Kuyu sularında kısırlık riskine dikkat!

Yaz aylarıyla birlikte artan yeraltı suyu tüketimi hiç umulmadık riskleri de beraberinde getiriyor. Süleyman Demirel Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, yeraltı sularındaki yüksek düzeyde florün kısırlığa neden olabileceğini kanıtlamıştı.

Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk / 28 Nisan 2009 *

Yaz ayları yaklaştıkça özellikle kırsal alanda yeraltı ya da bir başka deyişle kuyu sularının kullanımı artıyor. Kuyu sularının kontrolsüz kullanımı birçok sorunu beraberinde getirdiği gibi kısırlığa bile yol açabiliyor. Süleyman Demirel Üniversitesi’nde (SDÜ) yapılan araştırmalar, sudaki florün fazla miktarda alınmasının kısırlığa neden olabileceğini kanıtladı. 2007 yılında fareler üzerinde yaptığı çalışmaların sonuçları uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan SDÜ Tıp Fakültesi Kadın Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tamer Mungan ve çalışmayı yürüten akademisyen arkadaşları, 60 gün boyunca yüksek dozda (litrede 100 mg) flor verdiği farelerde hücresel düzeyde hasar tespit etmiş ve kısırlık gibi sonuçların doğduğunu gözlemlemiş. Araştırma sonuçlarının birçok ülkeden araştırmacıların ilgisini çektiğini belirten Mungan, özellike gebelik yerleşim yeri olan rahim içi dokuda hücresel düzeyde harabiyetin olduğunu ve bu durumun kısırlık gibi önemli bir sonuca neden olabileceğini ilk defa ortaya koyduklarını belirtiyor.

Florün özellikle kemik mineral yapılanmasında önemli bir etkin madde olduğunu belirten Mungan, “Buna karşılık, fazla miktarda alındığında, birçok sistemde, özellikle üreme sağlığı üzerinde bazı olumsuzluklara da yol açabilmektedir” diyor. Daha önce yapılan çalışmalar Isparta’da özellikle kuyu suyu kullanıldığı dönemlerde bölge insanının ortalama 3,5-4,9 ppm flor maruziyetiyle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Florün kemiklerin sağlamlığını azalttığı biliniyor. Ancak, yüksek dozda sürekli alınan flor, kronik birikime ve kısırlığa neden olabiliyor. Prof. Mungan, asıl dikkat edilmesi gerekenin, suyun içindeki elementlerin bilinmeyen etkileri konusundaki bilgi eksikliği olduğuna dikkat çekiyor.

Isparta’nın şehrinin içme suyu Eğirdir Gölü ve bazı mahallelerin içme suyu Gölcük Krater Gölü’nden sağlanıyor. Gölcük Krater Gölü ve çevresindeki kaynak sularındaki flor oranının yüksek olduğu başka çalışmalarca da belirtilmiş. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınır değer litrede 1 miligram iken Gölcük Krater Gölü bölgesinde litrede 6 miligram flor ölçülmüş. Bu durumun insanlar için de bir sağlık sorunu teşkil edip etmediğine ilişkin sorumuza Prof. Mungan, “Isparta coğrafi olarak yer altı sularında fazla oranda flor içeren bir yapıya sahip. Bu durum, özellikle yer altı sularının kullanıldığı dönem için geçerli olabilir. Ancak yanlış bilmiyorsan uzun bir süredir bu kuyulardan su şebekeye verilmiyor ve Eğirdir’den su temin ediliyor. Bu nedenle şu anda yüksek flor içerikli su kullanıldığını sanmıyorum. Burada önemli olan, ülkemizde kontrolsüz olarak kullanılan yeraltı su rezervlerine sıklıkla başvurulduğu dönemlerde bu olası tehlikeyi akılda bulundurmak olmalı” diyor.

* Tam metin

Hiç yorum yok: