Avcılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Avcılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Balık az mazot pahalı*

Dolar kuru nedeniyle artan mazot fiyatları balıkçıyı da vurdu. Balık sezonu durgun başladı.

Özgür Gürbüz-BirGün/17 Eylül 2018

Trol gemileri-Foto: O. Gurbuz
Geçen hafta WWF-Türkiye’nin küçük ölçekli balıkçılığı yaşatmak için bir yıldır sürdürdüğü çalışmaları yerinde izlemek üzere Foça’daydım. Düzenlenen çalıştayda, bakanlık temsilcileri, altı ayrı üniversiteden akademisyenler ve balıkçıların sorunlarını ve çözüm önerilerini dinleme şansım oldu. Foça Belediyesi’nin düzenlediği Kültür, Sanat ve Balıkçılık Festivali kapsamında düzenlenen bir başka panelde de Mersin (Erdemli), Antalya (Kaş) ve İzmir’den gelen balıkçıları dinledim. Dertleri çok; anlatmak, gündeme getirmek de bize düşüyor.

Sayıları 14 bini bulan küçük balıkçıların iki büyük sorunu var. Birisi, “şebeke” denen, yasaya, doğaya aldırış etmeden kaçak avcılık yapan balıkçılar. Cuma günü BirGün’de, “Denizde şebeke var” başlığıyla haberleştirdik. Okumadıysanız lütfen okuyun. Öyle bir şebekeden bahsediyoruz ki, sahil güvenliğin botunu takip etmek için limanı gören yerde ev tuttukları, içine diğer teknelere haber vermesi için adam koydurttukları bile söyleniyor.

Bakanlık durumu biliyor ama yaptırımlar yetersiz. Yasadışı avcılık yapan tekneyi yakalasa bile ceza kesip bırakıyor, tekne sahibi akşama kalmadan yeniden denize açılıyor. Yakalanan teknelerin imhası için yasal değişiklik hazır. Bu madde yasalaşırsa herkes etkili olacağından emin ancak daha önceki iki değişiklik taslağı geri dönmüş. Gizli bir güç, yasaya uyup, emeğiyle para kazanmaya ve aynı zamanda denizleri korumaya çalışan balıkçıyı rahatlatacak bu değişikliği istemiyor sanki. Tarım ve Orman Bakanlığı üstüne giderse önemli bir sorun ortadan kalkacak, biz bir kez daha yazıp ortak aklın isteğini iletelim.

İkinci sorun ise mazot fiyatları. Dolarla birlikte artmış. Sadece mazot mu? Kasa fiyatı, tekneden çalışan işçilerin ücreti… Foça Limanı’na gittiğinizde sezonun yeni başlamasına rağmen denize açılmamış onlarca tekne görüyorsunuz. Tekne sayısının çok, balığın az olduğunu söyleyen 35 yıllık balıkçı Latif Turgut Tekin, bir teknenin günlük mazot maliyetinin 2-3 bin lira arasında olduğuna dikkat çekiyor.

Balık halinde fiyatlar el yakıyor
Burçin Tekin-Foto: O. Gurbuz
Fotoğrafın tamamını görmek için Foça Balık Hali’ne de gittim. Balıkçı Burçin Tekin, bir ay önce 18 TL’ye aldığı balığı 26-28 TL’ya aldığından yakınıyor. Yemlerin ithal olması nedeniyle çiftlik balıklarının bile fiyatları artmış. Misafirlerine balık almaya çalışan Tuba Urhan da, “Bir hafta önce deniz levreğini 35 TL’ye aldım şimdi 50 TL. Fiyat böyle olunca ne yapacağımı şaşırdım” diye yakınıyor. İş sadece yem, mazot gibi maliyet kalemlerindeki artışla da bitmiyor. Balıkçının kilosu 20 TL’den sattığı barbun, aracılardan sonra tezgaha 50 TL’den çıkıyor. Küçük balıkçı, kendi ürününü satmanın yollarını arıyor.

Balık sezonu Foça’da açıldığı gibi kapanmışa benziyor. Balık fiyatları artmadıkça teknelerin denize açılması zor. Fiyatlar artarsa da alıcı bulmak iyice zorlaşacak. Görüldüğü üzere ekonomik krizin denize yansıması da farklı değil. Dalgalar üstümüze üstümüze geliyor. 

* Gazetedeki iki konulu yazının ilk konusu

Cinayet ekonomisi

Özgür Gürbüz-BirGün/3 Mayıs 2015

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Türkiye’nin yaban hayatına darbe vuracak önemli bir karar aldı. 1 Mayıs-15 Aralık tarihleri arasında, aralarında 15 ayı, 109 yaban keçisi ve 4 çengel boynuzlu dağ keçisinin de bulunduğu yaban hayvanlarının avlanmasına yeşil ışık yaktı. Orman Bakanlığı çeşitli illerde ihaleler açarak, en yüksek parayı veren av turizmi acentelerine belirlenen sayıda hayvanı vurma hakkı veriyor. Acentelerde bunları çoğu yurt dışından gelen avcılara satıyor. ‘Av turizmi’ adı altında yapılan bu katliam aslında yeni değil, benzer hata geçmiş yıllarda da tekrarlandı. Avcılar masum hayvanların kellesi için pazarlık yapıyor, hükümet de onların ölüleri üzerinden para kazanıyor. Bu yıl listeye korumakla yükümlü olduğumuz bozayı ve çengel boynuzlu dağ keçileri de eklendi.

Bazı illerde ihaleler tamamlandı. Ayılar için 10 bin lira, yaban keçileri içinse 6 bin lira gibi ihale bedellerinden bahsediliyor. Bazı illerde ihaleler henüz yapılmadı. Listede sadece ayılar veya yaban keçileri yok. Kızıl geyik, ceylan, yaban koyunu da var. Türkiye’nin yaban hayatının ne kadar sembolü varsa eli kanlı avcılara satılıyor. Bu ihalelerin hemen iptal edilmesi, avcılığın da tümden yasaklanması gerek. Türkiye’de kimse aç kaldığı için avlanmıyor, avlanmanın bahanesi yok. Nasıl bir zevkse, o zevk için hayvanları öldürüyorlar.

Hükümetin ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a, Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na ve bu kararın altına imza atan tüm yetkililere buradan açık açık soruyorum.

·       Tıkır tıkır işleyen ekonomisiyle övündüğünüz Türkiye, 15 ayının öldürülmesinden kazanılacak 150 bin liraya muhtaç durumda mı?
·       Türkiye ekonomisi bu kadar kötü durumdaysa, kimseye zararı dokunmayan bu hayvanları av turizmine feda etmek yerine basit tasarruf tedbirleriyle ‘ihtiyaç duyulan’ bu para karşılanamaz mı? Makam araçlarından, milletvekili maaşlarının bir bölümünden feragat edilebilir ya da Ankara’da sadece bir ailenin kaldığı, aylık masrafının 21 milyon TL’yi bulduğu ‘Aksaray’ denen yapı boşaltılabilir. Bunlar, ceylanları vurdurup ölüleri üzerinden para kazanmaktan daha onurlu bir davranış olmaz mı?
·       Doğada özgürce yaşayan hayvanlar hangi seçimde sandığı gidip size oy attı? Onların yaşamları üzerinde karar verme hakkını size kim verdi?
·       Bu ülkede yaşayan ayılar, koyunlar, keçiler, geyikler ve bitkiler hükümetin malı mı? Bu ülkede her şeyi sattınız sıra keçilere, geyiklere mi geldi?
·       Türkiye’nin yaban hayatı sadece avcılara mı ait? Bizim gibi vergisini ödeyen vatandaşların yaban hayat üzerinde söz söyleme hakkı yok mu? Çoğu yurt dışından gelen avcılar bu ülkenin vatandaşlarından daha mı üstün?
·       Türkiye’de kaç tane bozayı, kaç tane yaban keçisi, kaç tane çengel boynuzlu dağ keçisi var biliyor musunuz? İşin cinayet tarafı bir yana, elinizde kesin rakamlar olmadan bu türlerin vurulmasıyla ilgili nasıl karar alabiliyorsunuz? Söz konusu türlerin soyunun tükenme tehlikesi altında olup olmadığını gösteren bir envanter çalışmanız var mı?

Son sözüm de avcılara. Elinizde son model tüfekler, dürbünler ve teçhizatla bu savunmasız hayvanları vurunca kendinizi ‘kahraman’ mı sanıyorsunuz? Elinizdeki silah sayesinde diğer canlılardan üstün olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Beşiktaş’ta sokak köpeğini tekmeleyen polisle elinde tüfek ayı peşine düşen avcılar arasında bir ortak nokta var. Sizler aslında yoksunuz. Var olan sadece coplar, tomalar ve av tüfekleri. Geride kalan ise kocaman bir hiçlik.

***
Çanakkale Çevre Platformu 8-10 Mayıs tarihleri arasında 2. Kazdağları Buluşması’nı gerçekleştiriyor. Kazdağlarını tehdit eden madenler, termik santraller ve farklı çevre sorunlarının tartışıldığı kamp, Türkiye’nin dört bir yanında gelen doğa dostlarını ağırlıyor. Ayrıntılı bilgi: www.kazdaglaribulusmasi.com