ama TBMM bir gecede Akkuyu için ihale kanununu çıkarmadı mı?, yap işlet ama devretme olarak ihale etmedi mi? en pahalı elektriğe bizi 30 yıl bağlamadı mı? Pardon unuttum benim halkımın yüzde kaçı aptaldı?... İlhan Talınlı
sevgili Özgür aklına, kalemine sağlık. Bana göre yazdıklarının hepsi akıl ve bilim mirasçıları için besin kaynağı. aptallar neyle beslenir bilmem ama TBMM bir gecede Akkuyu için ihale kanununu çıkarmadı mı?, yap işlet ama devretme olarak ihale etmedi mi? en pahalı elektriğe bizi 30 yıl bağlamadı mı? Pardon unuttum benim halkımın yüzde kaçı aptaldı?... İlhan Talınlı
Yorum Gönder