Nükleer enerji tercihi Türkiye’ye pahalıya patlayacak

Nükleer santralin yapım maliyeti bir günde yüzde 25 arttı ama kimse oralı olmadı. Peki, bu beş milyar dolar kimin cebinden çıkacak? Sormaya ne hacet, tabi ki bizim cebimizden.

Özgür Gürbüz-BirGün gazetesi/15 Temmuz 2012

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovski, Mersin’de yapılması planlanan nükleer santralin maliyetinin söylendiği gibi 20 değil 25 milyar doları bulabileceğini söyledi. Radyasyondan değil,  hükümetin gazabından korkan gazetelerimizin birçoğu haberin üzerine gidemedi. Nükleer santralin yapım maliyeti bir günde yüzde 25 arttı ama nükleer enerjinin reklamını yapmaya gelince manşetten ısmarlama haber yayımlayanlar oralı bile olmadı. Peki, bu beş milyar dolar kimin cebinden çıkacak? Sormaya ne hacet, tabi ki bizim cebimizden.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Rusya Federasyonu ile yaptığı uluslararası anlaşma gereği, Türkiye nükleer santralden üretilecek elektriği satın alma sözü verdi. Yatırımı Ruslar yapacak, santralin sahibi olacak, paralarını da bize elektrik satarak çıkaracaklar. Mersin’in Akkuyu mahaline kurulması düşünülen santralde her biri 1200 MW’lık (megavat) dört reaktör olması planlanıyor. Türkiye, iki reaktörün üreteceği elektriğin yüzde 70’ini, diğer iki reaktörün üreteceği elektriğin ise yüzde 30’unu 15 yıl boyunca Rus şirketinden (Akkuyu NGS A.Ş.) satın alacak. Fiyatı da belli, kilovatsaat başına 12,35 dolar sent ödenecek. Türkiye’de birçok yenilenebilir enerji kaynağından bu fiyatın altında elektrik üretmek mümkün. Kaynak var, fiyatı ucuz ve nükleer atık, kaza gibi dertler yok. Tek sorunumuz, tüm bunlara rağmen nükleer santralde ısrar eden bir hükümetin iş başında olması.

5 MİLYAR DOLARI HALK ÖDEYECEK
Bu beş milyar dolarlık farkı Ruslar Türkiye’den isteyebilir. Türkiye’de, anlaşmada böyle bir şey yok deyip yatırıma ortak olmayı reddedebilir. Ruslar, bu defa da alım garantisi için verilen fiyatın yükseltilmesini isteyebilir. Üçüncü seçenek ise inşaata devam edip, bu artışı faturalara yansıtmaları. Ruslar serbest piyasaya daha yüksek fiyattan elektrik satabilirler. Başka türlü maliyeti çıkarmaları mümkün değil. Daha kabaca söylersek, nükleer santral kurulursa elektrik ucuzlayacak diye ortalıkta dolaşanlar bir kez daha havasını alacak. Türkiye beş milyar dolarlık fiyat artışını öyle ya da böyle ödeyecek ve bu bizden tahsil edilecek.

Kötü haberi sona sakladım; bu daha bir başlangıç. Nükleer enerjinin tüm dünyada giderek gözden düşmesinin nedenlerinden biri, belki de en önemlisi yüksek maliyeti. En güncel örnek Litvanya. Merkez-sağ eğilimli Başbakan Andrius Kubilius’un Rusya’ya bağımlılığı azaltma iddiasıyla yeşil ışık yaktığı 1350 MW’lık reaktör için geçenlerde ABD-Japon ortaklığı Hitachi-General Electric firmasıyla anlaşıldı. Anlaşıldı anlaşılmasına ama bu yılki seçimlerde iktidara gelmesi beklenen sosyal demokratlar aynı fikirde değil. Nükleer santral planını rafa kaldırabilir, nedeni de maliyeti. Litvanya Ekonomi Bakanlığı 1350 MW’lık projenin 8 milyar 640 milyon dolara mal olacağını söylüyor. Kilovat kurulu güç başına ilk yatırım maliyeti 6400 dolara geliyor. Böylesine büyük bir ilk yatırım maliyeti nükleeri ekonomik olarak alternatif yapmaktan çok uzak. Sekiz milyar dolarlık kredi bulacaksınız, inşaatın sürdüğü 5-10 yıl boyunca faizlerini ödeyeceksiniz vs. Hâlbuki başka kaynaklarla yatırımın geri dönüşü nükleerden çok hızlı.

RÜZGÂRA YATIRIM 3 KAT UCUZ
ABD Enerji Bakanlığı’na bağlı Enerji Bilgi İdaresi (EIA) 2010 yılında elektrik üreten farklı kaynakların ilk yatırım maliyetlerini kıyaslayan bir araştırma yayımladı. EIA, karada kurulacak rüzgâr santralleri için 1 kW kurulu güç bedelinin 2 bin 438, hidroelektrik için 3 bin 76, doğalgaz santralleri için bin-2 bin (farklı tiplerine göre), güneş termal santralleri için 4 bin 692 ve güneş fotovoltaikler için de 4 bin 755 dolar civarında olduğunu söylüyor. Görüldüğü gibi nükleerin 6 bin doların üzerindeki ilk yatırım maliyetine yaklaşan bile yok. Aynı güçte bir nükleer santralle rüzgâr santrali eşit miktarda elektrik üretmez, kurduğunuz her 1 MW nükleer için 2-3 kat fazla rüzgâr türbini kurmanız gerekebilir ancak ekonomi nükleer enerjinin o kadar aleyhine ki, bu bile nükleere bir avantaj sağlamıyor. Sonuçta, işletme ve yakıt maliyeti çok düşük olan rüzgâr enerjisi nükleeri alt ediyor. Kaza ve atık gibi sorunları olmayan bir kaynaktan bahsettiğimizi de hatırlatayım. Çevre kaygınız yoksa işiniz daha da kolay. Doğalgazın ilk yatırım maliyetinin nükleerden neredeyse 6 kat daha düşük. Doğalgaz fiyatlarında çok ciddi yükselişler olmadığı sürece nükleerin bu mücadeleden de mağlup ayrılacağı ortada. Kısacası, ekonomi nükleer santrallere, “siz ömrünüzü doldurdunuz” diyor.

İNŞAAT DA SORUNLU
Nükleer enerji bir müteahhitle anlaşıp apartman yaptırmaya benzemez. Parayı verip, bir köşeye demir-çelik yığdığınızda o apartmanın maliyetini aşağı yukarı bilirsiniz. Nükleerde siz müteahhitle parayı verip el sıkışsanız bile, inşaat sırasında fiyatın artması ve müteahhidin kapınızı daha fazla para için çalması sürpriz olmaz. Buyurun size iki güncel örnek. Batı Avrupa’da yeni nükleer reaktör inşa eden iki ülke var;  Finlandiya ve Fransa. Finlandiya’da inşaatına 2005’te başlanan reaktörün 2009’da devreye girmesi bekleniyordu. İnşaat hala sürüyor, en erken 2014’te reaktör elektrik üretmeye başlayacak. Bu gecikme sonucunda 3 milyar avroya mal olması beklenen reaktörün maliyeti 6 milyar avroyu geçti. Fransa’da yapımı süren aynı tip reaktörün kaderi de aynı oldu. İnşaatına Finlandiya’dan 2 yıl sonra başlanan reaktör de söylenildiği gibi 4 yılda bitirilemedi. 2016 yılında biterse Fransızlar bayram edecek, maliyeti de yine söylendiği gibi 3 milyar avroda kalmadı, şimdiden 6 milyarı gördü.  

Hükümet olayın farkında ama iktidara geldikleri günden beri nükleere övgüler yağdırdıkları için “U” dönüşü yapmakta zorlanıyorlar. Yapmazlarsa da nükleer bataklığa iyiden iyiye gömülecekler. Politik başarısızlık kaçınılmaz. İnşaat başlamadan planlar iptal edilirse en azından millet bu yanlış tercihin bedelini ödemekten kurtulacak. Bakalım AKP sırtını millete mi yoksa zengin etmeye çalıştığı Rus şirkete mi dönecek? 

Hiç yorum yok: