Evim evim, pahalı evim

Özgür Gürbüz-BirGün / 9 Mayıs 2010

Yazıyı BirGün'den okumak için lütfen tıklayınız.

Çin evleri denince aklınıza, güneşte kurutulmuş ıslak bir şapkanın, içe kıvrılmış uçları gibi köşeleri olan çatılar geliyor olabilir. Çin'deki eski evlerin, sarayların ve tapınakların mimarisini özetlemek için bu eğlenceli tanımı kullanabiliriz ancak Çin'de yeni inşa edilen evlerin kıvrık uçlu çatıları, sıralı kiremitleri ve avluları olduğunu söylemek zor.

Çin'in büyük metropollerinde inşa edilen yeni evler, bizim “modern” sitelerimize benziyor. Blok blok inşa edilen 20-25 katlı dev apartmanlardan bahsediyoruz. Göğe ulaşma çabaları ve estetik açısından bizim büyük kentlerin dışında kurduğumuz sitelere benzese de, belirgin bazı farkları var. Öncelikle çok pahalılar. Pekin ve Şanghay gibi büyük kentler başta olmak üzere ev fiyatları son yıllarda aldı başını gidiyor. Emlakçılarda ilanlar, metrekare fiyatlarıyla camlara asılıyor. Pekin'de ikinci el bir evin metrekaresi ortalama 15 bin yuandan alıcı buluyor. Kentin merkezindeki fiyatlar bunun birkaç katı; hiç bahsetmeyelim. 100 metrekarelik, ikinci el bir ev almaya kalksanız en iyi olasılıkla 1 milyon 500 bin yuan ödeyeceksiniz ki, bu da bizim paramızla yaklaşık 350 bin liraya denk geliyor. Çinli dostlar neden çok çalışıyor sorusunun günümüzde en kestirme yanıtı bu; ev almak için!

Çin'de ev fiyatlarının yüksekliğini sadece 1 milyar 300 milyonu geçen nüfusa bağlamak doğru değil. Son yıllarda yaşanan hızlı kentleşme, kırsaldan kente çalışmak için gelen ve işleri bitince köylerine dönen göçmen işçilerin artık bu yorucu yolculuğu yapmak yerine kentlere yerleşmeye çalışması ve bir rant aracı olarak evlere olan ilginin artması ilk nedenler arasında. Bugün, Çinlilerin ve dolayısıyla hükümetin üzerinde en çok konuştuğu konulardan biri ev fiyatları. Kentlerde yaşayanlar, başlarını sokacak bir evi nasıl alacaklarının hesabını yapmaya çalışıyor ama elinde ciddi bir nakit parası olmayanlar, işin içinden çıkamıyor. Yeni ev almış bir dostuma, “krediyi kaç yıllığına aldın diye soruyorum” bana 30 yıl yanıtını veriyor. Ana para konusunda da ailesi ciddi bir yardımda bulunmuş. Yaşının 30'larda olduğunu bildiğim için, “Demek ki diyorum, çocukların için alıyorsun bu evi”. Esprim fena değil ama gülümsememiz Çin'de ev sahibi olmanın zorluğunu hafifletmiyor.

Pekin'de ailelere ikinci ev alma izni yok
Soru büyük ancak yöneticiler meydanı “görünmez ele” bırakmış da değiller. Pekin'de yerel hükümet, birkaç gün önce bu işe dur demeye niyetli olduğunu gösteren türde bir adım attı. Bundan böyle kentte hiçbir aile, ikinci bir ev satın alamayacak. Ev fiyatlarının artmasının bir nedeni de birçok kişinin, iki hatta üçüncü bir ev satın alarak bu işi ticarete çevirmesiydi. Merkezi hükümet de, üç ve üçten sonraki evler için kredi (tutsat) verilmesini yasaklayan bir karar aldı. Çin hükümetin aldığı önlemler arasında, ikinci ve sonraki evler için kredi isteyenlerden daha yüksek bir ana para talep edilmesi de var. Birçok yetkili, spekülatif hareketler yüzünden fiyatların tavan yaptığını ve ev piyasasının patlamaya hazır bir balona dönüştüğü uyarısını yapıyor. Benzer uyarıyı, ev kredilerine yönelik olarak yapanlar da var. Çin Merkez Bankası, sadece bu yılın ilk çeyreğinde emlak sektörüne verilen kredi miktarının 124 milyar doları bulduğunu söylüyor. Çin, bir yandan ev kredisi alımını zorlaştırmaya, bir yandan emlak vergilerini arttırmaya çalışıyor. Diğer taraftan da ucuz konut inşasını hızlandırarak fiyatların düşmesine uğraşıyor.

3 milyon yeni ev yapılıyor
Hükümetin 2010 yılı planları arasında, dar gelirlilere yönelik 3 milyon yeni evin yapılması, kötü bölgelerde yaşayan 2 milyon 800 bin ailenin evlerinin iyileştirilmesi, 1 milyon 200 bin ailenin harap omuş evlerinin tamir edilmesi ve 60 bin göçmen aile için ev inşa edilmesi yer alıyor. Hükümetin ciddi ısrarı, diğer bölgelerde alınan Pekin'dekine benzer tedbirler satışların biraz da olsa düşmesine ve fiyatların soğumasına neden oldu. Yine de uzmanlar, fiyat artışının durup durmayacağı konusunda net bir tahminde bulunmaktan kaçınıyor.

Üst üste değil de iç içe yaşamak
Pekin'e gelen turistlerin görmeye gittiği, “Siheyuen” adı verilen avlulu evler, bu avlulu evler arasında bağlantıyı sağlayan “Hutong” adlı geçitler bu kentleşme sürecine direnmekte zorlanıyor. Uçları kıvrık çatılı evlerin, tam bir mahalle havasını yansıtan, herkesin üst üste veya alt alta değil de iç içe yaşadığı “hutong”ların korunma altına alınmayanları, emlak sektörünün dev şirketleri tarafından satın alınarak yerlerine bildiğimiz apartmanlar dikiliyor. Korkarak yazıyorum, TOKİ duyarda, adını “To-Ci” yapıp Çin pazarına girer diye. Pek hoşuma gitmeyen bu dev apartmanların yine de, geniş bahçeleri, birbirine yapışmayan yüzleri, güneş alan pencereleri, açıldıkları dev caddeleri ve otoparkları var. Bağlandıkları toplu taşıma ağları, uydukları bir şehir planı ve kurallar var. “To-Ci” gelirse değil o eski “Hutong”ları, bu blokları da mumla ararız diye korkuyor insan.

Hiç yorum yok: